ABD merkezli anket şirketi Gallup, dünyanın en sinirli ülkelerini sıraladı. Listeye göre Türkiye ikinci sırada yer aldı. Türkiye’nin dünyadaki öfke sıralaması ve öfkeyi kontrolü ile ilgili bilgi veren Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Üyesi Psikolojik Danışman Dr. Aygül Tunç Aksan, “Öfkeyi hissettiğinde 10 saniye durabilmek ve biraz ortamdan uzaklaşın. Öfkeli olduğumuzu fark ettiğimiz anlarda konuşmayı biraz ertelemeliyiz. Problemi tekrardan düşünüp gözden geçirmeliyiz” dedi.
Haber- Emrah Birgül
Global araştırma şirketi Gallup, ‘Global Emotions’ raporunu yayınlanarak öfke duygusu ile ilgili ülke sıralamasını açıkladı. Geçtiğimiz yıl üçüncü sırada olan Lübnan ilk sıraya yerleşirken, Türkiye de ikinci sırada yer aldı. Türkiye’de halkın sinirli olma oranı yüzde 48 olarak belirlenirken, mutsuz olarak son sıralarda yer alıyor. Öfke ile ilgili detaylı bilgi veren Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği Üyesi Psikolojik Danışman Dr. Aygül Tunç Aksan, öfkeyi Türkiye’nin konumuna bağlayarak ve insanın yapısında olduğunu belirterek, toplumun da öfkeye yön verdiğini belirtti.
“BUNLAR HER YIL TEKRARLANAN ÇALIŞMALAR”
Gallup araştırması ile dünya çapında bir araştırma yaptığını ifade eden Aksan, “15 yaş üzerindeki herkeste bu araştırmalar yapılıyor. Duygu durum dediğimiz, dünyadaki bireylerin hem olumlu hem de olumsuz duygularıyla araştırmalar yapılıyor. Üzüntü ve mutluluk düzeyini de ölçüyor. Baktığımızda; üzüntülü olduğumuzda yani stresli hissetmek, öfkeli hissetmek gibi bunlarda Türkiye’nin ikinci ve üçüncü sıralarda olduğu görülüyor. Olumlu durumlarda da en sonlarda olduğumuz görülüyor. Bunlar her yıl tekrarlanan çalışmalar, geçen yılda aynı çalışma yapılmış” şeklinde konuştu.
“ÖFKE EN TEMEL DUYGULARIMIZDAN BİRİDİR”
Öfkenin insanoğlunun en temel duygularından biri olduğunu aktaran Aksan, “Öfke olmasaydı hayatta kalamazdık. Öfkenin tanımını yapabilir miyiz? Evet yapabiliriz ama hepimizin hissettiği bir duygudur. Engellenmiş olarak hissettiğimizde, düşündüğümüzde kendimizi savunmaya hazır hissettiğimizde ortaya çıkan bir duygudur. Engellenmiş olarak gördüğümüzde, birde savunma olarak gördüğümüzde bu durum ortaya çıkıyor. Bu en temel duygularımızdan biridir, aslında öfke olmasaydı hayatta kalamazdık. Bizi harekete geçirende öfkedir” diye konuştu.
“YANİ KONUMUMUZA BAKTIĞIMIZDA BÜTÜN ÇATIŞMALARIN ORTASINDA KALMIŞ GİBİYİZ”
Türkiye’nin öfke konusunda ülkeler arasında ikinci sırada yer almasını konumuna bağlayan Aksan, “Dünyanın şu andaki konumuna bakmak gerekiyor, Türkiye’ye bakmak gerekiyor ve kültürler arası farklılıklara bakmak gerekiyor. Bir Anadolu coğrafyasına da bakmak gerekiyor. Bir pandemi yaşandı ve tüm dünya etkilendi ve ülkemizde çok etkilendi. Etrafınıza komşularımıza, yakın çevremize baktığımız zaman sürekli çatışmanın olduğu, savaşların olduğunu bir ortam görüyoruz. Suriye, Irak, Ermenistan, Azerbaycan en sonda Ukrayna’da bir savaş meydana geldi. Dolayısıyla hepimiz bundan etkilendik. Yani konumumuza baktığımızda bütün çatışmaların ortasında kalmış gibiyiz” ifadelerini kullandı.
