Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Akdeniz Ziraat Odası ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi iş birliğinde ‘Tarımda Girdi Sorunları ve Çıkış Yolu’ konulu‘Üretmezsek Tükeniriz’ konferansı düzenledi. Gübreden ilaçlamaya, hayvancılıktan organik üretime kadar tarım sektöründe yaşanan sorunlar değerlendirilerek çıkış yolunun arandığı konferansta konuşan Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, ülkemizde tarıma dair plansızlık olduğunu söyleyerek, “Tarımda bir kargaşa ortamına doğru gitmekteyiz gibime geliyor” dedi.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve Meral Seçer’in yanı sıra CHP Mersin Milletvekilleri Cengiz Gökçel ve Alpay Antmen, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, Ulusal Turunçgil Konseyi Başkanı Kemal Kaçmaz, Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Murat Okşar, Mersin Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (MESİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Engin, Mersin Ziraat Odası Başkanı Musa Yılmaz, Gıda Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Yusuf Değirmenci, Mersin Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mehmet Akdoğan, Mersin Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Nuri Demirbaş, Mersin Arıcılar Birliği Başkanı Adem Kurt, CHP Mersin İl Başkanı Adil Aktay, Mersin Büyükşehir Belediyesi ve MESKİ bürokratları ile daire başkanları, Meclis üyeleri, muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda üreticinin katıldığı konferansta, gübreden ilaçlamaya, hayvancılıktan organik üretime kadar tarım sektöründe yaşanan sorunlar değerlendirilerek çıkış yolu arandı. Konunun uzmanlarının tarımı geniş bir yelpazede değerlendirildiği konferansta, çıkış yolu olarak sürdürülebilir tarım için yeni politikalar oluşturulması, planlama yapılması, tarımın ulusal politika kabul edilip, hükümet politikalarıyla yönetilmemesi gerektiği vurgulandı.
KIZILTAN: “GEÇMİŞTEN GELEN PLANSIZLIK HATASI YAPILIYOR TARIMDA”
Ülkemizdeki tarım politikasında bir plansızlık olduğunu kaydeden Kızıltan, “Türkiye adeta ne yapacağını bilemeyecek durumda. Günlük kararlarla tarım sektöründe faaliyet gösteren insanların sürekli bakanların, bürokratların peşinden koşarak anlatması, her gün çıkan kararnamelerin, düzenlemelerin birçok yanlışlıklar içersi. Biz sürekli olarak çıkan kararnameleri, sahadan gelen telkinleri, serzenişleri, şikayetleri değerlendirip, bürokratların, bakanların peşinden dolaşıp, onlara anlatmaya çalışıyoruz. Tarımda bir kargaşa ortamına doğru gitmekteyiz gibime geliyor. Geçmişten gelen yanlışlık; bir planlamanın olmayışı. Planlamayı biz ortadan kaldırmış durumdayız. Uluslar arası sermaye şirketlerinin bize yanlış bilgileri, tarımla uğraşılmaması gerektiği, Türkiye’nin sanayileşme yolunda çalışmalar yapması gerektiği konusunda sürekli bize telkinler yapılıyor ve yanlış yönlendiriliyoruz. Bizim çok değerli akademisyenlerimiz var, bu işte çok deneyimli çiftçilerimiz var, arazimiz, toprağımız var ama ne yazık ki üretemiyoruz, üretmeyi durdurduk” şeklinde konuştu.
“TARIM POLİTİKASINDA YEREL DİNAMİKLERDEN KESİNLİKLE YARARLANILMALI”
Tarım politikasında yerel dinamiklerin önemine dikkat çeken Kızıltan, yerel bilgilerin kullanılması gerektiğini söyleyerek, “Son zamanlarda bir ayçiçeğidir tutturmuşuz. Rusya’dan ayçiçeği getirecek olan gemileri bekliyoruz, neredeyse limanda karşılama töreni düzenleyeceğiz. Türkiye bundan 15-20 yıl öncesine kadar ayçiçeği üretiminde dünyanın önde gelen üreticilerindendi. Bakliyatta; buğday, arpa, nohut, mercimek gibi ürünlerde hatta mercimekte dünyanın en çok mercimek üreten ülkesi konumundaydı. Düşündüğümüz zaman birçok üründe ne yaptığımızı ve sonucun ne olduğunu gördük ve görüyoruz. Türkiye’de artık bunların üretilmediğini ve çiftçinin artık üretimden uzaklaştığını görmekteyiz. Artık Türkiye’nin her alanında planlama yapması gerekmektedir. Bu planlamaların da süreçlerinde yerel dinamiklerin içerisinde olması gerekmektedir. Yerel dinamiklerin içerisinde olmadığı hiçbir süreç, hiçbir zaman pozitif olmuyor ne yazık ki. Bunu belirgin bir şekilde görmekteyiz. Burada Türkiye’nin üzerinde durması gerektiği en önemli konu yerel dinamiklerin, yerel akademisyenlerin, yerel bilginin değerlendirilmesi gerekmektedir. Tarımın önemi kat be kat arttı. Bu her yerde böyle ve Türkiye’de de bu söyleniyor durumda. Bunu daha iyi ortaya koymak, sorunların çözüm yolları nedir, nasıl olmalı diye çözüm yolları aramak ve planlama yapamayan yetkililerin belki buradan bir şeyler alıp, planlamalarını sağlayacaklardır” ifadelerini kullandı.
