Danıştay’ın vermiş olduğu karara göre, eczanelerin zorunlu olarak astığı "E" logolarının reklam amacı taşıyor. Bu kararla birlikte, eczanelerden ilan ve reklam vergisinin alınmasının yolu açıldı. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Mersin Eczacılar Odası Başkanı Uzm. Ecz. Özgün Sağır, “Eczanelerde kullanılan ‘E’ logosunun yasal olarak zorunlu bir uygulama ve bu yüzden de o zaman eczanelerin bu tabelaların belediyeden alınan reklam ve ilan vergisinden muaf olması gerekir dedik. Ama bunu dinletemedik, anlatamadık” dedi.
Haber – Behzat Özgür Beyazlar
Danıştay, eczanelerin zorunlu olarak astığı "E" logolarının reklam amacı taşıdığına karar verdi. Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Mersin Eczacılar Odası Başkanı Uzm. Ecz. Özgün Sağır, Sağlık Bakanlığı tarafından 2012 yılından beri uygulamakta olduğu tabela yasasını anlatarak, “2014’teki yönetmelikle birlikte hayatımıza Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenmiş tek tip tabela girdi. Siz eskiden eczanenizi açtığınızda istediğiniz şekilde renkte büyüklükte bir tabela yapabiliyordunuz. Ama 2014’te dediler ki eczaneler birinci basamak sağlık kuruluşudur. Tabelalar nizami olmak zorundadır. Doğru bir uygulama. Dediler ki cepheniz bu kadarsa tabela bu kadar olur gibi düzenlemeler yapıldı. Standart bir şey çıkardılar. Biz de dedik ki madem bu keyfiyetten çıktı, yasal olarak zorunlu bir uygulama oldu o zaman eczanelerin bu tabelaların belediyeden alınan reklam ve ilan vergisinden muaf olması gerekir dedik. Ama bunu dinletemedik, anlatamadık. O yüzden her eczacılar odası kendi bölgesinde yerel mahkemelere dava açtı. Bu davaları büyük çoğunluğu eczacıları odaları kazandı. Ancak şöyle bir şey oldu bir kısmi kazanırken bir kısmı kaybedildi” ifadelerini kullandı.
“DANIŞTAY, ECZANE TABELALARINDAN VERGİ ALMAMALIYDI”
Tabelaların kaldırılmasıyla ilgili olarak her bölgenin mahkemesinden farklı kararların çıktığını belirten Sağır, “Her davada olduğu gibi kazansanız da kaybetseniz de konuyu istinafa götürdüğünüzde istinaf mahkemesi daha farklı bir karar vermeye başladı. Bu sefer bir karmaşa oldu. Bu karmaşadan sonra Danıştay müdahale etti. Danıştay dedi ki eczacılar vergi ödemek zorunda. Biz Danıştay kararının yanlış olduğunu düşünüyoruz. Davaların olumlu sonuçlandığı ama bu kararla birlikte sıkıntı yaşamış arkadaşlarımız tarafından da genel olarak da bireysel anayasa mahkemesine başvurular başladı. Eczanenin tabelası olmazsa olmazdır. Bir standarda gelmiş olması çok güzel bir şey. Bu standart sayesinde bu tabelayı gördüğünüz her yerde orada eczane olduğunu bilirsiniz” sözlerine yer verdi.
“ECZANE TABELALARI, TİCARİ OLARAK KULLANILMIYOR”
Eczanelerde kullanılan tabelaların ticari bir yanının olmadığını, sağlıkla ilgili olduğunu söyleyen Sağır, “E logo uygulaması var bizde. Tüm eczanelerde E logosu vardır. Bu gün içerisinde yanar, eczane kapandığında söner. Nöbetçiyken de yanıp söner. İç İşleri ve Sağlık Bakanlığı’nın ortak çıkardığı tebliğ ve yasa ile bizim şu anda E logolarımıza vergi alınmıyor. Ama aynı yasada zorunlu olan tabela var ve ondan vergi alınır deniliyor. İkisi de eczaneye ait. Birisinden vergi alınıyor birisinden alınmıyor. Bununla ilgili davalarda da bir kısım eczacı haklı diyor, bu reklam sayılmaz burası bir sağlık kuruluşu diyor. Diğer mahkeme ise hayır burası bir ticarethane diyor. Burada ne olacak? Danıştay karara baktığınızda bir tane şerh var. Danıştay üyesinin koyduğu şerh okunduğunda çok doğru ve düzgün hukuki bir dille eczacıların ne kadar haklı olduğunu anlatıyor. Adalete olan güven de biraz erozyona uğradı. Kamunun karı olsun, kamunun faydasına olsun diye kamunun karı gözetilen bir karar olarak düşünüyoruz. Eski tabelalardan vergi alınmasın demiyoruz. Yeni tabelalardan alınmasın diyoruz çünkü bu zorunlu oldu” şeklinde konuştu.