“GÖÇLERLE BİRLİKTE SENİN YAPINDA DEĞİŞMEYE BAŞLIYOR”
Türkiye’nin bir geçiş yolu konumunda olduğunu belirten Aksan, “Hem Suriye hem Afganistan tarafından, Asya tarafından baktığımız zaman bir göç dalgası geliyor. Sanki Orta Asya’dan Avrupa’ya geçmek gibi, yani bin yıl öncesini düşünürseniz aynı bu şekilde göçler başlamış. Baktığımız zaman çatışmaların olduğu geçiş yolu Türkiye ve başka bir geçiş yolu yok. Dolayısıyla Türkiye en çok göç alan ülke durumunda ve Lübnan’da Suriye’den çok göç aldı. Dolayısıyla kültürel bir yapınız var ve bu kültürel yapının içine başka kültürler giriyor. Bu öğelerle birlikte senin yapında değişmeye başlıyor. Ekonomik bir kriz var, insanların üzüntülü tarafını görüyorsunuz, başka insanların da acılarını görüyorsunuz ve o üzüntüleri görünce, insanın kendisinde de olumsuzluklara neden oluyor. Pandemi krizi bizim için şok edici bir durumdaydı” dedi.
“AİLE VE ÇEVRE BU KONUDA ÇOK ÖNEMLİDİR”
Öfke, insanlığın kurulmasını sağlayan bir duygu olduğunu aktaran Aksan, “Öfke, engellenilmişlik dedim. Kendi sınırları içerisinde sınır ihlallileri de olabilir. İhlalini hissettiğin zaman ortaya çıkıyor. Aslında öfke ne işe yarar dediğinde; insanlığın kurulmasını sağlayan bir duygudur. Öfke ortaya çıktığı zaman bedenen değişimler meydana gelir ve insanı da güçlü hissettirir. Öfke ile bazen hareket ettiğin zaman bazı şeyleri elde edebiliyorsun. Hayatta kalmak için gereklidir. Aslında bizim insanlarımız şu anda şunu diyor ‘hayatta kalmak istiyoruz’ dolayısıyla olumlu bir duygu olarak da bakabiliriz. Aslında öfke biz yaşadığımız andan ve bulunduğumuz ortamdan başlar. Farklı yerde yaşayan kişilerle oranın kültürüyle o bağlamda oluşur. Aile ve çevre bu konuda çok önemlidir” şeklinde konuştu.
“TOPLUM BİZİ ETKİLEMEKTE”
Doğuştan getirilen bazı özelliklerinin olduğuna dikkat çeken Aksan, “Kimisi daha dışı dönük, kimisi içe dönük insandır, kimisi daha kaygılı insandır. Yani öfkeyi daha çok görmekteyiz. Sosyal model alma diye bir şey var. Biz öfkeyi nasıl hissetmemiz gerektiği ya da bunu nasıl ifade etmek gerektiğini sosyal olarak da öğreniyoruz. Bunu televizyondan da öğreniyoruz, sosyal medyadan da öğreniyoruz. Bakalım örneğin dizilerde neler var. Erkekler daha atak, öfkeli ve daha sert olmak durumundadırlar. Kadınlar daha çekingen ve arka planda olmak durumundadırlar. Bu sadece Türkiye için değil, tüm dünyada mevcut durumdadır. Doğuştan gelen, öğrenilmişlik birde biyolojik yönü var. Öfke temel bir duygudur. Çocuğun elinden oyuncağını elinden aldığınızda öfkelenir, o da temeldir. Öfke ile bedende neler oluyor ona bakmak gerekiyor. İşte hormonlarda bir değişim meydana geliyor ve aktivite ediyor bunlarla birlikte vücuda bir güç geliyor. Ama erkek ve kadın arasında şöyle bir fark vardır. Erkeklerde testosteron kadınlarda östrojen var. Östrojen ne yapıyor, daha kadınsı annelik duygularını ortaya çıkaran bir hormondur. Testosteron biraz daha öfkeyi artıran hormondur. Bunun üzerine toplumun erkekler üzerindeki erkeklik duygusu etkisini de katarsak çok daha fazla öfke oluşuyor. Ama toplum sana farklı öğrettiği zaman daha farklı davranabilirsin. Kadınlar içinde aynı şey söz konusudur” dedi.
“ERKEKTEKİ ÖFKE, TAMAMEN KAS KUVVETİ VE GÜÇ”
Toplum tarafından öğretilen özelliklerin var olduğunu ifade eden Aksan, “Erkek doğuştan şunu öğrenmeye başlıyor. ‘Sen güçlüsün, hem fiziksel olarak hem diğer yönlerde güçlüsün, namus bekçisi olmalısın’ gibi bir şey öğretiliyor. Şimdi bu öğrenilmişliğin içinde erkek ne oluyor. Dolayısıyla bunu korumaya yönelik daha saldırgan davranmaya başlıyor ve öfke hissediyor. Biyolojik ve sosyal bir tarafı oluyor. Çünkü erkek öfkesini pasif olarak gösterirse toplumda yerini bulamaz. Kadınlarda böyle erkekleri tercih ettiği için birbirinin döngüsüne giriyor. Öfkeden sonraki şiddete geldiğimizde; kadın ve çocuktan yaşlı insanlara yapılıyor. Çünkü onlar güçsüz olduğu için o kitleye şiddet uygulanıyor. Tamamen kas kuvveti ve güç” sözlerini kullandı.
|