CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Mersin’de yerel yayın yapan bir TV kanalı programına konuk olarak gündeme dair soruları yanıtladı. Türkiye’deki ekonomik krizi hakkında konuşan Antmen, “Mutsuz bir personelden, mutsuz bir işçiden, mutsuz bir memurdan yeterli verimi alamazsınız. Vatandaş, memur, işçi, çiftçi, emekli herkes asgari oranda mutlu olacak ki, Türkiye’de insanlar huzur ile barış içinde, güven içinde yaşasınlar. Ekonomiden başlıyoruz, insanların cebinde para yok. Alışveriş yaptığınızda tekerler döner. Halk alışveriş yapmayı bırakın artık sokağa bile çıkmıyor. Asgari ücret karın doyurmaya değil sadece makarna ile beslenmeye yetiyor” dedi.
Haber - Emrah BİGÜL
CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, Mersin’de yerel yayın yapan bir TV kanalı programına konuk oldu. Gündem ile ilgili soruları yanıtlayan Antmen, kadın şiddeti, ülke ekonomisi, orman yangıları ve erken seçim ile ilgili konular hakkında konuştu. İlk olarak kadın şiddeti konusu ile başlayan programda Antmen, “Öncelikle şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olmaz. Bir cana kıymanın hiçbir haksız indirime tabi olmaması gerekiyor. İnsanlar mutlu ve huzurlu yaşayarak ve birbirlerine saygı göstermek zorundadır. Maalesef hayvanlara, çocuklara ve özellikle kadınlara karşı ciddi bir sistematik bir şiddet var. Kadına şiddet sadece polisiye önlemlerle çözülemez. Sadece cezalandırma ile de çözülemez, bunun hem sosyolojik hem psikolojik hem de ekonomik birçok yanı var. Toplumun şiddetten uzaklaştırılması için çok da çaba göstermesi lazım. Yıllar öncesinde o kadar güzel diziler vardı ki; işte bunlar, Perihan Abla, Bizim Mahalle, Bizim Apartman bu dizilerde hep dürüstlüğü, doğruluğu insanlar arasındaki ilişkileri anlatan diziler vardı. Ama şu anda baktığınızda hep vurdulu, kırdılı diziler var. Bunu sadece dizilerle bağlamak doğru değil ama şiddeti anlatan, şiddeti öne çıkaran her şeyden uzak durmamız olmamız gerekiyor. Ama kadına şiddet bambaşka bir şeydir. Kadın güçsüz olduğu için hem ekonomik olarak bir şiddete uğruyor, evde eşi, abisi, babası tarafından psikolojik ve maddi şiddete uğruyor. Bunun üzerine en yakınları tarafından öldürülüyor” ifadelerini kullandı.
“PINAR GÜLTEKİN KATİLİNİN HAK ETTİĞİ EN AĞIR CEZAYI ALACAĞINA İNANIYORUM”
Kadın şiddeti ile ilgili örnekler veren Antmen, Pınar Gültekin cinayetini işleyen sanığın cezası hakkında bilgi vererek, “Pınar Gültekin olayında gördük, mahkeme; sanığa 23 yıl civarında bir ceza verdi. Tabi her ceza davasının kendine göre olayları vardır, sebepleri vardır bakmak lazım. Ama böyle bir dava, çünkü davaya bakıyorsunuz, Adam zamanında sevdiği kadını önce boğuyor, sonra canlı iken üzerine benzin döküyor, varile koyuyor ve sonra beton yapıyor. Şimdi burada nerede başlıyor şiddet? Ve haksız tahrik indirimin uygulanması için belki şiddet uyguladığı zaman dursa anlarım. Böyle bir şey yok, ama bakıyorsunuz yaptığı fiilleri, canavarca vahşi olarak katlediyor. Ondan sonra diyoruz ki ‘karşı taraftaki kadının ona yaptığı tutum ve davranıştan dolayı kendini kaybetmiş, sinirlenmiş öldürmüş’ böyle bir şey mümkün değil. Bu nedenle Pınar Gültekin davasının bozulacağını ve o cani katilinin hak ettiği en ağır cezayı alacağına inanıyorum. Mesela Şule Çet, Özge Can cinayetinde ağırlaştırılmış müebbet ceza verildi. Özge Can kardeşimizin katledildiği zamanda ben baro başkanıydım. Yaklaşık Türkiye’nin her yerinden bin civarında avukatla biz ailenin yanında olduk ve sanıklar çok ciddi bir şekilde ceza da aldı” diye konuştu.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇIKILMASI CANİLERİ BİRAZ DAHA CESARETLENDİRİYOR”
