Toros Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Sağlık Yönetimi Topluluğu tarafından ‘Sağlık Turizmin Geleceği ve Mersin’de Sağlık Turizmi’ konulu panel düzenlendi. Panelde Mersin hakkında değerlendirmelerde bulunan Mersin İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Emrah Ceviz, “Bizim ilimiz 321 kilometrelik bir deniz sınırı var ve en doğusu ile en batısı arasında 5 saatlik bir mesafe var. Yayla ve sağlık turizminin bir arada yaşandığı ender şehirlerimizden bir tanesi. Dolayısıyla büyüme potansiyeli verilene göre de emlak ve kira oranlarının en hızlı arttığı il oldu Mersin. Mersin büyüme potansiyeli bağıra bağıra geliyor ve geleceğe hazırlığını yapmamız gerekiyor. Devletimiz tarafından çok büyük yatırımlar yapılıyor Mersinimize” dedi.
Haber - Fatih Dönmez
Toros Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Sağlık Yönetimi Topluluğu, ‘Sağlık Turizmin Geleceği ve Mersin’de Sağlık Turizmi’ başlığı adı altında panel düzenlendi. Fatih Alkar moderatörlüğünde gerçekleşen panele konuşmacı olarak Mersin İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Emrah Ceviz, Mersin Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Bahar Aydınlı, Medical Park Genel Müdür Yardımcısı Seden Özkan, USHAŞ sağlık Turizmi Koordinasyon Müdürü Prof. Dr. Ece Salihoğlu, İstanbul Medassist Turizm Kurucu Ortağı Rıza Durdu katıldı. Sağlık turizm hakkında değerlendirmelerde bulunan konuşmacı Prof. Dr. Ece Salihoğlu, “Bir insan kendi ülkesinin dışına çıkıp da sağlık gibi oldukça kritik hem teknik açıdan önemli hem de sosyolojik açıdan insanın zorlayan şartlara niçin gider? Niçin başka bir ülkede sağlık arayışı içerisinde olur insan diye yapılan incelemede; maddi sebepleri olabileceği gibi ülkenin genel sağlık imkanlarını olmamasından tutun da tamamen kendisine farklı bir konfor, bir lüks ihtiyacını tatmin etmek amacıyla da insanlar sağlık adı altında her türlü hizmeti ülkenin dışında, farklı şartlarda almak isteyebilirler. Dolayısıyla sağlık turizmi oldukça genel çerçeveli bir yapı. Ama genel anlamıyla sağlık turizmine baktığımız zaman biz anlam olarak bunu iki parçaya ayırabiliriz. Bir tanesi; spa gibi daha lüks ağırlıklı, diğeri ise daha çok tıp ağırlıklı. Yani hastaların gerçekten hasta olduğu ve bu hastalığın çaresi için ülke dışına çıktığı medikal turizm ağırlıklı” ifadelerini kullandı.
SALİHOĞLU, “SAĞLIK TURİZMDE 150 İLE 200 MİLYARLIK BİR DOLARLIK GETİRİ CİDDİ BİR EKONOMİ”
Medikal turizmin dünyada 65 milyar dolar olarak tavan bulmuş vaziyette olduğunu ifade eden Salihoğlu, “Bu 65 milyarlık ekonomi sadece medikal turizmde ama sağlık turizmi dediğimiz zaman bu rakam 100 milyarı buluyor. Dolaylı olarak sağlık turizmi dolaylı getirisi ekonomisine baktığımız zaman bazı yayınlarda bunlar hangi veriye dayanıyor soru işareti, çünkü dolaylı getiri dediğimizde çerçeve çok değişiyor. 150 ile 200 milyarlık bir dolarlık bir ekonomiden bahsediyoruz, bu çok ciddi bir ekonomi. Peki biz bu ekonominin neresindeyiz? Sağlık turizmde ne yapmaya çalışıyoruz? gibi şeylere baktığımızda öncelikle son turistinin kim olduğunu, niçin yola çıktığını anlamam lazım. Temel sağlık turizmi iki parçaya ayırabiliriz. Bir kısmı gelişmiş ülkelerden gelen sağlık turistleri, bu insanların başka bir ülkeye için sağlık aramaya gitmesi çok mantıklı gelmeyebilir ama şimdi sigorta sistemleri işte SGK sitemleri dediğimiz sağlığı güvence altına alan sistemleri kısıtlıyor. Özel sigortaların yaygınlaşması ve beraberinde çeşitli hizmetler ya da başka konfor alanlarını deneyimlemek istemesine kaynaklı olarak gelişmiş ülkelerde de sağlık amacıyla başka ülkelere seyahat etmek mümkün. Mesela estetik bir diş değil mi? Türkiye’de de çok ön planda. Burada motivasyon ne, Avrupa’daki insan niçin geliyor kendi ülkesinde diş hekimleri yok mu tabi ki var. Ama burada mali durumlar, kendisine koruma altına sigorta sistemlerinin işte estetik ya da diş gibi bir sağlık hizmetini kapsam içine almaması nedeniyle maliyet odaklı olarak bu ülkelerinin insanı da seyahat ediyor” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’YE SAĞLIK TURİZMİ İÇİN GELENLER AVANTAJ SAĞLIYOR”
