Hakimiyet Gazetesi
Dijitalleşmenin çalışma hayatı ve işgücüne etkileri üzerine değerlendirmelerde bulunan GİDERİK Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Özada, ’Dijitalleşmenin etkileri hem fırsatlar hem de zorluklar içermektedir’ dedi.
Girişimci İnsan Kaynakları Derneği (GİDERİK) Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Özada, dijitalleşmenin fırsatlarından faydalanma ve zorluklarıyla başa çıkmanın yollarını anlattı. Özada, bu kapsamda; dijital dönüşüme uyum sağlamanın, çalışanların dijital yetkinliklerini artırmasının ve dijital kültürü benimsemesinin bir zorunluluk haline geldiğini vurguladı. Öte yandan çalışanların eğitim, yenilik, iş birliği, güvenlik, sağlık, refah, sosyal ilişki ve değer gibi alanlarda desteklenmesi gerektiğini belirtti.
'DİJİTALLEŞME'NİN AYAK İZLERİ 18. YÜZYIL'DA GÖRÜLÜYOR!
'Dijitalleşme' sürecinin iş gücü ve çalışanlar üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde ele alan Özada, açıklamalarına 'Sanayi Devrimi'yle başlayarak; "18. Yüzyıl'ın ortalarında başlayan Sanayi Devrimi ile el işi yöntemlerin yerini fabrika sistemine bırakmaya başladığı süreçte işçilerin iş ve yaşam koşullarında büyük değişiklik oluyordu. Makineler üretim sürecine ağırlığını arttırdıkça makinelerin işlerini ellerinden alacağını düşünen İngiliz işçiler ilk olarak dokuma makinelerini yok etmeye başladığı eylemler, birçok fabrikaya yayılıyordu. İşverenlerin ve siyasetin sert tepkisine neden olan bu olay tarihe 'Makine Kırıcılığı' olarak geçecekti. Dijitalleşme; yapay zeka, büyük veri analitiği, nesnelerin interneti, robotik ve diğer yeni nesil teknolojilerin gelişmesi ve yaygınlaşması iş dünyasında büyük bir dönüşüm yaratırken; çalışma hayatını ve işgücünü de derinden etkiledi. Teknolojik devrim; istihdamın artmasına veya azalmasına, yeni çalışma modellerinin ortaya çıkmasına, çalışma saatlerinin değişmesine, esnek çalışmanın yaygınlaşmasına ve çalışanların eğitim ihtiyaçlarının yeniden şekillenmesine yol açıyordu" ifadelerine yer verdi.
BAZI İŞLERİN 2027'LERDE 'OTOMASYONA' GEÇMESİ BEKLENİYOR!
Teknolojik gelişmelerin 'istihdamın azalması' noktasındaki etkilerini de ele alan Özada, "Otomasyon, robotik, yapay zeka gibi teknolojiler iş süreçlerini hızla otomatize ederken, düşük nitelikli ve rutin işlerde insan faktörünü ortadan kaldırarak istihdam kaybına yol açıyor. Dünya Ekonomik Formu 2023 İşlerin Geleceği Raporu'na göre 2022'de işlerin yüzde 34'ünü makineler yaparken, 2027'de ise bu oranın yüzde 43'e sıçraması bekleniyor. Teknolojik gelişmeler doğrultusunda veri giriş elemanları, sekreterler, güvenlik, kasiyer, muhasebe, depo çalışanları, bankacılar, sigortacılar, müşteri hizmetleri elemanlarının yaptığı işlerde otomasyonun yüksek olacağı ve talebin düşeceğini görüyoruz" dedi.
69 MİLYON YENİ İŞİN DOĞACAĞI, 83 MİLYON İŞİN YOK OLACAĞI BEKLENİYOR!
Dijitalleşmenin yeni iş fırsatlarına kapı araladığını da sözlerine ekleyen Özada, "Dijitalleşme aynı zamanda yeni mesleklerin ve sektörlerin ortaya çıkmasına da imkan tanırken teknolojinin gelişmesi, yeni iş fırsatları yaratıyor. Önümüzdeki süreçte işverenler tarafından talebi artacak mesleklere; veri bilimcisi, makine öğrenimi uzmanı, yapay zeka uzmanı, büyük veri analisti, siber güvenlik uzmanı örnek olarak gösterilebilir. Dünya Ekonomik Formunun İşlerin Geleceği 2023 Raporu'nda önümüzdeki 5 yıllık süreçte yüzde 23'lük bir değişimle, 69 milyon yeni işin ortaya çıkacağı ancak 83 milyon işin kaybolacağı tahmininde bulunuluyor. Bunun anlamı ise yüzde 2'lik istihdam daralması" diye konuştu.
'DİLİTALLEŞMENİN' SAĞLADIĞI AVANTAJLAR DA VAR!
