Mersin’in limon ihracatının Rusya-Ukrayna Savaşı nedeniyle düştüğü belirtilirken, 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin de iç talepte azaltma yarattığı kaydedildi. Limonun deprem bölgesinde ’öncelikli’ ihtiyaç sayılmadığını ancak ’ihtiyaç duyulacak bir ürün’ olduğunu vurgulayan MTSO Başkanı Ayhan Kızıltan, "Depremzede yurttaşlarımıza o bölgede limon dağıtılması gerekmektedir. Çünkü C Vitamini alıp, sağlıklarını korumak zorundalar. Bu konuda da bir girişim yapılmasında fayda var. Deprem bölgesine limon temin edilmesi ve bunu devletin organize etmesi lazım" dedi.
Haber-Emrah Birgül
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Kızıltan, ulusal bir televizyon kanalının canlı yayınında Ahu Orakçıoğlu'nun sorularını yanıtladı. Mersin'in narenciyede Türkiye'nin lideri olduğunu ve Türkiye'de en fazla limon üretimi yapılan kent olduğunu vurgulayan Kızıltan, son günlerde limon ihracatında sorunlar yaşandığını kaydetti. Mersin'in limon ihracatından en büyük pazarının Rusya olduğunu belirten Kızıltan, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın ihracatta azaltma yarattığını söyledi. 6 Şubat'tan bu yana yaşanan ve 13 milyonluk bir nüfusu etkileyen depremler nedeniyle iç talepte de azalma yaşandığına dikkat çeken Kızıltan, bölgedeki depremzedelere limon temin edilmesi noktasında devlet yetkililerine çağrıda bulundu.
"DEPREMZEDE YURTTAŞLARIMIZI BİZ MERSİN'DE EN İYİ ŞEKİLDE KONUK ETTİK"
Meydana gelen depremlerde Mersin'in bölgeye yardım eli uzattığını belirterek konuşmasına başlayan Kızıltan; "Ben, deprem bölgesindeki bazı illerimizi de dolaştım. İyi ki Mersin gibi ekonomisi güçlü, insanları çalışkan; iş dünyası, halkı özverili ve yardımsever bir kent var. Çünkü deprem olur olmaz insanların sığınacak yer olarak akıllarına gelen ilk yer Mersin oldu. Mersin'e gelen depremzede yurttaşlarımızı biz Mersin'de en iyi şekilde konuk ettik, hala da konuk ediyoruz. Tabii ki Mersin nüfusuna bir nüfus daha eklenince; Mersin'de imkanlarının ve kapasitesinin üzerini aşan bir nüfus yoğunluğu oluştu. Belediyelerimiz, Valiliğimiz, kamu kurumlarımız, sivil toplum örgütleri ve halkımız el ele bunun üstesinden geldik" dedi.
"MERSİN'İN HAKİKATEN BÜYÜK DESTEĞE İHTİYACI VAR"
Mersin'in ciddi anlamda bir desteğe ihtiyacı olduğunu daha önce de dile getirdiğini sözlerine ekleyen Kızıltan, "Biz bu destek çağrımızı çok yineledik. Defalarca yineledik. Büyükşehir Belediye Başkanımız da dile getirdi. Cumhurbaşkanımız'a da biz yazı yazdık. Bizim istediğimiz; Mersin'de barındırdığımız, konuk ettiğimiz depremzede yurttaşlarımıza daha iyi bakmak, onları daha iyi beslemek, üstlerini daha iyi giysilerle donatmak. Bunun için Mersin'in hakikaten büyük desteğe ihtiyacı var" diye konuştu.
"HÜKÜMET'İN MERSİN'E ÖZEL BİR DESTEK SAĞLAMASI GEREKMEKTEDİR"
Mersin'deki iş dünyasının da desteğe ihtiyacı olduğunu vurgulayan Kızıltan, "Deprem bölgesinde iş dünyasında sağlanan ekonomik ve vergisel finansların, teşviklerin tamamının Mersin'e de uygulanması gerekiyor. Çünkü Mersin bölgeyle yoğun ticareti olan bir kenttir. Bunları dile getirmiştik. Biz hala yineliyoruz. Hükümet'in Mersin'e özel bir destek sağlaması gerekmektedir. Bunu biz bekliyoruz" dedi.
"LİMONLARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU DALDA KALDI"
Mersin'de limon ihracatı konusunda da son günlerde sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Kızıltan, "Mersin, narenciyede Türkiye lideri. Limonda ise Türkiye'deki en çok üretim Mersin'de yapılıyor. Mersin'i gelip gezseniz; limon bahçeleri, ağaçlar sapsarı limonlarla dolu. Toplanamadı. Niye toplanamadı? Talep azlığı nedeniyle toplanamadı. Limonların büyük çoğunluğu dalda kaldı. Dolayısıyla limon yetiştiren çiftçilerimiz şu anda çok zorda. Narenciye sezonu zaten çok düşük fiyatlarla başladı. Tüccar ise işçilik ve ambalaj masrafı yaparak limonu depoya koyuyor" diye konuştu.
"DEPREMZEDE YURTTAŞLARIMIZA O BÖLGEDE LİMON DAĞITILMASI GEREKMEKTEDİR"
Yaşanan sıkıntının sebeplerinden birisinin Rusya-Ukrayna Savaşı olduğunu, diğerinin ise depremler nedeniyle iç talepteki azalma olduğunu vurgulayan Kızıltan, "Bizim en büyük pazarımız Rusya. Ondan dolayı ihracatta bir azalma var. Tabi depremden dolayı da bölgemizde talepte son derece bir azalma var. Bundan dolayı da çiftçimiz limonları toplayamıyor. Talep azlığı. Nakliyeciler tabii ki sürekli deprem bölgesine erzak, yardım taşımak zorunda kaldı. Bir de 13 milyonluk bir nüfustan bahsediyoruz. 13 milyon nüfusun limon ihtiyacı; temel ihtiyaçlar sıralamasında sonlarda geldiği için limon satın alınamaz bir hale geldi. Bir ekmeğin, suyun yanında limon sonlarda, akıllara bile gelmeyecek bir ürün haline geldi. Halbuki tam ihtiyaç duyulan bir ürün. Depremzede yurttaşlarımıza o bölgede limon dağıtılması gerekmektedir. Çünkü onlar, C Vitamini alıp sağlıklarını korumak zorundalar. Bu konuda da bir girişim yapılmasında fayda var. Deprem bölgesine limon temin edilmesi ve bunu devletin organize etmesi lazım" ifadelerine yer verdi.
"MERSİN, KENDİ İÇ KAYNAKLARIYLA AYAKTA DURUYOR"
Mersin'in genel ihracat rakamlarına ilişkin de bilgiler paylaşan Kızıltan, "Mersin'in ihracatı 2021'e göre yüzde 45 arttı. Türkiye'nin ihracatı ise yüzde 34 arttı. Türkiye'nin ihracatının üzerinde bir artış var Mersin'de. O yönden de gururluyuz. Tabii ki limon ihracatındaki azalma biraz ihracat değerimizi düşürdü. İmalat sektörümüzdeki ihracat da hayli yüksek. 4,3 milyar doları buluyor. İkinci sırada tarım, ormancılık ve balıkçılık; 1,7 milyar dolar bir ihracatımız var. Yani Mersin'de işler iyi gidiyor diye görebiliriz. Bu, tamamıyla Mersin'in kendi potansiyeli. Mersin, kendi iç kaynaklarıyla ayakta duruyor ve deprem bölgesinin de ayakta durmasına büyük katkı sağlamaktadır" diye konuştu.
"SANAYİNİN EN BÜYÜK EKSİKLİĞİ, HANDİKABI PLANLAMA YAPILMAYIŞI"
Türkiye'nin sanayisine dair de değerlendirmelerde bulunan Kızıltan, "Türkiye sanayisi ile Mersin sanayisi; aynı sorunlarla bir arada gidiyor. Sanayinin en büyük eksikliği, handikabı planlama yapılmayışı. Şimdi bizler hep şehirlerin dibinde, büyükşehirlerin etrafında sanayiler oluşturmaya çalışıyoruz. Halbuki Türkiye'nin tamamı planlanabilir. Nerede ne konuda yatırımlar, hangi sanayi konularında yatırımlar yapılabileceği planlanabilir. Örneğin bizim hinterlandımızda olan; Ankara'nın çıkışında Gölbaşı'ndan Pozantı'ya kadar olan otoyolun etrafı kıraç arazi. Buralar iki taraflı bir sanayi koridoru haline getirilebilir. Kıraç, tarıma elverişli olmayan araziler. Burası yaklaşık bir 300 kilometre; iki taraflı düşünecek olursak 600 kilometre bir sanayi koridoru. Burada üretilen ürünler Doğu Akdeniz'deki limanlardan bütün dünyaya sevk edilebilir. Ama bizim planlama eksikliğimiz var" ifadelerine yer verdi.
