Mersin Tarım Platformu, ‘Dünya Süt Günü’ kapsamında ‘Sağlıklı Nesiller İçin Hayvansal Gıdalar Desteklenmelidir’ adı altında basın açıklaması yaptı. Platform adına açıklamayı okuyan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Necmi Birim, “Hayvansal üretimin bitkisel üretimden ayrı düşünülmemeli, yem maliyetleri düşürülmeli, süt-yem paritesi 1/1,5 olarak uygulanmalıdır. Son zamanlarda yem fiyatlarındaki artışla 1 litre sütle 1 kilodan daha az yem alınmaya başlandı. Süt hayvanları kesime gidiyor” dedi.
Haber- Emrah Birgül
Mersin Gıda Mühendisleri Odası’nda ‘Dünya Süt Günü’ dolayısıyla Mersin Tarım Platformu, basın toplantısı düzenledi. ‘Sağlıklı Nesiller İçin Hayvansal Gıdalar Desteklenmelidir’ başlığı adı altında yapılan açıklamayı Tarım Platformu adına okuyan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Necmi Birim, Türkiye’de 2019 yılında içme sütü tüketimi miktarının kişi başı yaklaşık 41 kilogram olduğu tahmin edildiğini belirterek, gelişmiş ülke oranlarına göre oldukça düşük olduğunu ifade etti. Sütün insan hayatındaki öneminden bahseden Birim, “Süt, özellikle bebeklerin, çocukların ve yaşlıların beslenmesinde, içerdiği yeterli ve dengeli protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineraller nedeniyle temel gıda maddeleri içinde en ön sıralarda yer almaktadır” şeklinde konuştu.
“250 MİLİLİTRE SÜT, KALORİ İHTİYACININ YÜZDE 9’UNU KARŞILAR”
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF), 2001 yılında aldıkları kararla ‘Dünya Süt Günü’nü 1 Haziran olarak ilan ettiklerine dikkat çeken Birim, “Sütün beslenme zincirindeki değeri, süt sektörünün ekonomiye katkısı, sorunların tespiti ve çözüm yolları, sürdürülebilir üretim konularında toplumun tüm paydaşlarının dikkatinin çekilmesi amacı ile dünyada programlar ve etkinlikler düzenlenmektedir. Süt, özellikle bebeklerin, çocukların ve yaşlıların beslenmesinde, içerdiği yeterli ve dengeli protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineraller nedeniyle temel gıda maddeleri içinde en ön sıralarda yer almaktadır. 5 yaşındaki bir çocuğun içtiği bir bardak süt (250 mililitre) günlük protein ihtiyacının yüzde 48’ini, kalori ihtiyacının yüzde 9’unu karşılar. Bu örnek sütün özellikle düşük ve dar gelirli aile çocuklarının sağlıklı beslenmesindeki önemini göstermektedir” diye belirtti.
“İNEK SÜTÜ, YÜZDE 2,9 – 3,8 ARALIĞINDA PROTEİN İÇERİR”
Türkiye’de kişi başına düşen içme süt kilogramı, oran ile gelişmiş ülkelerden düşük olduğunu belirten Birim, “IDF verilerine göre 2019 yılı için kişi başı içme sütü tüketimi en yüksek olan ülkeler 100 kilogram üzerindeki tüketimleri ile Avustralya, Yeni Zelanda ve Kuzey Avrupa ülkeleridir. Bu ülkeleri yaklaşık 70 kilogram ile Kuzey Amerika ülkeleri takip etmektedir. Türkiye’de 2019 yılı içme sütü tüketimi miktarının kişi başı yaklaşık 41 kg olduğu tahmin edilmektedir. Bu oran gelişmiş ülke oranlarına göre oldukça düşüktür. İnek sütü, ırklara ve mevsimlere göre değişmekle birlikte, ağırlıklı olarak yüzde 3,2-4,9 aralığında yağ, yüzde 2,9 – 3,8 aralığında protein içerir. Bu oranlar daha az veya daha fazla da olabilir. Eğer süt protein-yağ oranı 0,80'den düşük bulunur ise sütte protein düşüklüğü problemi var demektir. Oran 1'den büyük olursa süt yağında düşme olduğunu gösterir. A sınıfı süt protein ve yağ oranları; ekim-mart ayları arasında sırasıyla yüzde 3,2 ile yüzde 3,6 olarak, nisan-eylül ayları arasında yüzde 3,1 ile yüzde 3,5 arasında baz alınır. Buna göre çiğ süt fiyatı belirlenip, konsey tarafından tebliğ edilir” ifadelerini kullandı.
