Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Mersin’in deprem açısından güvenli bir kent olduğunu ancak çevre illerde oluşabilecek şiddetli depremlerin sahil şeridindeki çok katlı binaları etkileyebileceğini bildirdi. Gazetemize konuşan İnşaat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Gülçin Barbaros Ak ise kentin sahil şeridini işaret ederek, "O bölgenin yapı-zemin etkileşiminin çoğu binada olumlu olmadığını yıllardır söylüyoruz. İnşaat Mühendisleri Odası olarak da söyledik, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu olarak da söyledik" dedi.
Haber-Emrah Birgül
6 Şubat'tan bu yana meydana gelen Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremler, Mersin'de de sarsıntı yarattı. Yaşanan depremlerin ardından Mersin'in sahil şeridindeki binalar yeniden gündeme geldi. Jeolofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan'ın son günlerde yaptığı açıklamalar da kamuoyunun dikkatini çekti. Prof. Dr. Ercan, "Mersin deprem bakımından güvenlidir. Ancak komşu Adana'da olabilecek M6-M7 arasındaki depremler Mersin'deki kötü yapılaşmaları, özellikle deniz kıyısında duvar gibi dikilen çok katlıları etkileyebilir. Deprem, kötü yerde, kural dışı yapılan hiç bir kötü yapıyı bağışlamaz" diye konuştu.
PROF. DR. DEMİR, MERSİN İÇİN YAPTIĞI UYARIYI YİNELEDİ!
Mersin'in sahil kesiminde yer alan binalarla ilgili uyarılarda bulunan Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, daha sonra Gaziantep, Bitlis, Şanlıurfa, Siirt, Şırnak, Bingöl, Muş, Kilis, Mardin ve Osmaniye gibi iller için de uyarılarda bulundu. Mersin için yaptığı uyarıyı yineleyen Ercan, son olarak; "İçel ili, Ecemiş ile Karaisalı kırıkları etkisindedir. Mersin,MS 534'te 6,4, MS 1532'de M5,7'i sınamıştır. İlçeleri 4. derece çekincelidir. Adana'da DAK, ÖDK, KDBK'da (Kıbrıs dalma batma kuşağında) olacak depremler özellikle tarım alanları ile deniz kıyısındaki dikintileri göçertebilir" ifadelerine yer verdi.
"ÖZELLİKLE MERSİN'İN SAHİL KESİMİ MAALESEF OLUMSUZ ETKİLENECEK"
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne bağlı İnşaat Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Gülçin Barbaros Ak, Övgün Ahmet Ercan'ın açıklamalarında işaret edilen bölgedeki binaları gazetemize değerlendirdi. Ak, yer bilimcilerin Mersin ve Adana özelinde yaptığı açıklamalara değinerek; "Olası şiddetli depremlerde Mersin'in yapı stokunun, özellikle sahil bandındaki kesimlerin etkilenebileceğini öngörüyoruz. Çevre illerde oluşabilecek şiddetli depremlerde, özellikle Mersin'in sahil kesimi maalesef olumsuz etkilenecek. Bu da bir gerçek ve buna dikkat çekilmesi gerekiyor" dedi.
"BENZER BİR DEPREM ADANA'DA GERÇEKLEŞSEYDİ, MERSİN ŞU ANDA HATAY GİBİ OLABİLİRDİ"
Yakın zamanda yıkıcı depremler meydana geldiğini ve depremlerde on binlerce can kaybının yaşandığını sözlerine ekleyen Ak, "Orada oluşmuş depremlerin bir benzeri Adana'da gerçekleşmiş olsaydı, Mersin şu anda Hatay gibi olabilirdi. Bunu çok net bir şekilde ifade edebiliriz. Yapı-zemin etkileşimi olarak da Mersin, o bölgeye çok benziyor. Sahil bandımızdaki zemin ve yapıların etkileşimi, şu anki yönetmeliklere göre oldukça zayıf kalıyor. O nedenle bir an önce o bölgedeki yapı stokunun güncellenmesi gerekiyor. Gerekirse güçlendirilmesi, gerekirse yeniden yapılması gerekiyor" diye konuştu.
"BU, VATANDAŞIN KENDİ İNİSİYATİFİNE BIRAKILACAK BİR KONU DEĞİL"
Söz konusu binaların 'depreme dayanıklı olup olmadığının test edilmesi' konusunun şu anda vatandaşların inisiyatifine bırakılmış durumda olduğuna dikkat çeken Ak, "Bu, vatandaşın kendi inisiyatifine bırakılacak bir konu değil aslında. Evet, vatandaşlarımız da kendi inisiyatifleriyle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Çoğu da deprem performans analizi yaptırmaya çalışıyor. Bu çok olumlu bir durum. Demek ki vatandaşlarımız depremden sonra bu konuya daha çok özen gösteriyor ve önem veriyor. Bu iyi bir şey. Ancak bunun yerel yönetimler tarafından da toplu olarak incelenmesi gerekiyor. Çünkü bu konuda aslında belediyeler sorumlular. Yani her ne kadar 'belediye olarak bu kentsel dönüşüm işinde çok bir payımız yok, aslında bu iş Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın işi' ya da 'daha çok üst mercilerin, üst yönetimlerin işi' dense de eğer kendi ilçelerinde güvensiz bir yapı varsa, ilçe belediyeleri de aslında sorumlu sayılırlar. Çünkü herhangi bir yıkımda bu binalarla alakalı bir sorumluluk atfedilmemesi gibi bir durum yok" şeklinde konuştu.