Türkiye’de kadın cinayetlerinin, şiddetin neden işlendiği konusunda araştırmaların yapılması gerektiğini vurgulayan Antmen, “Bizim oturup düşünmemiz gerek, neden Türkiye’de şiddet var, neden kadın cinayeti var. Bunları araştırmamız ve çözmemiz gerekiyor ama burada en önemli nedenlerden biri; İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmaması gerekiyordu. Hukukende söylüyorum, zaten bir sözleşmeyi, kuralı nasıl getirirseniz, yaparsanız aynı yolu izleyerek geri alabilirsiniz ya da kaldırabilirsiniz. Yani, meclis tarafından onaylanan bir kanununda tek taraflı kaldırılamaz. İstanbul Sözleşmesinden çıkılması bu canileri biraz daha cesaretlendiriyor, bunun yanında sadece kanunlar değil, sadece sözleşmeler değil. Türkiye’yi yönetenlerin, siyasetçilerin topluma örnek olması gereken rol modellerinde vatandaşlarımızı şiddetten özellikle kadın şiddetinden uzak tutacak eylem ve söylemlerde olması gerekiyor. Ama siz kadınları aşağılayıcı cümleler kurarsanız, bunun gibi kötü örnekler olursa, bu kadına şiddeti veya bunun dışındaki toplumdaki şiddeti cinsiyet ayrımcılığını engelleyemeyiz. Bunların üzerine ayrı ayrı hem pedagojik anlamda hem psikolojik anlamda hem sosyolojik anlamda hem eğitim anlamda durmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
“TOPLUM HUZURU ÇOK ÖNEMLİ BİZ AİLEDEKİ ŞİDDETİ ÖNLEMELİYİZ”
Küçük yaşlarda çocukların gelin edilmesi konusuna değinen Antmen, “18 yaşından küçük olanların hepsine çocuk derim, gelin demem. Orada çocuk gelin değil, orada çocuğun nitelikli cinsel istismarı vardır. Bunlar suçtur; her iki tarafın, onunla evlenen adam da bu suça istişrak etmiştir. Aynı şekilde cezalandırılmaları gerekiyor. 18 yaş olmadan ya da kanunlarımızdaki belirli sayıda sınırlı sebepler olmadan çocuklarımızın evlendirilmemesi gerekiyor. Yani bir sene, iki sene beklesinler bundan bir şey de çıkmaz. Ama toplum huzuru çok önemli biz ailedeki şiddeti önlemeliyiz. Ailede cinsiyet eşitliği temeline dayalı birliktelik kurmalıyız ve karı-koca birbirine eşit olmalı, birbirine eşit seviyede sevmeli-saymalı ve bu şekilde de toplumumuzu, aile yapımımızı daha da ile götürebiliriz” dedi.
“ORMANLARI YAKANLAR, VATANA İHANETLE EŞ DEĞER DURUMDA”
Marmaris’teki orman yangıları hakkında konuşan Antmen, orman yangına sebep olan ve ormanları yakan kişileri terör olarak adlandırarak, “Ormanları kim yakıyorsa ya da kim yakılmasına sebep oluyorsa bu son derecede alçakça ve vatana ihanetle eş değer bir durumda. Bu hem topluma hem insanlığa hem de vatanımıza açıkça ihanettir. Bu bir terör saldırısı da olabilir, çünkü terör her şekilde hem kendi reklamını yapmak ister hem de zarar vermek ister. Ben burada terörün her türlüsünü ve her tür terörü kınıyorum. Ama devletin görevi bu yangıları önlemek ve önleyemediği yangıları da başlar, başlamaz söndürmektir. Uyduruk helikopterlerle yangınlarımız söndürülemedi. Biz bunu Mersin’de yaşadık, ne ile övünüyorlar ‘burası yandı, yeniden ağaçlandırıyoruz’ yandığı zaman neden söndürülmüyor. Orman Genel Müdürlüğü’ne alın 10-15 uçak, paramız mı yok. Paramız yok diyorlarsa, bize müsaade etsinler, biz tamamını alalım. Kendi cebimizden alarak Orman Genel Müdürlüğü’nün emrine tahsis edelim” şeklinde konuştu.
