Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, Akdeniz’de büyük bir değişimin olduğunu belirterek, "Aklınıza gelen her türlü canlı buraya geliyor. 3-4 tane tür değil, bir besin zinciri göçü diyoruz. Akdeniz değişiyor, tropik bir deniz karakteri kazanıyor. Bu ilginç bir durum. Yani 5-6 milyon yılda oluşan bir Akdeniz, bir insan hayatı içerisinde farklı bir denize dönüşüyor. Aslında olması çok zor bir şey ama biz denizin karakter değişimini burada görebiliyoruz" dedi.
Türkiye’nin deniz ürünlerinde de önemli bir yere sahip olan Mersin’de istilacı türlerin tüketime ve ekonomiye kazandırılması için başlatılan çalışmalar sürüyor. Bu çerçevede Slow Fish Mersin’in ev sahipliğinde Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) ve Akdeniz Koruma Derneği’nin desteği ile 'Yeni Balıklar Etkinliği' düzenlendi. Etkinlikte alanında uzman ve tecrübeli ekipleri tarafından, istilacı türler konusunda bilgiler verirken, özellikle Aslan balığı ile uzun dikenli deniz kestanesinin artık insanlar tarafından alındığını ve yenildiğine vurgu yapıldı. Yerel türler üzerinde oluşan baskıyı rahatlatmak için tüketilmesini teşvik etmek amacıyla Mersin Deniz Ticaret Odasında gerçekleştirilen etkinlikte, usta şefler eliyle buharda pişirilen aslan balığı, konuklara ikram edildi. Etkinlikte ayrıca, Silifke’de gerçekleştirilen dalış etkinliğinde toplanan uzun dikenli deniz kestaneleri de sergilendi. Etkinlikte konuşan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi İşleme Teknolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Deniz Ayas, son 10 yıldır Mersin körfezinde çeşitli türlerin istilaya başladığını söyledi. Akdeniz’de büyük bir değişimin olduğunu vurgulayan Ayas, “Akdeniz 5-6 milyon yıl önce bu haline ulaştı. Daha önce Tetis Denizi denilen büyük bir okyanus vardı. Tabi Cebelitarık Boğazıyla Atlantik’e bağlanıyor. Süveyş Kanalıyla da Kızıldeniz'e bağlanan bir deniz. Avrupa’daki en büyük deniz olarak değerlendirebiliriz. 22 ülkeye kıyısı var. Akdeniz ilginç bir deniz. Akdeniz aslında sürekli fakirleşen bir deniz. Buradaki mekanizma, Akdeniz’in zengin suyu Atlantik’e gidiyor, Atlantik’in fakir suyu Akdeniz’e geliyor. Bu aslında milyonlarca yıldır Akdeniz’i fakirleştiren bir durum” diye konuştu.
“AKDENİZ TROPİKLEŞİYOR”
Akdeniz’in fakir bir deniz olmasına rağmen 700’e yakın bir balık türü olduğunun altını çizen Ayas, “Toplamda da 8 bin 500 tür var. Bunlar gözle görülebilen türler. Tabi bu kadar çeşitliliğin bir sebebi var. Çok farklı habitatları barındırdığı için bu kadar çeşitlilik var. Akdeniz 5-6 milyonluk oluşum sürecinde Tetis Denizinin bir mirası olarak bugün ki halini aldı. Bugün ise büyük bir gerçekle karşı karşıyayız, Akdeniz’de büyük bir değişim oluyor, tropikleşiyor. Tropikleşmedeki temel şey, Süveyş Kanalının açılmasıdır. Oradan yeni türler geliyor ve yeni türler Akdeniz’i değiştiriyor. Tabi bu türlerin geçişini hızlandıran bazı faktörler var. Bunlar artan sıcaklık ve tuzluluk oranları. Yeni türler artık Akdeniz’de popülasyon kuruyorlar ve daha görünür hale geliyor” şeklinde konuştu. Burada bir besin zincirinin göç ettiğine vurgu yapan Ayas, “Yani aklınıza gelen her türlü canlı buraya geliyor. O zaman biz 3-4 tane tür değil, bir besin zinciri göçü diyoruz. Tabi besin zinciriyle birlikte oradaki ilişkileri de geliyor. Akdeniz büyük bir deniz. Burayı 3’e ayırabiliriz. Tropik türler orta ve batı Akdeniz’de çok hakim değiller. En fazla yerleştikleri yer Doğu Akdeniz. Bu yüzden Doğu Akdeniz’de bir tropikleşmeden bahsediyoruz. Akdeniz değişiyor, tropik bir deniz karakteri kazanıyor ama bütün Akdeniz değil. Bu ilginç bir durum. Yani 5-6 milyonda oluşan bir Akdeniz, bir insan hayatı içerisinde farklı bir denize dönüşüyor. Yani bu aslında olması çok zor bir şey ama biz denizin karakter değişimini burada görebiliyoruz. Burada yerli türleri aslında bunlar yemiyor ama besinlerine ortak oldukları için yerli türler azalıyor” ifadelerini kullandı. Mersin Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Cihat Lokmanoğlu, bu konuda oda olarak bir süredir çalışma yaptıklarını belirterek, “Hatta bir AR-GE grubumuz da var. Akdeniz’i Koruma Derneği’ni bu ekibimiz keşfetti. Biliyorsunuz biz MDTO’yuz ve denizin ticaret kısmıyla ilgileniyoruz ama aynı zamanda da yöremizin denizini korumak ve kollamak istiyoruz. Bu konuda da bu istilacı balıklar konusunda da epey bir çalışma yaptık. İnşallah bunun semerelerini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Resif konusunda çalışmalarımız var. Tabi biz bunları bu yörenin insanları olarak yapıyoruz. Yörenin önemi çok önemli. Biz önce kendi yöremizi toparlayacağız, ondan sonra diğer bölgelere bakacağız. İnşallah çalışmalarımız başarılı olur” dedi. (İHA)
|