SEÇER: “TARIMDA YANLIŞ POLİTİKALAR İLE YOLA ÇIKMIŞIZ”
Konferansın açılış konuşmasını yapan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, tarımın ülke ekonomisi ve kalkınması için önemine dikkat çekerek, “Son 20 yıl içerisinde aslında Avrupa Birliği müzakere süreciyle beraber tarıma yönelik çok iyi bir gidiş gözlemlenmeye başlanmıştı. Avrupa Birliği için açılan 35 faslın 3'ü tarımla ilgiliydi. Çünkü Avrupa gıdanın, üretimin, çevrenin korunmasının ya da dünyada en büyük silahın aslında o konvansiyonel ya da nükleer silahlar olmadığını gıda olduğunu bizden daha iyi görüyor. Şimdi de görüyoruz. Hem pandemide gördük hem şimdi yaşanan çatışmalarda bunu görüyoruz. Üç başlıktan biri tarım ve kırsal kalkınma, biri hayvan sağlığı, veteriner hizmetleri, biri de su ürünleriydi. Türkiye tarımı adına çok önemli yasalar çıktı. Uygulamada sıkıntılar vardı bir müddet. O zaman hükümet işi ciddiye almaya başladı. İyi de giden işler oldu ama lakin her konuda olduğu gibi Türkiye bu konuda istikrarsız kaldı. Belli bir süre sonra Avrupa Birliği’yle müzakere süreci akamete uğrayınca tarım denizde bir başına kalmış kaptansız, tayfasız bir gemi gibi rüzgarın esintisine göre sürüklenmeye başladı. Şimdi geldiğimiz noktada umut ediyorum karaya oturmayız” şeklinde konuştu.
“TARIM ÖLDÜĞÜ TAKDİRDE YAŞAM BİTER”
Örnekler üzerinden tarımın desteklenmesi gerektiğini dile getiren Seçer, “Çünkü ülke olarak, hükümet olarak tarımınızı desteklemiyorsanız tarım denen arabanın yol alması mümkün değildir. Dünyanın neresine giderseniz gidin bir kilo buğday üretmek için harcayacağınız enerji, gübre, tohum maliyeti, ilaç, yazın alt alta toplayın maliyetinizi onu dolara çevirin, uluslararası dönem para birimi. O üretimin bir kilogram buğdayın dünya piyasalarındaki değerine bakın. Her zaman maliyetleriniz gelirinizin üstünde olur. Bu böyledir. Onun için hükümetler tarımı desteklemek zorundadır. Zengin kardeş, fakir kardeş meselesi gibi. Biz 4 kardeş olalım. Birimizin adı tarım, birimizin adı sanayi, birimizin adı inşaat, birimizin hizmet olsun. Hani ailelerde vardır ya bir kardeş küçük bir esnaftır, diğeri bir yerde çalışan maaşlıdır, bir diğeri okumuştur, doktor olmuştur. Bir diğeri iyi bir iş insanı olmuştur. O kardeşimize bakarız, ev alır yardımcı oluruz. Çocuğu okula gider yardımcı oluruz. Tamamen destek olayı budur. Hizmet, inşaat, sanayi sektörü üretir, bilişim sektörü çalışır, vergi öder. O vergiden de tarım kardeşimizin ölmemesi için aktarılır. Tarım öldüğü takdirde yaşam biter zaten. Ne yiyeceğiz, ne içeceğiz? Tamamen budur” sözlerini kullandı.
YILDIRIM: “ÜRETEMEYEN HİÇBİR ÜLKE KENDİSİNE YETMİYORDUR”
Konuşmaların ardından, program moderatörü ve Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım, Tekfen Holding Başkan Yardımcısı ve Tarımsal Sanayi Grubu Toros Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Göral,TÜSEDAD Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu ile Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Okan Özkaya, katılımcılarla bilgilerini paylaştı. Programın moderatörü, tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, 2019’da da böyle bir etkinlikte bir araya geldiklerini ve o günden bugüne çok önemli gelişmeler olduğunu aktararak, “Pandemi ile birlikte aslında Türkiye için dünya için yeni bir dönem başladı, yeni bir tarım düzeni kurulmaya başlandı. Artık özellikle Türkiye’de çok unutulan kendine yeterlik konusu yeniden gündemimize geldi. Bütün dünyada korumacılık daha fazla artmaya başladı. Birçok kısıtlamalar hayatımıza girdi bu bölgede. Mersin’de de mesela limonda bir ihracat yasağı uygulandı, o kadar yanlış uygulandı ki bu sene onun sıkıntılarını yaşadık. Tüketim alışkanlıklarımız çok fazla değişti. Artık üretmek tek başına yetmemeye başladı çünkü ürettiğimiz ürünü taşımamız, lojistik maliyetleri o kadar çok arttı ki ithalat her geçen gün daha pahalı hale geldi. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü çok yakın bir zamanda bir rapor yayınladı ve dedi ki; dünyada gıda fiyatları yüzde 8-20 oranında artabilir. Bundan en çok da yoksul insanlar olumsuz etkilenecek” diye konuştu.