Ülkede modern tıbbı teknolojilerinin ve fedakar sağlık çalışanlarının olduğunu belirten Salihoğlu, “Diğer ülkeler ise yani sağlık sisteminden kaynaklı olarak yetersiz sağlık sistemine sahip olan ülkeler ise hem daha iyi sağlık olanağı ile buluşmak hem de daha farklı imkanları denemek için yine kendi ülkelerin dışına çıkıp bunu sağlık hizmetini, sağlık turizmi adı altında aramak isteyebiliyorlar. Türkiye’nin avantajları var mı? Bir sürü avantajı var. Uçuş mesafesi anlamında baktığınızda gerçekten çok büyük bir nüfusa 4 saatlik uçuş mesafesindeyiz. Modern tıbbı teknolojimiz var, fedakar çalışan bir sağlık ordumuz var, yan personellerimiz esasında göründükten daha fazla kalifiye personellerimiz var. Genel olarak baktığımızda sektörde yani sağlık turizm sektöründe kalifiye hizmet üretimi açısından da sektörün kendisinin oldukça üst seviyeye ulaştığı rahatlıkla söyleyebiliriz” diye konuştu.
“650 BİN KİŞİ CİVARINDA REKOR, MEDİKAL TURİZMDEN KAYNAKLANIYOR”
Sağlık turizm için gelenlerin sayısı hakkında bilgi veren Salihoğlu, “Peki rakamlar ne? 2021’de kısmen pandemi şartları devam etse de rakamlar 650 bin civarına ulaştığını görüyoruz. Bunlar tabi bizim TÜİK’in rakamları tabi bu rakamlar nerede hazırlanıyor, nasıl yapılıyor gibi hep soru işaretleri var. Bu rakamlar hastanelere resmi olarak sağlık turist tanımı altında girdiği rakamların toplanmasıyla elde ediliyor. Dolayısıyla özel olsun, kamu olsun eğer doğru olarak rakamları ifade ederse TÜİK’in elinde de sağlık turizmi konusu için konuşuyorum. Başka konularda yorum yapmıyorum. Elindeki rakam bu şekilde oluşuyor. Sağlık turizmi tanımı altında ne kadar az giriş yapılırsa hastalar ne kadar girişsiz sisteme kaydedilmeden takip edilmezse gerçekten uzaklaşan rakamlar oluyor. Şu anda 650 bin civarında rekor büyük bir kısmı medikal turizmden kaynaklanıyor” dedi.
“GLOBAL HEDEFLERE HENÜZ ULAŞMIŞ DEĞİLİZ”
650 bin civarındaki turist karşısında 1 milyar dolarlık bir gelirden bahseden Salihoğlu, “Peki gelirimiz ne diye baktığımızda; yine 2021 yılında bu 650 bin civarındaki turiste karşısında 1 milyar dolarlık bir gelirden bahsedebiliriz. Bunun büyük bir kısmı medikal turizm kaynaklı gelirlerdir. Durumumuz ne medikal durum açısından bakarsak aşağı yukarı 55 ve 65 milyar dolar pazarın içinden biz 1.1 milyar dolar alıyoruz. Kapasitemiz bunun üzerinde mi evet üzerinde ve bundan daha çok gelir elde edebilir miyiz? Evet edebiliriz ama çeşitli nedenlerden dolayı hedeflediğimiz rakamlara ulaşmış değiliz. Peki bize kim nereden geliyor bu turistler? Kayıtlı olanlar için söylüyorum. Diğer denilen yüzde 34 büyük bir fark ama çok karışık yani Moritanya’sı da var, Çin’de var hani bunları tek tek yazdığınızda çok küçük rakamlar olduğu için diğer başlığı adı altında topladık. Şöyle bir baktığınızda esasında bize gelen insanların çoğunu çevre ülkelerden geldiğini göreceksiniz. Bir de Almanya var burada. Dolayısıyla esasında biz kapasitemizi doğru değerlendiriyor muyuz? sorusunu bu dağılımdan da görüyoruz. Biz çevremizdekilere duyurabildiğimiz kadar bu işi yapıyoruz. Ama bunun ötesinde global hedeflere henüz ulaşmış değiliz” ifadelerini kullandı.