"BİZİM SANAYİMİZİN EN BÜYÜK İHTİYACI NİTELİKLİ, KALİFİYE ELEMANDIR"
Sanayicilerin en büyük sıkıntılarından birisinin de girdi maliyetleri olduğunu sözlerine ekleyen Kızıltan, "Tabi enerji, hammadde; son yıllarda son derece yüksek hale geldi. Dış rekabette bizim gücümüzü düşürmektedir. Girdi maliyetlerinin daha uygun hale getirilmesi; sanayicinin en büyük dileği. İkincisi, istihdam. Nitelikli iş gücü için mesleki ve teknik eğitim çağa göre tasarlanmalı. Bizim sanayimizin en büyük ihtiyacı nitelikli, kalifiye elemandır. Bunların bulunamaması en bük handikap sanayici için. Eğitim kurumumuzu öyle bir hale getirmemiz lazım ki; mezun olanlar okul bittiğinde işe hazır olabilmeli. Yani 5-6 ay, 1 sene bir yetişme dönemi geçirmemeli. Yani eğitimin, sanayiye kalifiye elemanı hazır halde yetiştirmesi gerekmektedir. Eğitimimizi de bizim buna göre uydurmamız gerekiyor" diye konuştu.
"GERÇEK ANLAMDA DESTEKLERİN SAĞLANMASI LAZIM"
EYT düzenlemesinin de yasalaştığına dikkat çeken Kızıltan, "Bir de tabi bu son EYT'den kaynaklanan işverene yük olacak olan konuların finansmanı gerçekçi olmalı. Şimdi bazı firmaların onlarca elemanı EYT'den emekli olacak. Bunlar bu yükü, bu mali yükü nasıl kaldırabilmeli?" dedi. Kızıltan, son günlerde gündeme gelen KGF Desteği'nden de söz ederek, "Daha böyle bir desteğe ulaşamadık. Yani gerçek anlamda desteklerin sağlanması lazım. Lafla söyleniyor. Şimdi bu işverenin önemli bir sıkıntısı. Bu çözülmezse; bazı firmaların 10-15-20 tane EYT'si gelen elemanları var. Bu yükün altından nasıl kalkacaklar? Belki bazı firmalar iflas edecek. Bu finansman desteğinin hükümetin mutlaka sağlaması gerekmektedir" ifadelerine yer verdi.
"ÇUKUROVA BÖLGESEL HAVALİMANI'NIN ETRAFI BU YATIRIMA GÖRE PLANLANMAMIŞ"
Kızıltan, lojistiğin de sanayi için son derece önemli olduğuna dikkat çekerek; "Üretilen ürünlerin hem yurtiçine hem yurtdışına dağıtılması gerekmektedir. Bu konuda da planlı olmalıyız. Örneğin şimdi Çukurova Bölgesel Havalimanı yapılıyor. Türkiye'nin 2'inci ya da 3'üncü en büyük havalimanı olacak. Şimdi etrafı bu yatırıma göre planlanmamış . İnsanlar vahşi bir planlamaya başlamış. Yani gidiyor insanlar, 'burada havalimanı var' diye arazileri satın alıyorlar, ondan sonra da aldıkları araziye bir şeyler uydurmak için imar planlarını zorlamaya çalışıyorlar. Halbuki Çukurova Havalimanı planlandığında, hinterlandının imar planının da yapılmış olması gerekiyor. O havalimanını destekleyici unsurlar; işte soğuk hava depoları, antrepolar, TIR sahaları, konteynır sahaları ya da işte örneğin bu tür planlamalar yapılması lazım" ifadelerine yer verdi.
|