“1 LİTRE SÜTLE 1 KİLODAN DAHA AZ YEM ALINMAYA BAŞLANDI”
Tarım Platformu Bileşenleri olarak bitkisel ve hayvansal üretime bir bütün olarak baktıklarını ifade eden Birim, “Hayvansal üretimin bitkisel üretimden ayrı düşünülmemeli, yem maliyetleri düşürülmeli, süt-yem paritesi 1/1,5 olarak uygulanmalıdır. Son zamanlarda yem fiyatlarındaki artışla 1 litre sütle 1 kilodan daha az yem alınmaya başlandı. Ulusal Süt Konseyi, 5 Mayıs 2022'de, 15 Mayıs 2022 tarihinden geçerli olmak üzere soğutulmuş çiğ süt tavsiye satış fiyatının 7,50 TL/Litre olacağı ve Tarım ve Orman Bakanlığından alınan bilgiye göre 1 Mayıs 2022’den itibaren geçerli olmak üzere Çiğ Süt Prim desteğinin litre başına 0,20 TL olacağı açıklaması yapıldı. Çiğ süt litre fiyatı, prim dahil 6,7 TL'den 7,7 TL'ye çıkartılıp yüzde 14,9 yükseldi. Bu fiyatların içinde olan destek primleri de 1 TL'den 0,20 TL'ye çekilip yüzde 80 azaltıldı. Bu düşme nedeniyle süt hayvanları kesime gitti. Süt hayvanlarının kesime gitmesinin ülkemizde et boyutunda da sorunların, artarak devam edeceğinin sinyallerini vermektedir. Mayıs ayında yemin kilo fiyatı 8 TL`nin üzerindeyse, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlediği 1 litre sütle 1,3 kilo yem paritesiyle çiğ süt referans fiyatının 8,3 TL’den az olmaması ve teşvik priminin azaltılmaması gerekir” dedi.
“SÜT ÜRÜNLERİNDE DAHA PAHALI BİR SEZON BEKLİYOR”
Yeni çiğ süt referans fiyatının açıklanmamasında üreticinin piyasadan çekilmesine neden olacağını aktaran Birim, “Süt yemi yüzde 130, besi yemi yüzde 140 oranında artmışken, böylesi bir ortamda gerçek maliyetler üzerinde üreticiye 8,3 referans fiyatı açıklamayıp teşvik primini 1 TL’ye çıkarmazsak bizi et ve süt ürünlerinde daha pahalı bir sezon bekliyor diyebiliriz. Raflarda artan süt ve süt ürünleri fiyatları yürütülen yanlış politikalar sonucunda oluşmuştur. Bizim süt sorunumuzu Ot-Et-Süt denkleminde yeniden değerlendirmemiz gerekiyor. Meralarımızı koruyup, doğal hayvancılığına devam etmemiz, yem bitkilerinin ekim alanlarını artırarak yemde dışa bağımlılığımızı azaltmamız gereklidir” ifadelerini kullandı.
“YANLIŞ TARIM POLİTİKALARI ÜRETİCİLERDE MAĞDURİYET YARATMAKTADIR”
Uygulanan politikanın değişmesi gerektiğini belirten Birim, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın üreticiye sahip çıkmasını gerektiğine dikkat çekerek, “Bakanlık, Ulusal Süt Konseyi’nin aldığı kararlara yönelik, gerekli müdahaleleri de önceden açıklamalı ya da sonradan teşvikleri açıklamalı. Teşvik fiyatlarının indirilmesi bakanlığın tercihini sanayiciden yana yaptığını göstermektedir. Burada çözüm; demokratik, özerk, güçlü üreticilerin kurduğu kooperatiflerle, kendi ürettiklerini işlemesi, demokratik güçlü tüketici kooperatifleriyle gıda tedarik zincirinin kısaltılması, dolayısıyla üreticinin ürününden para kazandığı tüketicinin ise daha sağlıklı ucuz gıdaya erişebildiği sistemler kurmaktır. Bugün uygulanan bu yanlış tarım politikaları üreticilerde mağduriyet yaratmaktadır. Özellikle küçük, orta ölçekli aile çiftçiliği yapan üreticilerin ürettiği sütün protein oranları, kaliteli yem fiyatları çok yüksek olup kullanılamadığından dolayı düşük olur. Böylece hiçbir zaman tavsiye edilen çiğ süt satış fiyatlarında satış yapamazlar. Çiğ sütün yağ ve protein değerleri analizlerinin sütü satın alan sanayi kuruluşu tarafından yapılması da başlı başına bir handikap oluşturmaktadır” diye konuştu.
“ÜRETİCİMİZ GİRDİ MALİYETLERİ ALTINDA ZOR GÜNLER GEÇİRMEKTEDİR”
Çiğ süt analizlerinin bağımsız laboratuvarlar tarafından yapılmasını ve zorunlu bir uygulama haline getirilmesini ifade eden Birim, “Ulusal Süt Konseyi uyguladığı çiğ süt fiyat politikası ile üreticiye sahip çıkamamış, üreticimiz girdi maliyetleri altında zor günler geçirmektedir. Oysa geçmişte bulunan Et Balık Kurumu ve Süt Enstitüsü kapatılmasaydı, üretimdeki yapıyı çiftçilerle düzenleyip tüketiciye daha uygun fiyat sağlayabilirdi. Yem fabrikaları kapatılmasaydı biz bugün yemde dışarıya bağlı hale gelmeyecektik. Bizim tarımsal kitleri yeniden kurma, piyasanın insafına bırakmayan üreticiyi tüketiciyi koruyan politikalara dönmemiz gereklidir. Piyasanın tamamen özel sektöre bırakıldığı bir ortamda hem tüketici hem üretici kaybetmektedir. Tarımsal üretimi artırmak ve yeterliliği sağlamak için kamunun ucuz ve kaliteli üretim girdilerini üretmesi, üreticiye ucuz girdi, destek ve sübvansiyonları artırması gerekmektedir” sözlerini kullandı.
|