Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Başkanı ve Küresel Migren Ağrı Derneği Başkanı Prof. Dr. Aynur Özge, Alzheimer hastalığının belirtileri, nedenleri ve tedavi yöntemleri ile ilgili gazetemize önemli bilgiler aktardı. Alzheimer hastalığı hakkında değerlendirmelerde bulunan Özge, “Beyinin bilgisayarınızdaki ana hafıza kartına benzeyen bir bölgesi var. İsmi hipokampus. Hipokampusta paslanma olursa, bazı bilgiler intikal edip bazıları edemedikçe, intikal edemeyen bilgiler yorumlanamadıkça, yorumlanamayan bilgiler bir sonuca ulaşamadıkça bu alzheimer hastalığını oluşturuyor” dedi.
Haber- Fatih Dönmez
Mersin Şubesi Başkanı ve Küresel Migren Ağrı Derneği Başkanı Prof. Dr. Aynur Özge, gazetemize; Alzheimer hastalığının belirtileri, nedenleri ve tedavi yöntemleri konusunda bilgiler verdi. Aynı zamanda bu alanda yürüttükleri çalışmaların tüm detayları hakkında açıklamalarda bulundu. Amaçlarının Mersin'deki Alzheimer hastaları ve yakınlarına destek olacak ortamlar yaratmak olduğuna değinen Özge, “Hastalıkla ilgili farkındalığı artırmaktı ve bu konuda hasta yakınlarına destek mekanizmalarını güçlendirmekti. Bunu başardık mı? Bence başardık. Derneğimizi kurduktan sonra Mersin'de alzheimer hastalığı ile ilgili ciddi bir farkındalık oluşturduk” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE ALZHEİMER DERNEĞİ MERSİN ŞUBESİ'Nİ 2006 YILINDA KURDUK”
Kendi hayatından kısa bir bilgi veren Özge, “51 yaşındayım. Aslen Artvinliyim, 24 yıldır da Mersin'de yaşıyorum. Nöroloji Profesörüyüm, aynı zamanda Algoloji yan dal uzmanıyım hem de klinik nörofizyoloji alanında ikinci bir yan dal uzmanlığım var. Evliyim, 2 tane oğlum var. Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi olarak çalışmalarınız nelerdir? Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi'ni 2006 yılında kurduk” ifadelerini kullandı.
“DEMANS ADI VERİLEN HASTALIK KÜMESİ İÇERİSİNDE BİR ÇEŞİT”
Mersin’de birçok insanın azheimer ile ilgili sorularına cevap verdiklerini aktaran Özge, sorunlarına da ortak olduğu belirterek, “Buradan yola çıkarak biz bu derneği kurmakla çok iyi bir iş yapmışız. Mersin'de alzheimer hastalığının halka ulaşması ve hastalıkla ilgili bilinçlenme anlamında önemli işler yaptık. Alzheimer hastalığı nedir? Belirtileri nelerdir? Alzheimer bir beyin hastalığıdır. Demans adı verilen hastalık kümesi içerisinde bir çeşit. Demans ise zihnin yitirilmesi, zedelenmesi anlamına gelen bir latince sözcük. Zihnin yitirilmesi ne demektir? Bir kişi önce hafıza geliştirecek, bir farkındalık, bazı zihinsel beceriler geliştirecek, daha sonra bu beceriler hafıza becerisinden başlayarak kademeli olarak yok olacak, yıkılacak. İşte bunun adı demans. Yüzün üzerinde demans hastalığının içinde en sık görülen ve en iyi bilinen hastalığın ismi alzheimer hastalığıdır” diye konuştu.
“İNSANDA, BİLGİSAYARDAKİ GİBİ ANA HAFIZA KARTINA BENZEYEN BİR BÖLGE VAR”
Alzheimer hastalığının nasıl bir hastalık olduğu konusunda bilgi veren Özge, “Beyinin bilgisayarınızdaki ana hafıza kartına benzeyen bir bölgesi var, ismi hipokampus. Hipokampus dediğimiz bölgenin ana bağlantıları vardır, birincisi güncel bilgilerin taşındığı bağlantı, bir de eski bilgileri depolayan alanlar var. Güncel bilgileri taşıyan kablolardan başlayarak hipokampusta paslanma olursa, bazı bilgiler intikal edip bazıları edemedikçe, intikal edemeyen bilgiler yorumlanamadıkça, yorumlanamayan bilgiler bir sonuca ulaşamadıkça bu alzheimer hastalığını oluşturuyor. Bunun sonucunda da çok iyi yaptığı bir beceriyi yapamaz hale geliyor ve giderek hafıza sorununa, konuşma becerisinde kayıp, ince motor becerilerinde problemler, yerleri tanımakla ilgili problemler, duygularını kontrol etmekle ilgili problemler eşlik ediyor ve nihayetinde de yatağa bağımlı, mide tüpüyle beslenen her türlü bedensel ihtiyacının bir başkası tarafından karşılanması icap eden bir hastalığa dönüşüyor” ifadelerini kullandı.
