1993 yılında bir suikast sonucu yaşamını yitiren Usta Gazeteci Uğur Mumcu, ölümünün 30’uncu yıl dönümünde Mersin’de anıldı. Uğur Mumcu Anıtı önüne karanfil bırakan gazeteciler, Uğur Mumcu’nun yollarını aydınlattığını vurguladı.
Haber-Behzat Özgür Beyazlar
Atatürk Parkı içerisindeki Uğur Mumcu Anıtı önünde gerçekleştirilen törende Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Rüstem Kaya Tepe, önceki dönem Mersin Gazeteciler Cemiyeti başkanlarından Ahmet Ünal, Mersin'de uzun yıllarını mesleğe vermiş gazeteciler ile kentin genç gazetecileri bir araya geldi. Anma konuşmalarının ardından anıt önüne kent gazetecileri tarafından karanfil sunuldu.
"TÜM BASIN ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ"
Anma programında konuşan Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Rüstem Kaya Tepe, "Bugünü aslında biz 'Uğur Mumcu'yu anma etkinliği' olarak düzenliyoruz ancak biliyorsunuz; aslında basın şehitlerimizi anma etkinliği olarak Uğur Mumcu'nun nezdinde biz bu töreni yapıyoruz. Çetin Emeç'i, Ahmet Taner Kışlalı'yı, Abdi İpekçi'yi, bu uğurda şehit verdiğimiz pek çok basın şehidimizi ve aynı zamanda yine vatanımızın, milletimizin çok değerli bir polis müdürü olan Gaffar Okan'ı da yine teröre şehit verdik; onları da bugün hep beraber burada anacağız" dedi.
"ÜZERİNDEN 30 YIL GEÇTİ, HALA FAİLLER BULUNAMIYOR"
Uğur Mumcu'nun soğuk ve karlı bir Ankara sabahında, 24 Ocak 1993'de uğradığı bir suikast sonucu yaşamını yitirdiğini hatırlatan Tepe, "Uğur Mumcu'nun aracına C4 tipi bir plastik patlayıcı koydular ve Uğur Mumcu gibi bir gazeteciyi, Türkiye tarihine altın harflerle yazılan bir gazeteciyi kaybettik. Tabi aslında baktığınızda 1900'lü yıllardan itibaren 60'tan fazla gazeteciyi ne yazık ki teröre kurban ettik. 1993 yılında bu olay yaşandığında, '6 ay içerisinde failler bulunacak' dendi. 'Kim yaptı, kimler yaptı ortaya çıkartılacak' dendi. Ancak üzerinden 30 yıl geçti, hala failler bulunamıyor, hala faili meçhul durumunda" diye konuştu.
"DOĞRUNUN NE OLMASI GEREKTİĞİNİ ÇOK İYİ BİLİYORDU"
Uğur Mumcu gazeteciliğinin yollarını aydınlattığını belirten Tepe, "Uğur Mumcu çok önemli bir gazeteci. Hepimize örnek olacak bir gazeteci. O dönem işlemiş olduğu konular, yaptığı haberler, değil düşünmek; belki de onları yazmak, söylemek bile o dönem için belki imkansız. Ama Uğur Mumcu bunu yaptı. Uğur Mumcu gibi gazeteciler bunu yaptı. Tarihimize o anlamda altın harflerle yazıldı. Hepimize örnek olacak, gazetecilik örneği gösterdi. Aslında bir gazeteci değildi, bir hukukçuydu. Ama gazeteciliğe olan aşkı, gazetecilik mesleğine olan aşkı onu bir anlamda doğal süreçte gazeteci yaptı. Cumhuriyet Gazetesi'nin çok etkili, çok önemli bir gazetecisiydi. Çok araştırırdı, okurdu. Her şeyden önemlisi okurdu. Şimdi aslında baktığımızda yeni gazetecilerin örnek alması gereken pek çok örneği taşırdı. Oturduğu yerden gazetecilik yapmazdı. Araştırırdı, sahada olurdu ve kendi söylemiyle binlerce sayfayı okumaktan dolayı gözleri bozulmuştu. Bu şekilde gazetecilik yapıyordu. Hayatını ortaya koyuyordu. Belki de hiç suya, sabuna dokunmadan gazetecilik yapabilirdi. Çoluğu çocuğu çok rahat yaşayabilirdi. Hayatını çok rahat idame ettirebilirdi. Ama o, onu tercih etmedi. Doğrunun ne olması gerektiğini çok iyi biliyordu. Neyin yazılması gerektiğini, neyin söylenmesi gerektiğin çok iyi biliyordu" ifadelerine yer verdi.
