Medicana International Ankara Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Dr. Öğr. Üyesi Kenan Öztorun, sıvı tüketiminin az olmasının böbrek taşına neden olduğunu vurguladı.
Dr. Öğr. Üyesi Kenan Öztorun, böbrek taşının idrar içerisindeki minerallerin kristalleşmesinin ardından bu kristallerin bir araya gelerek taşlaşması sonucu oluştuğunu belirtiyor. Ayrıca Öztorun, ağrı, idrardan kan gelmesi ve idrar yapma sıklığında artış gibi pek çok belirtiler gösteren böbrek taşına metabolik bozuklukların ya da sıvı tüketiminin az olmasının da neden olduğuna dikkati çekiyor. En sık görülen böbrek hastalıkları arasında yer alan böbrek taşı hakkında bilgi veren Öztorun, taşın idrar yolunu tıkaması nedeniyle ağrı görülebileceğini söyledi. Ağrının genellikle sırt, karın veya göbek bölgesinde hissedildiğini ve idrar yapma sırasında arttığını belirten Öztorun, "renal kolik" adı verilen bu ağrının oldukça şiddetli olduğuna dikkati çekti.
Öztorun böbrek taşının diğer belirtilerini; idrardan kan gelmesi, idrar yapma sıklığında artış, idrar yolu enfeksiyonu ve ağrılı idrar yapma olarak sıraladı.
Böbrek taşı hastalığının tanısı
Böbrek taşı hastalığının tanısı için iyi bir muayenenin önemine işaret eden Öztorun, tanı koyulması sürecine ilişkin şunları söyledi:
“Hastalığa tanı koyma sürecinde kan ve idrar tetkikleri ile görüntüleme yöntemlerinden faydalanılmaktadır. Ultrasonografi, direk grafi ve düşük dozlu ilaçsız ince kesit tomografi üriner sistem taş hastalığı tanısında kullanılan en sık ve önemli radyolojik görüntüleme yöntemleridir. Bazı özel durumlarda kontrastlı görüntüleme tetkikleri, böbrek fonksiyonu ve idrar kanalı darlığı konusunda şüphe varlığı durumunda da sintigrafik incelemelere başvurmak gerekebilmektedir.”
Böbrek taşı farklı yöntemlerle tedavi edilebiliyor
Öztorun, böbrek taşının vücut dışı şok dalga tedavisi, açık operasyonlar ve lazer uygulaması başta olmak üzere birbirinden farklı yöntemlerle tedavi edilebileceğini belirtti.
Vücut dışı şok dalga tedavisi
Çapı 2 santimetreden küçük olan taşlar için en uygun tedavi yöntemlerinden birinin vücut dışı şok dalga tedavisi olduğunu belirten Öztorun, bu işlemde ciltte herhangi bir kesi veya bir delik aracılığıyla böbreğe girişim yapılmadığını söyledi. Bu işlemin hastaneye yatış gerektirmediğini belirten Öztorun, vücut dışı şok dalga tedavisinin yaklaşık 40 dakika sürdüğünü, özellikle çocuk hasta grubunda etkinliğinin oldukça yüksek olduğunu belirtti.
Lazer ile kapalı taş ameliyatı
Öztorun, lazer ile kapalı taş ameliyatının bir kesi ya da delme işlemi gerektirmeyen operasyonlar arasında yer aldığını belirtti. Küçük bir teleskop yardımıyla idrar yoluna girilerek üretra ve mesaneye geçildiğini anlatan Öztorun, “Üreteroskopik taş cerrahisinde böbrek ile mesane arasında yer alan idrar kanalında (üreter) taşın lazer ile kırılarak temizlenmesi gerçekleştirilir. Lazer ile kapalı böbrek taşı ameliyatında ise esnek üreterorenoskop ile böbrek içerisinde yer alan taş lazer aracılığıyla kırılmaktadır” bilgisini paylaştı.
Öte yandan, Öztorun, lazer ile kapalı taş ameliyatı sonrasında hastanın aynı gün ya da ertesi gün taburcu olabileceğini belirtti.
Perkütan nefrolitotomi/nefroliitotripsi yöntemi
Üroloji Uzmanı Dr. Kenan Öztorun, hastanın yan sırt bölgesinden küçük bir delik açılarak uygulanan perkütan nefrolitotomi yöntemi hakkında da bilgi verdi. Bu yöntemin 2 santimetreden büyük taşları olan hastalar için uygun bir tedavi seçeneği olduğunu belirten Öztorun, operasyon sürecine ilişkin, “Cerrah hastanın yan/sırt bölgesinden açtığı küçük bir delikten oluşturduğu tünelle böbreğe ulaştığında, oluşturduğu tünelden nefroskop adı verilen aletle taşa ulaşır. Taşı kırmak için hava basınçlı taş kırıcı, yüksek frekanslı ses dalga taş kırıcı ve lazer taş kırıcı kullanılır ve kırılan taş parçaları böbrekten temizlenir” açıklamasında bulundu.
Laparoskopik ve açık böbrek taşı ameliyatı
Üroloji Uzmanı Dr. Kenan Öztorun, laparoskopik böbrek taşı ameliyatının diğer tedavi seçeneklerinin kullanımının uygun olmadığı ya da riskli olduğu durumlarda tercih edildiğini aktardı. Öztorun uygulamanın, karın zarı içerisine girilerek ya da karın zarı dışında kalarak ciltten deliklerin açılması sonrası kamera ve çeşitli el aletleri kullanılarak yapıldığını belirtti.
Açık böbrek taşı ameliyatı hakkında da bilgi veren Öztorun, “Teknolojik gelişmeler sonrası günümüzde oldukça nadir kullanılan bir yöntem halini almıştır. Hastanede uzun yatış süresi, hastanın daha fazla ağrı duyması, iyileşme süresinin uzun olması ve kötü kozmetik görünüm dezavantajları arasında yer almaktadır” açıklamasında bulundu. (ıha)
|