“MAKAM ARAÇLARIN SAYISINI SÖYLEMİYORLAR”
Türkiye’deki makam araçları hakkında konuşan Antmen, dünyada en çok makam aracın Türkiye’de olduğuna dikkat çekerek, “Milletvekillerin makam araçları yok, o yüzden bütün Milletvekilleri akaryakıt fiyatlarını şikayet ediyor. Ama bakıyorsunuz şube müdürlerine, daire müdürlerine araçlar, şoförler tahsis ediliyor. Gerek yok kardeşim, nasıl normal bir memur, işçi, esnaf, vatandaş işine toplu taşıma ile gidiyorsa, devletteki müdürlerinde öyle gitmesi gerekiyor. Bütün dünyada böyledir. Tabi validir, kaymakamdır, emniyet müdürüdür, belediye başkanı gibi onların makam araçları olur. Ama her şube müdürüne, daire müdürüne, il müdürüne, ilçe müdürüne olmaz. Ama makam araçların sayısını sorduğumuzda cevap yok, sadece ‘yeteri kadar var’ söyleniliyor. Devleti yönetenler, vatandaş adına yetki alıp geçici bir süre ile aldıkları yetkiyi kullanarak devleti yönetirler. Devletin sahibi değildirler, devletin parasını babasının parası gibi çarçur edemezler. Ama Türkiye’deki en büyük sorun ekonomi, işsizlik, sağlık, eğitim, adalet ama bunlardan daha önemlisi devletteki o büyük savurganlık ve liyakatsizlik” ifadelerini kullandı.
“ÇİFTÇİ ÜRETMEZSE BİZ AÇ KALACAĞIZ”
Türkiye’nin ciddi olarak sorunlarla boğuştuğunu aktaran Antmen, ekonomik sorununu vatandaşın iliklerine kadar yaşadığını belirterek, “Motorin 30, benzin 28 lira civarında, o yüzden trafiğe bir bakın bütün büyükşehirlerimizde trafik sorunu kendiliğinden hallolmaya başladı. İnsanlar arabasına benzin alamıyor. İki hafta önce Kilis’teydim, bir çiftçi abiye sordum ‘nasılsın, keyfin nasıl’ diye. Bana şunu dedi: ‘Çok iyiyim keyfim yerinde, çektim traktörü evin önüne, evde yatıyorum. Çünkü mazot alacak param yok’ Şimdi adam haklı, gerçekten yok. Olmadığı zaman ne olacak, çiftçi üretmezse biz aç kalacağız. Üretilmeyen bir şey için tüketilmesi de olmaz. Akaryakıta her gün zam geliyor, burada esnafında yapacak bir şeyi yok. O nedenle devletin kendi masraflarını kısması vatandaşın üzerindeki vergi yükünü azaltması ve en önemlisi tarıma, hayvancılığa büyük destek vermesi gerekiyor” diye konuştu.
“ŞU ANDA KREDİLER İÇİN 25 MİLYON İCRA DOSYASI VAR”
Mutsuz insanların daha çok şiddete yatkın olduğunu ifade eden Antmen, “Mutsuz insan iyi üretemez. Mutsuz bir personelden, mutsuz bir işçiden, mutsuz bir memurdan yeterli verimi alamazsınız. Vatandaş, memur, işçi, çiftçi, emekli herkes asgari oranda mutlu olacak ki Türkiye’de insanlar huzur ile barış içinde, güven içinde yaşasınlar. Ekonomiden başlıyoruz, insanların cebinde para yok. Alışveriş yaptığınızda tekerler döner. Şu anda krediler için 25 milyon icra dosyası var, 85 milyonluk bir ülkede 25 milyon kişi icralık ise gerisini siz düşünün. Diğerler birçok kişi de halk deyimi ile krediye takla attırarak geçinmeye çalışıyor. Halk alışveriş yapmayı bırakın artık sokağa bile çıkmıyor. Asgari ücret karın doyurmaya değil sadece makarna ile beslenmeye yetiyor. Siz paranızı esnafa harcamazsanız, esnaf toptancıdan mal almaz hepsi birbiri ile bağlantılıdır. Para yok, neden dönmüyor. Devletin yatırımlarını akılcı yapmıyoruz. Devlet elbette yollarına da hastanelerine de hava alanlarına da köprülere yatırım yapacak. Ama bu yatırımlar, beton yatırımlar ölü yatırımlardır” şeklinde konuştu.
“MECLİS YAZIN ÇALIŞACAK, HAREKETLİ GEÇECEK”
Meclis konuları ile ilgili konuşan Antmen, şu ifadeleri kullandı: “Öncelikle yasa gereğince her yılın temmuz ayının başında Meclis tatile girer, 1 Ekim’de açılır. Ama tabi arada toplanabilir. Alınan karar gereğince temmuz ayında çalışma kararı alındı. Özellikle AKP’nin getirdiği bahsettiğimiz yasaları çıkarması için. İlk olarak ek bütçe önümüzdeki plan bütçeden geçti, genel kurula gelecek. Bedelli askerlik görüşülecek, öğrenci affı görüşülecek ve ama en kötüsü bu hafta gelmişti, ertelettik. Geri çekileceğini umut ediyorduk ama bu 40 maddelik özellikle basın kanunda değişiklik yapılması ve onun dışında bazı yeni suç türleri ihtisas eden bu 40 maddelik torba kanununda görüşülmek istiyorlar. Bu nedenle Meclis yazın çalışacak, hareketli geçecek.”
|