“ALZHEİMER HASTALIĞININ EN BAŞTAKİ BELİRTİSİ GÜNCEL BİLGİLERİ UNUTMAK”
Alzheimer hastalığının en baştaki belirtisinin unutmak olduğunu ifade eden Özge, unutmanın da güncel bilgileri unutmak olduğuna dikkat çekerek, “Ama unutmak derken; güncel bilgileri unutmak. Eğer ki; unuttuğu bir şey üzerinden bir başkasını suçlama yoluna gidiyorsa, unuttuğu bir şeyi nerede arayacağına dair kafasında bir strateji geliştiremiyorsa, geliştirdiği stratejiyi aklında tutup takip edemiyorsa, bunlar alzheimer hastalığı için erken belirtilerden biridir. Huy değişikliği, tahammülde azalma, dikkati odaklamada zorlanma, art arda eylemleri kafasında kurup planlama becerisinde zorlanma, komplike cümleler kurma ve anlama becerisinde zorlanma, kelimelerin mecazi anlamlarını yorumlamakta zorlanma, bildiği aritmetik işlemlerini zihninden kısa sürede yapabilme becerisinde zorlanma, gibi unutkanlık dışında da bilinen kazanılmış becerilerde zorlanma da alzheimer hastalığının belirtilerine eşlik ediyor” diye belirtti.
“ALZHEİMER HASTALIĞI, TIBBEN NEDEN KAYNAKLANDIĞI İSPAT EDİLMESİ GEREKİYOR”
Alzheimer hastalığında bütün test sonuçlarının alındıktan sonra teşhisin koyulmasını gerektiğini aktaran Özge, “Nitekim demans demek için sadece unutkanlık olarak problem yaşamak yeterli değil, bunun yanı sıra başka becerilerde de farklı düzeylerde zorlanmanın ortaya konması gerekiyor ve burada alzheimer dememiz için örneğin bu anlattığım sorunların o insanın kanındaki b-12 düşüklüğü gibi, d vitamini düşüklüğü gibi, guatr hormonlarının orantısının bozulması gibi, kanda mikrobik bir ateşli hastalık olması gibi, beyninde tümör, beyin zarlarından iltihaplanma olması gibi, bir başka sebebe de bağlı olmaması gerekiyor. Tıbben bunun ispat edilmesi gerekiyor. Yani ben bir insana alzheimer hastası dediğim zaman onun beyin filmine, kan tahlillerine, beyin elektrosunu, bel suyu analizini, gen testlerini, görüp hepsini bir bütün olarak değerlendirdikten sonra teşhis koymam gerekiyor” dedi.
“YETERİNCE UZUN YAŞARSA HER FANİ ALZHEİMER OLACAKTIR”
Alzheimer hastalığının tedavi süreci ile ilgili bilgi veren Özge, tıpta çok faktörlü hastalık olarak isimlendirdiklerini ifade ederek “Alzheimer hastalığı belirli bir genetik yatkınlığı olan ve birçok çevresel faktörün de o genetik durumu düzenleyerek ortaya çıkardığı bir hastalıktır. Yani biz buna tıpta mutifaktörüyel (çok faktörlü hastalık) diyoruz. Alzheimer genlerdeki anne karnından geçen veya sonradan edinilen bir kırılmayı birçok faktör, yani halıdaki kirlilikten egzoz gazındaki orana, gıdanıza bulaşan nanoprateküllerden, uykunuzun kalitesine, içtiğiniz su miktarından sigaranıza, damar sertliği risklerinizden psikolojik faktörlere, kafanıza aldığınız darbeden yetiştiğiniz sosyal çevreye kadar birçok faktör sizin o DNA'nızın evrilmesine ve bu hastalıkla kesişme noktanızın ne zaman olacağına karar veriyor. Benim şöyle bir iddiam var; Yeterince uzun yaşarsa her fani alzheimer olacaktır. Ama mühim olarak bu hastalıkla ne zaman yolunuzun kesiştiğidir. 43 yaşında mı? 63 yaşında mı 93 yaşında mı? 113 yaşında mı? Bütün mesele burada yatıyor” ifadelerini kullandı.