Ceviz: “ 3 YIL İÇERİSİNDE SONA ERDİRİLECEK OLAN HIZLI TREN PROJESİ VAR”
Mersin ilinin geçmişi ve Mersin’den sağlık açısından beklentilerini sıralayarak sözlerine başlayan Uzm. Dr. Emrah Ceviz, “Bilindiği üzere, son demlerine geldiğimiz Çukurova Bölgesel Havalimanı, faaliyete geçecek. Bu havaalanının tam da Mersin ve Adana ortasındaki bir bölgede olması bizi ister istemez hem nüfus anlamında hem de örgün gelişme anlamında bizlere çok büyük katkısı olacak. Diğer taraftan ülkemizin Doğu Akdeniz’e açılan kapısı ve en büyük konteyner hacmine sahip limanı ilimizde ve diğer limanlarla birlikte bu limanların Mersin’e çok büyük katkısı oluyor gerek trafik anlamında gerekse ekonomik anlamda ve havaalanıyla birlikte diğer illerle irtibat artacak olursa ekstra bir avantaj sağlanmış olacaktır. Diğer taraftan da yaklaşık 3 yıl içerisinde sona erdirilecek olan hızlı tren projesi var. Adana ve Mersin arasının 22 dakikaya inmesi bekleniyor. Bu hızlı tren Konya üzerinden Ankara’ya ve oradan da İstanbul’la bağlantımızı sağlayacak” diye belirtti.
“DEVLETİMİZ TARAFINDAN ÇOK BÜYÜK YATIRIMLAR YAPILIYOR MERSİNİMİZE”
Coğrafi anlamında Antalya ve Mersin birbirine en çok benzeyen iller olduğuna dikkat çeken Ceviz, “Bizim ilimiz 321 kilometrelik bir deniz sınırı var ve en doğusu ile en batısı arasında 5 saatlik bir mesafe var ve bu da çok ciddi bir rakam ve süre. Diğer taraftan yayla ve sağlık turizminin bir arada yaşandığı ender şehirlerimizden bir tanesi. Dolayısıyla büyüme potansiyeli verilene göre de emlak ve kira oranlarının en hızlı arttığı il oldu Mersin. Dolayısıyla Mersin büyüme potansiyeli bağıra bağıra geliyor ve geleceğe hazırlığını yapmamız gerekiyor. Devletimiz tarafından çok büyük yatırımlar yapılıyor Mersinimize” dedi.
“MERSİN HEM TURİSTİK, HEM DE LOJİSTİK AÇISINDAN POTANSİYELİ YÜKSEK BİR İL”
Havaalanın Mersinde açılmasıyla yabancı nüfus artışının olacağını ifade eden Ceviz, “Diğer taraftan da sağlık anlamına baktığımızda da Türkiye’de sağlık anlamında faaliyette bulunan 12 şehir hastanemizden 2’si Çukurova bölgesinde. Resmi anlamda Cumhurbaşkanımız tarafından ilk açılan şehir hastanesi Mersin Şehir Hastanesi oldu ve o da 5’inci yılını tamamladı. 5’inci sırada açılan Adana Şehir Hastanesi de var bu bölgede ve bunlar gerçekten de bir saat mesafede ve havaalanına da yarım saat mesafede oluyorlar ikisi de. Bu çok büyük bir avantaj. Yani toparlanacak olursa havaalanı, hızlı tren, Kıbrıs’a feribotla gidebilmek gibi birçok avantajıyla hem turistik, hem ticari hem de lojistik anlamında geleceğin potansiyeli en yüksek olan illerinden biri. Nüfus artışı da muhtemelen buna bağlı olarak daha da fazla artacaktır. Gelen bu nüfus artışı da yabancı nüfus ağırlıklı olması bekleniliyor. Kaldı ki; Nükleer Santral’in bulunması, liman işletmelerinde yabancı işçilerimizin de bulunuyor olması ve bulunacak olması bizim ilimize ekstra bir önem sağlamış oluyor” şeklinde konuştu.
|