Mersin’de 13 yıldır aktarlık yapan İbrahim Kaya aktarlık mesleğini, sattığı doğal bitkilerle hangi hastalıklara nasıl şifa kaynağı olduğunun inceliklerini gazetemize anlattı. Tıpta şifa bulamayıp da doğal bitkilerde dertlerine deva bulduklarını belirten Kaya, “Tıp önceliktir tabi ama tıpta fayda görmeyip de burada fayda bulan, derdine deva bulan çok kişi vardır” dedi.
Haber- Burak Karataş
Aktar mesleği, oldukça eski bir geçmişi bulunan bir meslek alanıdır. Çeşitli hastalıkların tedavisinde insanların uğradıkları ilk yer olma özelliğini taşımaktadır. Kendilerini modern tıbbın yanında alternatif tıp olarak da gören aktarlardan İbrahim Kaya gazetemize konuştu. İnsanların doğal bitkilere çok güvendiğini, önem verdiğini belirten Kaya, “İnsanların yüzde 80-90’nı doğal ürünlerden fayda gördüğü kanaatine varıyor. Gelip de yüzde 90 faydasını bulan müşterileriz zaten çok fazla. Bunlar doğal, bitkisel ürünlerdir” ifadelerini kullandı.
“TIPTA FAYDA GÖRMEYİP DE BURADA FAYDA BULAN ÇOK KİŞİ VAR”
13 yıldır bu işi yaptığını, hastanelerden çok artık insanların doğal, bitkisel ürünlere yöneldiğini belirten Kaya, “Tıp önceliktir tabi ama tıpta fayda görmeyip de burada fayda bulan, derdine deva bulan çok kişi vardır. Örnek olarak çam kozalak macunu, çam kozalak şurubu, propolis bitkisi ve propolis sıvı halinde bağışıklık sistemini güçlendirmek için, çoğu hastalıklardan korunmak için sıvı halinde kullanılıyor. Ihlamuru, ada çayı, zencefil, tarçın karışımları, soğuk algınlığı, grip, nezle ve öksürük için en çok kullanılanlardan bir tanesidir. Kuru öksürük için de zencefil tozu, toz halini balla karıştırıp onu macun haline getirdiğinizde özellikle de gırtlakta oluşan öksürükleri gidermek, bağışıklık sistemini güçlendirmesi için ve kuru öksürük, astım, nefes darlığı bronşit gibi hastalıklara iyi gelir. Çörek otu yağı, biz kendimiz çekiyoruz, orijinal, tamamen doğal her derde devadır. Kan dolaşımını hızlandırıyor, eklem ağrısı, romatizma, kireçleme ve şekeri düşürme gibi özellikleri vardır. Özellikle de çörek otu yağı dediğimiz bitkide. Harnup pekmezi, Çukurova bölgesinin meşhur keçiboynuzu pekmezi. Kan yapıcı özelliği var, iştah açıcı, demir eksikliği, kalsiyum, magnezyum ve çinko da içeriyor keçiboynuzu pekmezi. Tıpta fayda görmeyip de burada aldıkları bitkilerle tedavi olan biz çok hasta gördük” diye konuştu.
MİDE DOSTU KUDRET NARI MEYVESİ
Kudret narı meyvesinin, midenin neredeyse her türlü rahatsızlığına karşı çok iyi geldiğini, çoğu kişinin hastaneye gitmektense kudret narı meyvesini tükettiği söyleyen Kaya, “Zeytinyağı ile karıştırıldığında özellikle mide sorunu olan kişiler çok memnun kalıyorlar, çok faydasını görüyorlar. Kudret Narı mide dostudur. Midede ülserini, ekşime, yanma, bağırsak sorunu olanlar için kudret narı bire bir ilaç gibidir. En çok da kullanılan, doğal, şifalı bir bitkidir, çoğu kişinin şifasını gördüğü, çoğu kişinin ameliyat için gidecekken kullanıp kurtulan insanlar var. Enginarda karaciğerde yağlanma oluştuğunda kullanılması durumunda temizler karaciğeri enginar suyu, enginar çayı, enginar macunu dediğimiz tamamen doğal bitkisel ürünler olarak kullanılır. İnsanlarında kullanımından gayet memnun kaldığı en kaliteli ürünlerdendir” ifadelerini kullandı.
