HABER MERKEZİ
Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. İzzet Çalış, dünyanın dengesini bozan sessiz bir felaketin yaşanmaya devam ettiğini vurgulayarak, “Ormansızlaşma, hızlı sanayileşme, aşırı avlanma ve balıkçılık, tarımda kimyasal kullanımı gibi ekolojik yıkıma neden olan uygulamaların iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı, ekosistemlerin çöküşü ile sonuçlanması beklenmektedir” dedi.
Mersin Çevre Platformu tarafından düzenlenen, Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından desteklenen ve 2 gün sürecek olan Çevre Sempozyumu Mersin Mimarlar Odası Konferans Salonu’nda başladı. 5 farklı oturum gerçekleştirilecek sempozyumda, çevre sorunları ve çözümleri masaya yatırılacak.
“GİDİŞATIN, EKOSİSTEMLERİN ÇÖKÜŞÜ İLE SONUÇLANMASI BEKLENMEKTEDİR
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Mersin Tabip Odası Başkanı Dr. İzzet Çalış, dünyanın dengesini bozan sessiz bir felaketin yaşanmaya devam ettiğini vurgulayarak, “Ormansızlaşma, hızlı sanayileşme, aşırı avlanma ve balıkçılık, tarımda kimyasal kullanımı gibi ekolojik yıkıma neden olan uygulamaların iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı, ekosistemlerin çöküşü ile sonuçlanması beklenmektedir. Küresel bir toplu yok oluşun, ekolojik yıkımın önüne geçmek için belki de çok fazla zamanımız kalmadı. Bu nedenle zaman kaybetmeden ekolojik yıkımın ciddiyetini kavramanın ve anlatmanın yolunu bulmalıyız. Yenilebilir enerji kaynaklarına geçiş, ormanları koruma ve yeniden ağaçlandırma, sürdürülebilir tarım uygulamaları ile bu yıkımı önleyebilir ve kentimizi, bölgemizi, ülkemizi, gezegenimizi tehlikeli olmaktan çıkarabilir, sağlıklı, yaşanılabilir kentler inşa edebiliriz. Bunun için öncelikle bilinçlendirme ve eğitimin çok önemli olduğunu vurgulamak isteriz” ifadelerini kullandı.
“DÜNYANIN KAYNAKLARI SINIRLIDIR”
Kapitalizmin sınırsız büyüme ve genişleme dinamiğine sahip olduğunu ancak dünyanın kaynaklarının sınırlı olduğunu aktaran Çalış, “Sınırsız büyüme doğal kaynakların sınırına dayanmaktadır. Yeteri kadar yeni değer, artı değer, fazla değer üretmeye zorlanan sermayeye yeni değerlenme alanları açmak için doğa tahribatına amansızca devam edilmektedir. Doğanın tahribatına izin veren, onaylayan, talan ve yağmayı sürdüren veya tercih eden siyasal sistemler ve onların ekonomi politikaları ile ormanlar, yaban hayat yok edilmekte, sanayi ile hava, nehir, göl ve denizler kirlenmekte, bilinçsiz ve denetimsiz tarım uygulamaları ile gıda güvenliği tehlikeye girmekte ve daha birçok uygulama canlıların sağlığını tehdit etmektedir. Su ve gıda kirliliğine bağlı olarak görülen ve dünya genelinde 20’inci yüzyılın başında hijyen koşulları iyileşmesiyle ortadan kalktığı düşünülen kolera hastalığı günümüzde dünyanın pek çok ülkesinde yeniden salgınlar halinde görülmektedir” diye konuştu.
5 yaşındaki her 4 çocuktan 1’inin hava kirliliğinden öldüğünü anımsatan Çalış, “GDO’lu tarım ürünleri biyolojik çeşitliliği azaltarak açlığı artırma, toksit etkiler yaratma ve antibiyotik direncini artırma riski taşımaktadır. Tarım ilaçlarının kontrolsüz ve yanlış kullanımı özellikle cilt, akciğer ve mesane kanserinin en önemli nedenleri arasındadır. Kentsel alanların kar gözetilerek imarlaştırılmasının sonucu olan yeşil alanların eksikliği hava sıcaklığını, gürültü kirliliğin ve stres düzeyini artıracak, kalp hastalığı ve obezite başta olmak üzere çeşitli hastalıklara yol açacaktır” şeklinde konuştu.