“SON 2-3 YIL İÇERİSİNDE EURO’DA CİDDİ DALGALANMA YAŞANIYOR VE İLAÇ KURU DEĞİŞMİYOR”
Ayrıca son olarak, ilaç fiyatlarında uygulanan kur güncellemesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Sağır, “Biz o zamanki kurlarla devam ediyoruz fiyatlandırmaya. Ama siz de takdir edersiniz ki o kararnamenin çıktığı o yıllarda kurlarda böyle ciddi bir artış söz konusu değildi. Artış kademeli ve seviyeli gidiyordu. Son 2-3 yıl içerisinde Euro’da ciddi dalgalanma yaşanıyor. 6,29 Euro güncellenmesi piyasa yokları ile ilgili bir damla sudur. Ama susuzluğu kesmeyecek. Susuzluğu tatmin etmeyeceği çok açık ortada. Geçtiğimiz eylül ekim aylarındaki gibi Euro’da ciddi dalgalanma yaşarsak bu krizi yeniden yaşayacağız. Yurt dışından gelen ilaçlar için bunların hiçbir katkısı olmayacak. Dışarıdan 15,5’a alıp 6,29’a satacaksınız. Bu bir çözüm değildir. Firma kendi belli bir kısmını belki tolere edip getirebilir bilemem. Ama yerli üretilen ilaçlarla ilgili üretim bandı ile ilgili ciddi bir dışa bağımlılığı yoksa belli bir süre idame edebilir üretime. Onda da dışa bağımlılığı yoksa diye belirtmemin sebebi etken maddelerin de dışarıdan gelmesi. Olay sadece ilacın etken maddesi değil. Şişe, ambalaj fiyatları da o kadar çok arttı ki benim şişeye ödediğim para ilacı satarkenkinden daha pahalı diyor firmalar. Böyle bir ortamın düzelmesi zor” dedi.
“İLAÇ KONUSUNDA POPÜLİST DAVRANILMAMALI”
İlaç stratejik bir ürün olduğunun altını çizen Sağır, “İlaç, olmazsa olmazdır. O yüzden ekonomik şartların zor olduğu dönemde bizim yetkililerden beklentimiz popülist davranılmaması gerektiği. Çünkü ilaç, sağlık popülist davranılacak konular değildir. Sağlık, güvenlik, eğitim bir ülkede olmazsa olmaz 3 sac ayağıdır. O yüzden buralarda gerçekçi davranmak lazım. Diğer türlü üretilen çözümler sadece geçici olur, göz boyar. Şu anda nereye bakarsanız bakın ilaçlara yüzde 37 zam geldi. Asıl olması gereken Euro’nun 15,5 olmasıydı. Ama sabitlenen 6,29. Yüzde 37 göze büyük geliyor olabilir ama yüzde 37’nin karşılığı 6,29 TL. Bu da gerçekten hiçbir şeyi ifade etmiyor. Bu ülkede en son TÜİK açıklamalarına göre enflasyon bile yüzde 36. İlaç geçmişten beri yaşadığı sıkıntılardan, bu fiyatlandırmadan, bu politikalardan dolayı sıkıntı yaşayan bir üründür. Son dönemdeki kriz bunu daha da çok artırdı. O yüzden sizin daha iyi bir güncelleme, reel bir müdahale etmeniz gerekirdi diyoruz ama karşılığı enflasyon oranına denk gelen bir kırımının kırımı oluyor” şeklinde konuştu.
|