"ARTIK ADIMLAR ATILMASI GEREKİYOR"
Belediyelerin, yapı sahiplerinin ve müteahhitlerin bu süreçte sorumlu tutulabileceğine işaret eden Ak, "Bu anlamda belediyeler, eğer sınırları içerisinde riskli olduğunu öngörebilecekleri bir bina varsa, resen de orada bir analiz talep edilebiliyorlar. Ama birazcık şöyle bir durum da var; bu analiz yapıldıktan sonra 'riskli çıktığı zaman' yani, daha sonraki süreçle ilgili belirsizlikleri olması nedeniyle bazı adımlar atılmıyor. Yani bina boşaltılırsa ne olur? Daha doğrusu binayı boşaltma kararı alınırsa ne olur? Bu konularda 'kentsel dönüşüme mi girecek' ya da 'bu işin dönüşüm sürecini kim üstlenecek' konularında rol almak konusunda bazı belirsizlikler olduğunu düşünüyor belediyeler. Bu nedenle adım atmadıklarını düşünüyorum. Ancak hem belediyeler hem de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü olsun, bir an önce bunların vatandaşa yönelik çalışmaların yapılması gerekiyor. Çünkü bu yıllardır söylenen bir şey. Burada vatandaşların canları söz konusu olan. O nedenle, olduktan sonra 'biz niye bunu yapmadık' ya da 'şöyle mi yapmalıydık' demektense artık adımlar atılması gerekiyor. Gerekiyorsa imar barışı almış binalar dahil, inceleme yapılması gerekiyor" ifadelerine yer verdi.
"SADECE BİNALARLA CANLARA ODAKLANARAK HAREKET EDİLMESİ LAZIM"
Gülçin Barboras Ak'a, "Sahil şeridindeki binalarda daha çok sosyoekonomik düzeyi yüksek kişiler yaşıyor, oradaki evler yüksek fiyatlardan kiraya veriliyor veya satışa sunuluyor. Atılacak adımlarda acaba bu durum göz önüne alınıyor mu?" şeklinde bir soru yönelttik. Ak, yönelttiğimiz soruya şu yanıtı verdi; "Adanan Menderes Bulvarı'ndaki binalarda yaşayanların veya mülk sahiplerinin sosyoekonomik durumu tabii ki daha yüksek. Böyle olunca müdahale etmek ya da edilmek istenmiyor mu, müdahale edilirse sonucunun ne olacağı mı öngörülemiyor bilemiyorum ama benim bildiğim nokta şu; binaların içerisinde oturanların sosyoekonomik durumu ya da yaptırım güçleri ne olursa olsun, deprem meydana geldikten sonra bunların hiçbir anlamı kalmıyor. Biz bunu Hatay'da da gördük. AVM'leri, marketleri, kiraya verdiği konutları-meskenleri olan bir dünya insan, kiracılarıyla birlikte aynı çadırda kaldı. Bu nedenle bu tip şeylerin artık göz ardı edilmesi ve sadece binalarla canlara odaklanarak hareket edilmesi lazım" diye konuştu.
"GEREKİRSE GÜÇLENDİRME DE ÇOK İYİ BİR ALTERNATİFTİR"
Ekonomik durumdan ziyade 'bu bina yıkılırsa kaç canı kaybederiz' durumunun gözetilmesi gerektiğini belirten Ak, "O bölgenin de tabii ki yapı-zemin etkileşiminin çoğu binada olumlu olmadığını biz söylüyoruz. Yıllardır da söylüyoruz. İMO olarak da söyledik, TMMOB İKK olarak da söyledik. Gerekirse kentsel dönüşüme girsin. Gerekirse güçlendirme de çok iyi bir alternatiftir. Onu da biz her zaman söylüyoruz. Güçlendirmeyle de çözülebilir. Eğer deprem-performans analizi yapan inşaat mühendisi öngörürse, önerirse güçlendirmeye girebilir. Onun hesabını o yapar zaten. Güçlendirme de yapılabilir ama bir an önce yapılması lazım" dedi.
VAHAP SEÇER DE UYARMIŞTI!
8 Mart'ta gerçekleştirilen Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi 2023 Yılı Mart Ayı Olağan Toplantısı'nda konuşan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer de aynı konuya dikkat çekmişti. Mersin’de zemin emniyeti konusunda problem olduğunu belirten Seçer, "Yapı stokunda sıkıntısı var. Bu kentte deniz kumu ile inşaat yapıldı, hala da yapılmaya devam ediliyor. Bu kentte imara açılması gerekmeyen, açılmaması gereken yerlerde hala inşaatlar var ve devam ediyor. Bunun altını çizmek zorundayım. Bu gerçekleri görmek zorundayız. Yaptığımız imar çalışmalarına tekrar dönüp bir bakmak zorundayız. Ben hep onun için diyorum. Burada imar değişiklikleri oy birliği ile çıksın. Yarın ileride bir olumsuzluk, vicdanımız yaralanmasın, kanamasın, üzülmeyelim. Çok dikkat edelim. Zemin etüdü; evet deprem bölgesi değiliz ama sizde biliyorsunuz ki sahilde ciddi bir tehlike yaşıyoruz. Hem zeminden, hem yapılardan. Bu konulara dönüp bakmak lazım" şeklinde konuşmuştu.
|