“KARBON EMİSYONLARINI AZALTMAYA YÖNELİK PROJELER HAYATA GEÇİRİYORUZ”
Mersin Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanı Bülent Halisdemir ise “Küresel ısınmaya bağlı olarak artan sıcaklıklar, düzensiz yağış rejimleri, kuraklık ve deniz seviyesindeki yükselme gibi sorunlar, kentimizin hem doğal ekosistemini hem de insan yaşamını tehdit etmektedir. Bu farkındalıkla, Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak iklim değişikliğine karşı çözüm odaklı ve kararlı bir duruş sergilemekteyiz. Mersin Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı kapsamında, karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik projeler hayata geçiyor ve kentimizi iklim değişikliğine karşı daha dayanaklı hale getirmek için çalışıyoruz. Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak, doğal kaynaklarımızı koruma, çevresel sürdürülebilirliği sağlama ve iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirme konularında kararlı bir duruş sergiliyoruz. Kentimizin ekolojik değerlerini koruma sorumluluğumuz, sadece bugünümüz için değil, geleceğimiz için de büyük bir önem taşımaktadır” dedi.
Mersin’in biyolojik çeşitlilik, verimli tarım arazileri ve deniz ekosistemiyle çevresel açıdan hassas ve korunması gereken bir bölge olduğunun altını çizen Halisdemir, İklim değişikliği, kirlilik ve kaynakların yanlış kullanımının, bölgenin doğal dengesini tehdit ettiğini söyledi. Bu farkındalıkla hareket ederek, bilimsel temellere dayalı çevre politikaları geliştirdiklerini ve uyguladıklarını açıklayan Halisdemir, ileri teknolojilere sahip entegre katı atık yönetim tesislerinin kentsel atıkları ayrıştırarak geri dönüştürülebilir malzemeleri ekonomiye kazandırdığını da açıkladı.
“ORGANİK ATIKLARDAN BİYOGAZ ÜRETİMİ YAPIYORUZ”
Organik atıklardan biyogaz üretimi yaparak enerji elde ettiklerini de anlayan Halisdemir, “Böylece hem çevresel hem de ekonomik fayda sağlıyoruz. Akdeniz’in ekosistemini koruma amacıyla deniz yüzeyi temizlik teknelerimiz düzenli olarak çalışmaktadır. Çöp gazından enerji üretim tesisimizle yılda 3 milyon ton karbondioksit eşdeğeri sera gazı azaltımı sağlıyoruz. Ayrıca belediye hizmet binalarımızda güneş enerji sistemleri kullanıyor ve kamu araç filomuzda elektrikli araçlara geçişi teşvik ediyoruz. Sokak aydınlatmalarında led dönüşümü tamamlayarak enerji tüketimimizi önemli ölçüde azalttık” ifadelerini kullandı.
‘Bir Fidan Bir Gelecek’ kampanyasıyla binden fazla fidan dikimi gerçekleştirdiklerini belirten Halisdemir şu ifadeleri kullandı: “Su kaynaklarımızın verili kullanımı için de akıllı sulama sistemleri ve su kayıp-kaçak kontrol programlarını devreye aldık. Ayrıca, kıyı şeridindeki deniz suyu kalitesini düzenli olarak izliyor, atık suların ileri biyolojik arıtma tesislerinde temizlenmesini sağlıyoruz. Kuraklıkla mücadele kapsamında kent genelinde su tasarrufu kampanyaları düzenleniyor ve yağmur suyu toplama sistemlerini yaygınlaştırıyoruz. Çevre sorunları, yerel düzeyde başlasa da küresel bir boyut taşır. Bu nedenle, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, özel sektör ve vatandaşlarımızla ortak projeler yürütüyoruz. Bilimsel çalışmalar ve yenilikçi teknolojilerden faydalanarak daha çevre dostu bir Mersin inşa etmeyi hedefliyoruz. Sonuç olarak, doğa bize bir miras değil, emanet. Hepimizin bu emaneti koruma sorumluluğu var. Bugünkü sempozyumunun önemli bir zemin oluşturacağına inanıyorum.”
Açılış konuşmaların ardından sempozyum başladı. 2 gün boyunca sürecek sempozyumda, 5 oturum gerçekleştirilecek. Sempozyumun sonunda çıkacak sonuç bildirgesi, kamu oyuyla paylaşılacak.
|