“HASTALIĞI, DAVRANIŞSAL VE PSİKOLOJİK PROBLEMLER ETKİLEMEKTE”
Hastalıkla kesişme noktasını geliştirmek gerektiğini kesişen yolda 3 tane tedavinin var olduğunu belirten Özge, “Birincisi eğitim ve farkındalık. Öncelikle ailenin bu hastalığa yönelik süreci yönetme becerisini artırmak. Aslında en zoru budur. Yönetim planı yapmak, sorumlulukları dağıtmak, herkesin sorumluluğunu yerine getirmesini sağlamak, bunlar zor işler. Genellikle baktığımızda bu işler tek bir kişi üzerine kalıyor ve belli bir zaman sonra o kişi de tıbbi tedaviye maruz kalan bir hasta konumuna gelebiliyor. Sonucuna baktığımızda ilaçları aksatılan, tedavisi düzgün yapılamayan bir hasta tablosu ortaya çıkıyor. Genelde insanlar kurumlarda kalan hastalara üzülerek acıyarak bakıyor, ben de evde bakılan hastalara o şekilde bakıyorum. İkinci boyut ise, hastalığa ait semptomatik tedavi dediğimiz hastalığın ilerleyişini yavaşlatan ilaçları veriyoruz. Tedavinin üçüncü basamağı ise hastalığın doğal seyri içerisinde karşılaşılan davranışsal ve psikolojik problemler var. Yani hasta örneğin durduğu yerde gözünün önünde insanlar gördüğünü, böcekler gördüğünü, midesine solucanlar kaçtığını, yani olmayan şeyleri iddia edebiliyor. Bunları yönetebilmek gerekiyor. Ya da huzursuz hırçın olabiliyor. Yerinde duramamazlık yapabiliyor, etrafa saldırabiliyor. Ya da tam tersi bir köşeye çekilip yeme içme bakım taleplerini reddedebiliyor. Sürekli uyumak istiyor veya hiç uyumayabiliyor. Bu şekilde karşılaşılan davranışsal ve psikiyatrik sorunlar da var. Bunlarla da günü geldiğinde devreye girip uygun şekilde çözümler üretmeye çalışıyoruz. Dolayısı alzheimer hastalığının tedavisi var” diye konuştu.
“EV İÇERİSİNDE HASTANIN OCAĞI AÇIK BIRAKMAMASI İÇİN SENSÖRLER TAKILMASI LAZIM”
Alzheimer hastalarının korunmasına yönelik önlemlerden bahseden Özge, ilk olarak hastaların ev içinde güvenliğini artırmak olduğuna dikkat çekerek, “Burada adının bileklik olması, kemer olması, kolye olması önemli değildir. Önemli olan nokta hastaların güvenliğini artırmaktır. Hastaların ev içinde ve dışında güvenliğini artırmamız gerekiyor. Ev içerisinde hastanın ocağı açık bırakmaması için sensörler takmak, ilacını aldığını unutup tekrar ilaç almaması için ilaç kutusu gibi önlemler alabiliyoruz. Aynı şekilde hastanın ev dışında da güvenliğini artırmamız gerekiyor. Yani bu hastanın üçüncü bir şahıs tarafından istismarını önlememiz gerekiyor. Bunları önlemek için, demans teşhisi alan herkes için toplum destekli polis noktalarına gidip parmak izi kaydı bırakmalarını öneriyoruz. Bu ne işe yarıyor? Diyelim ki demans hastası bir şahıs kayboldu ve polise bu kişi ulaştırıldı... Polislerin elinde parmak izi okuyucu aletleri var. Eğer o kişinin demans hastası olduğu anlaşılırsa bununla ilgili hemen orada çeşitli önlemler alınabiliyor. Bu noktada belirli bir yaşa gelmiş kişilerin mutlaka ve mutlaka toplum destekli polis noktalarına parmak izi kaydının ulaştırılması gerekiyor. Devletin resmi kurumları dışında, şahısların muhtelif isimlerle yaptıkları dövme ya da kayıt kampanyalarına itibar edilmemesini öneriyorum” ifadelerini kullandı.