“YÜZDE 90 FAYDASINI BULAN MÜŞTERİLERİZ ÇOK FAZLA”
İnsanların çoğunun şifa kaynağı olarak bitkisel ürünlere yöneldiğini, pandemide bağışıklığı güçlendirmek adına insanların yoğun taleplerinin olduğunu ve bunların yüzde 90’ının fayda gördüklerini ifade eden Kaya, “İnsanların yüzde 80-90’nı doğal ürünlerden fayda gördüğü kanaatine varıyor. Kaldı ki televizyonlarda da çoğu profesörün çıkıp da özellikle bitkisel ürünler hakkında önerilerde bulunduğunu görmek mümkün. Kimisi de zaten tavsiye üzerine şifa bulmak adına bitkisel ürünler alıyorlar. Gelip de yüzde 90 faydasını bulan müşterileriz zaten çok fazla. Bunlar doğal, bitkisel ürünlerdir. İnsanlar pandemide de hastaneye gitmektense daha çok şifa adına bitkilere yöneldiler. Çünkü tavsiye üzerine memnun kalan herkes başkasına tavsiye ettiriyor. Son demlerde en çok tüketilen kekik yağı bağışıklık sistemini güçlendirdiği için onu bir kahve fincanına 3 damla damlatıp, içiyorlardı. O da bağışıklık sistemini güçlendirdiği için insanlar pandemi sürecinde daha çok biz baharat, doğal bitkilere yöneldi” şeklinde konuştu.
“MÜŞTERİLER ÜRÜNLERİN DOĞAL OLDUĞUNU GÖRMÜŞ OLUYORLAR”
Satılan ürünlerin hepsinin doğal olduğunu, verilen ürünlerin hepsinin de müşterilerin gözü önünde hepsinin işlendiğini ve yaklaşmakta olan kış mevsiminde bağışıklığın zayıf olması dolayısıyla sirkülasyonun daha fazla olduğunu belirten Kaya, “Doktorların verdiği ilaçları eczaneden aldıklarında içerisinde hangi maddelerin olabildiğini bilmeden, ismini bile bilmedikleri ürünleri, ilaçları tüketmektense gelip doğal bitkiler alıp şifa bulmaya çalışıyorlar. Kış aylarına sirkülasyon daha yüksek oluyor. Havalar soğudu zaman insanların bağışıklık sistemi düşük oluyor, bu zaman diliminde de her gripte hastaneye gitmektense, bağışıklık sistemi güçlendiren ıhlamur, ada çayı, zencefil gibi ürünler antibiyotikten daha doğal dediğimiz bitkilere yönelip tüketiyorlar. En azından gelip, ihtiyaçları olan ürünleri aldığında kendi ellerimizle, doğal ve onların gözü önünde yaptığımız zaman en azından doğal olduğunu görmüş oluyorlar. En doğal antibiyotiklerden bir tanesi ada çayı ve zencefildir bunlar bağışıklığı güçlendirdiği için en vazgeçilmez doğal antibiyotiklerdendir. Bunlardan insanlar daha memnun kalıyor, en azından içeriğinde ne olduğunu biliyorlar. Ama bir eczaneye gidildiğinde bir antibiyotik yazıldığında içeriğinde neler olduğunu bilmiyoruz. Bir de kış aylarının vazgeçilmezi kuru patlıcan, kuru biber ve dolmalık kabaklar artık kışa yaklaştıkça ilgi odağı olmaya başlayacaklar” ifadelerini ekledi.
AŞURE YOĞUNLUĞU
Muharrem ayında müşterilerin taleplerinin daha fazla olduğunu, aşure yapımı için oluşan yoğun talepten dolayı bazen de müşterilerin taleplerini karşılamakta zorlandıklarını söyleyen Kaya, “Muharrem ayındayız, aşure yapımının en sık olduğu ay hatta aşurenin yapıldığı tek ay. Bu ay muharrem ayı olduğundan dolayı aşure malzemelerine yoğun bir ilgi var. Bu zaman diliminde en çok kayısı, fındık, badem, ceviz, üzüm, kuru incir, fıstık, çam fıstığı ve kaldı ki çam fıstığı her ne kadar pahalı olsa da kişi gücüne göre içine katmış oluyor bu malzemeleri. Aşure ayı olduğu için baya yoğun talep vardı ve bazen talepleri karşılamakta güçlük çektiğimiz dahi oluyordu. Çam fıstığı aşurenin tadına tat, rengine renk katıyor ama çok pahalı bugün kilosu Türkiye’de 1 milyara satılıyor ama dediğimiz gibi herkes gücünün yettiği kadar malzemesini koyuyor aşurenin. Çam fıstığının yerlisi de var batılısı da ama biz yerlisini satıyoruz. Onu toplama ve işçiliği çok çok yüksek, herkes alamıyor ve toplayamıyor çam fıstığını, özelikle ağaçların en tepesine çıkıp toplamak ve ayıklayabilmek çok zor olduğu için kilosu da dediğimiz gibi bin liradan satılıyor” diyerek konuşmalarını sonlandırdı.
|