SOLAKOĞLU: “BİZİM SORUNLARIMIZIN BAŞINDA PLANLAMA YAPILMIYOR OLMASI GELMEKTE”
TÜSEDAD Yönetim Kurulu Başkanı Sencer Solakoğlu, hayvancılık girdilerinde yaşanan sorunları özetleyerek, “Sorunumuz her şeye pragmatik yaklaşmak. Bir plan, program strateji çerçevesinde yol almamak” dedi. Solakoğlu, sorun olduktan sonrasında çözmek için emek sarf etmektense sorunun oluşmaması için önleyici tedbirler alınmasının hem zamandan hem de maliyetten tasarruf ettireceğini vurguladı. Ardından et ve süt fiyatlarına değinen Solakoğlu, şunları söyledi: “Evet, fiyatlar yüksek. Biz fiyat istikrarı olsun, hayvancılık öngörülebilir olsun dedik. Gençler bu işten yılıyor dedik. Genç Çiftçi Projesi yapıldı. Yanlıştı ve çok para harcandı. Belediyeler hayvan veriyor, vermemeli. Zarar eden bir işletmeyi büyütmek daha büyük zarar demek. Hayvancılık yapılan yatırım ve aldığımız riskle belli bir oranda gelir getiren sektöre dönüştürülmeli. Her şeyin iyi gittiği dönemler de oldu. Sıfır faizli krediler verildi. Bu kez alakası olmayan insanlar sektöre girdi. Ürün arzı kontrol edilemeyince süt işlenemedi ve bozuldu yine zarar edildi. Bu nedenle planlama yapılması çok önemli.” Ardından çözüm olarak popülist siyasetten uzak durulması gerekliliğini gösteren Solakoğlu, “Tarım özerk olup ulusal politikalarla yönetilmeli. Hükümet politikası olup kişiden kişiye değişmemeli. İşin teknik boyutunu da ekonomik boyutunu da bilen insanların, mümkünse aynı fikirde olmayan insanların, müzakere ile birbirini ikna edip ilmin yolu ve diğer ülkelerin ne yaptığına bakmasıyla kararlar alınmalı” dedi.
ÖZKAYA: “TARIMDA YENİ BİR ORGANİZASYON ŞEMASINA İHTİYAÇ VAR”
ZMO Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Okan Özkaya zirai ilaçlarda yaşanan sorunlar ve çözümlerine değindi. Planlamanın önemini vurgulayarak başladığı konuşmasında Özkaya, tarımda kitapsal bilgilerle yol alındığını söyledi. Tarım Bakanlığı ya da uluslararası sunumlarda Türkiye’nin güçlü bölgelerinin anlatıldığını, 7 bölge bulunup kendi kendisine yettiğinin söylendiğini bildiren Özkaya, “Ancak şu anda bazı ürünlerde tamamen dışa bağımlıyız. Tarımsal üretimde bilgimiz var ama bu temeli yavaş yavaş yitiriyoruz. Tarımsal üretim hafızamızı yitiriyoruz. Tarım alanlarımız küçülüyor. Uluslararası rekabette sürdürülebilir tarım, doğaya, çevreye, insan sağlığına saygılı bir tarımsal model öne çıkarken biz uyguladığımız tarım modellerinde bu maddelerin hiçbirinden tam not alamıyoruz” dedi. Günümüzde, stratejik anlamda düşünülemeyen, günü kurtarmaya yönelik bir tarımsal üretim modeline ulaşıldığını kaydeden Özkaya, zirai ilaç konusunda ise, “Tüm sorunları zirai ilaçlarla çözmeye çalışıyoruz. Bir karınca ya da ot gördüğümüzde popülasyonuna bakmadan zirai ilaçlar kullanıyoruz, zararlıları yok etmeye çalışırken yararlı böcekleri de öldürüyoruz. Koruyucu, önleyici önlemler almak yerine doğrudan yok etmeye yöneliyoruz” değerlendirmesini yaptı. Çözüm olarak planlı çalışmanın önemine değinen Özkaya, bölgesel, ürün bazlı planlamalar yapılması gerektiğini, işi bilen kişilerden oluşan ve çiftçiye kadar inen tarımsal bir zincir oluşturup her bürokrata göre yeniden belirlenen politikalar yerine işin içinde olup süreci takip eden, uzun yıllar bu süreçte yer almış bir organizasyona ihtiyaç olduğunu söyledi.
|