Dijitalleşme kapsamında yeni çalışma modellerinin gündeme geldiğini kaydeden Özada, "Dijitalleşme; işlerin tanımlarını, iş modellerini ve işlerin yapılış şekillerini de dönüştürüyor. Geleneksel olarak sabit bir yerde ve zamanda yapılan işler, dijital teknolojiler sayesinde mekan ve zamandan bağımsız olarak uzaktan veya mobil olarak yapılabilir hale geliyor. Serbest çalışma, proje bazlı çalışma, paylaşımlı çalışma, uzaktan çalışma gibi modeller dijitalleşmenin sağladığı esneklik ve erişilebilirlik sayesinde daha cazip hale geliyor" dedi.
İŞGÜCÜNE ESNEK ÇALIŞMA MODELLERİ SUNUYOR!
Esnek çalışma sistemlerinin dijitalleşmeyle birlikte iş gücüne katkı sağlayabileceğini belirten Özada, "Esnek çalışma, çalışanların kendi tercihlerine göre çalışma saatlerini, yerlerini ve şekillerini belirleyebilmeleri anlamına geliyor. Esnek çalışma hem işverenler hem de çalışanlar için avantajlar sağlayabilir. Dijitalleşme, işgücünün küresel pazarlara açılmasını ve farklı kültürlerden insanlarla çalışmasını da kolaylaştırmaktadır. İşverenler, esnek çalışma sayesinde işgücü maliyetlerini azaltabilir, verimliliği artırabilir, yetenekli çalışanları çekebilir ve tutabilir. Çalışanlar ise esnek çalışma sayesinde iş ve özel hayat arasında denge kurabilir, iş tatmini ve motivasyonunu yükseltebilir, stresi azaltabilir ve kariyer gelişimine katkı sağlayabilir" şeklinde konuştu.
"BAKALIM DİJİTALLEŞME SÜRECİ, KEYNES’İ HAKLI ÇIKARACAK MI?"
Ünlü İktisatçı John Maynard Keynes'in 1930'da kaleme aldığı 'Economic Possibilities for our Grandchildren' isimli makalesine dikkat çeken Özada, "Yüz yıl sonra yani 2030 yılına gelindiğinde, çalışmanın yerini büyük ölçüde serbest zamana bırakacağını ve haftalık çalışma saatinin günlük 3 saat üzerinden 15 saat olacağını öngörmüştü. Bugün, birçok ülkede yasal olarak sınırlandırılmış olan haftalık çalışma saatleri genellikle 35-40 saat arasında. Bakalım dijitalleşme süreci Keynes'i haklı çıkaracak mı" dedi. Özada, sözlerinin devamında; "Dijital teknolojilerin kullanımı, iş süreçlerini hızlandırıyor, verimliliği artırıyor ve iş yükünü azaltıyor. Bu da teorik olarak çalışma saatlerinin kısalmasına yol açabilir. Ancak pratikte durum böyle değil. Dijital teknolojiler aynı zamanda sürekli bağlılık ve erişilebilirlik beklentisi yaratıyor. Bu da çalışanların mesai saatleri dışında da işle ilgilenmelerine neden oluyor. Bu durum ise iş ve özel hayat dengesini bozuyor, stresi artırıyor ve tükenmişliğe yol açabiliyor" ifadelerine yer verdi.
ÇALIŞANLARIN EĞİTİM VE SAĞLIĞINA DİKKAT!
Dijitalleşme sürecinde çalışanların eğitimlerine değinen Özada,"Dijitalleşmenin yarattığı yeni sektörler ve meslekler için; çalışanların yeni bilgi ve beceriler edinmesi gerekebiliyor. Çalışanların eğitimi, işverenlerin ve çalışanların ortak sorumluluğunda. İş dünyasında yaşanan teknolojik devrim, yetenek açığı sorununu da beraberinde getiriyor. Bu nedenle şirketlerin çalışanlarına yatırım yapması önem kazanıyor" dedi. Özada, bu süreçte çalışan sağlığına da dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Dijital teknolojiler çalışanın fiziksel aktivitesini azaltmakta, göz yorgunluğu, baş ağrısı, boyun ve sırt ağrısı gibi sağlık sorunlarına yol açabilmekte. Dijitalleşme, işgücünün psikolojik durumu, stres, kaygı, depresyon seviyesi üzerinde olumsuz bir takım sonuçlar doğurabilir" diye konuştu.
YALNIZLIK VE BAĞIMLILIK GİBİ SORUNLARA DA YOL AÇABİLİR!
Dijitalleşmenin, çalışanların sosyal ilişkilerini zayıflamasına da yol açabileceğine dikkat çeken Özada, "Dijital teknolojiler, her ne kadar sosyal medya gibi platformlar aracılığı ile mesafeleri kısaltsa da işgücünün yüz yüze iletişimini ve iş arkadaşlarıyla olan bağını azaltmaktadır. Dijitalleşme, işgücünün aile, arkadaş ve toplumla olan ilişkilerini de olumsuz etkileyebilir, yalnızlık ve bağımlılık gibi sorunlara yol açabileceği ön görülmektedir" dedi.
|