“BEYNİNDEKİ NETWORKLERİNİ GÜÇLÜ TUTMALARINI SAĞLAYACAK BECERİLER YAPTIRIYORUZ”
Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi Yaşlı Bakım Merkezi'ndeki hizmetleri anlatan Özge, alzheimer hastalarının hastanelere ihtiyacı olmadığını, bakım alanlarına ihtiyaç olduğunu aktararak, “En başta da toplumun bilinçlenmesine ihtiyacı var. Toplumu bilinçlendirmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz. Evde bakılan hastaların yakınlarına yönelik hasta yakını eğitimleri veriyoruz. Alzheimer kampları, dijital eğitimler, hasta bakımı eğitimleri yapıyoruz ve o insanların evdeki hastalarına daha kaliteli bakabilmeleri için yol gösteriyoruz. Zaman zaman ev ziyaretleri yapıyoruz ve bunu çok önemsiyoruz. Üçüncüsü aktif yaş alma evlerimiz var. Bu evlerimizde hem hasta yakınlarını hem erken evre alzheimer hastalarını hem de toplumda sağlıklı yaş almak isteyen hastalarımızı meşgul edecek etkinlikler yapıyoruz. Onlara beceriler kazandıracak, beynindeki networklerini güçlü tutmalarını sağlayacak beceriler yaptırıyoruz. 20'nin üzerinde etkinlik çeşidimizle onların hem keyif alabilecekleri hem de beceri kazanabilecekleri ortamlar hazırlıyoruz. Bu hizmeti de ücretsiz olarak veriyoruz. Giriş çıkış saatlerimizde de herhangi bir kısıtlamamız yok. İstediğiniz saatte girip istediğiniz saatte çıkabilirsiniz” diye belirtti.
“PALYATİF BAKIM BİRİMİNİ DE TÜRKİYE'DE İLK OLARAK MERSİN'E KAZANDIRDIK”
6 yıldır Mersin'de alzheimer hastalıkları için hizmet ettiklerini belirten Özge, “Daha önce gündüz bakım hizmeti de veriyorduk fakat pandemiden dolayı biraz ara verdik. Şu anda yeniden açmak istiyoruz. Gündüz bakım evimizde de kreşe gider gibi bir sistemimiz var. Erken evre orta evre hastalar aileleri tarafından veya bizim servisimiz tarafından her gün kuruma getiriliyor ve orada akşama kadar zaman geçirebiliyorlar. Gerekli terapileri, beslenmeleri, sosyal destekleri sağlanıyor ve akşam tekrar evlerine gönderiliyor. Bu da neyi sağlıyor? Evde hastaya bakan kişinin kendine zaman ayırmasını, işine gidip gelmesini sağlıyor. Bunların dışında 24 saat hizmet verdiğimiz engelli bakım merkezimiz var. Şu anda kurumumuzda bu şekilde toplamda 93 tane hastamız var. Bu 93 hastanın şu anda 47 tanesi paletik bakım dediğimiz, yani yaşam sonu bakım noktasında en ağır evredeki hastalardır. Bu evredeki hastaların mide tüpleri var, yatakta sağa sola dönmek için bile birinin yardımına ihtiyaçları var. Biz bu insanlara bebek gibi bakıyoruz. Kısacası hem sağlık hizmeti hem de sosyal bakım hizmeti veriyoruz. Bu kurum Alzheimer Derneği'ne ait ama aynı zamanda biz kendi çabalarımızla bunu gittik ve bir engelli merkezi olarak demansa özel bir engellilik kategorisi olarak tanımlattırdık. Palyatif bakım birimini de Türkiye'de ilk olarak Mersin'e kazandırdık. Bu sayede bugün biz bir palyatif bakım modeli öğretiyoruz. Bütün bunların yanında en çok önemsediğimiz durumlardan biri de eleman yetiştirmek. Topluma bu alanda kalifiye hemşire, kalifiye fizyoterapist, kalifiye hasta bakım elemanı, kalifiye psikolog yetiştiriyoruz. Aynı zamanda bir okul görevi görüyoruz. Bu alanda eğitim alan öğrenciler bizim orada staj yapıyorlar” sözlerini kullandı.
|