"YAZILANLARI BİZİM BİR SONRAKİ NESİLLERE TAŞIMAMIZ LAZIM"
Görevlerinin, Uğur Mumcu'nun hatırasını yaşatmak olduğunu vurgulayan Tepe, "Bakın o süreçte Rabıta kitabıyla tarikatları ortaya dökmüştü. Terörün yine en cafcaflı olduğu dönemde terörle ilgili çok önemli yazılar, çok önemli bilgi ve belgeler ortaya sunuyordu. Aslında bir anlamda bu yazılanları bizim bir sonraki nesillere taşımamız lazım. Bizim görevimiz bu. Bizim görevimiz, yeni nesil gazetecilere; Uğur Mumcu ve onun gibi gazetecilerin nasıl olunması gerektiğini çok iyi anlatmak" dedi.
"YAZDIKLARI BİZİM İÇİN BİR DERS NİTELİĞİNDE"
Uğur Mumcu'nun 50 yıllık ömrünün 30 yılını mücadeleyle sürdürdüğünü kaydeden Tepe, "Ankara'da pek çok cadde, sokak, mahallede gazetecilerin isimleri var. Tabi bizim için orada, o soğuk tabelalarda gazetecilerin isimlerinin olması pek bir şey ifade etmiyor. Bizim için gazetecilerin köşelerinde olması lazım. Köşelerinde yazması lazım. Yazılarını hep beraber okumamız lazım. Vatanımıza, milletimize daha özgür, daha demokrat bir ülke yaşamında, vatandaşımıza daha özgür bir yaşam ortamında tüm gazeteciler görevlerini alnının akıyla yapması lazım. Biz burada Uğur Mumcu'yu anıyoruz ve anacağız. Önemli günlerimizde biz hep söylüyoruz, bizim var olan değerlerimiz. Bu bir sonraki nesillere mutlaka aktarmak durumundayız. Bunları yaşatmak durumundayız. 50 yıllık bir ömre ki 30 yılı mücadeleyle geçmiş 50 yıllık bir ömre onlarca kitap, yüzlerce makale ve bir sürü yazı sığdırdı Uğur Mumcu. Bunların hepsi tarihteki yerini aldı. Hepsi bizim için bir belge niteliğinde. Hepsi bizim için bir ders niteliğinde" ifadelerine yer verdi.
"'UĞURLAR OLSUN' DİYORUZ"
Mumcu'nun 30 yıl önceki cenaze törenini hatırlatarak sözlerini sonlandıran Tepe, "Bakın cenazesine yüz binler katıldı. Orada ne ırk ayrımı vardı ne din ayrımı vardı. Bütün bu yüz binleri bir gazeteci Ankara sokaklarına topladı. Bu çok önemli bir şey. Herkes Uğur Mumcu'yu uğurladı. Uğurlar olsun diyoruz. Basın şehitlerimize, bu uğurda teröre şehit verdiğimiz bütün vatan evlatlarımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz. Hepsine çok teşekkür ediyoruz, mekanları cennet olsun inşallah" diye konuştu.
"BELKİ O GÜN ONUN YAZDIKLARI DİKKATE ALINSAYDI BİR 15 TEMMUZ YAŞANMAYABİLİRDİ"
Programda konuşan Gazeteci Ali Adalıoğlu ise 1975'te Cumhuriyet Gazetesi'nde mesleğe başladığı dönem Uğur Mumcu'yla uzaktan da olsa çalışma imkanı bulduğunu belirterek, "Onu tanıyan bir insanım. Bugün geldiğimiz noktada Uğur Mumcu gazeteciliğine hasretiz. Uğur Mumcu, araştırmacı gazeteciliğin Türkiye'de öncülerindendir. Birçok olay ortaya çıkarttı. Uğur Mumcu, devlet-kontrgerilla ilişkisini, siyaset-mafya-polis üçgenini, tarikatları; belki o gün onun yazdıkları dikkate alınsaydı bir 15 Temmuz yaşanmayabilirdi. Ama ne yazık ki Türkiye'deki siyaseti hepimiz yakından takip ediyoruz, olmadı" dedi.
"UĞUR MUMCU O DÖNEM ÇOK KALİTELİ YAZILARLA BİZE DESTEK VERDİ"
Önceki dönem Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanlarından Ahmet Ünal da önceki yıllardaki bir anısından bahsederek; "Ben Uğur Mumcu'yu okudum, tanımadım. O tarihlerde Soda Sanayi'de genç bir sendikacıydım. Ali kardeşimiz o zamanlar Cumhuriyet'in buradaki temsilcisiydi. Biz Cumhuriyet tarihinin en büyük grevini Soda'da gerçekleştiriyorduk. Kimse bizi yazmıyordu, hiç kimse derdimi yazmıyordu. Herkes işverenin gözünden bizim grevi anlatıyordu. Bir tek Cumhuriyet Gazetesi ve rahmetli Uğur Mumcu o dönem çok kaliteli yazılarla bize destek verdi. Dönemin Ecevit hükümeti de olaya el koydu ve grevi sonlandırdık" şeklinde konuştu.
|