RÖPORTAJ: RAZİYE ERDEN YILDIRIM
Yıllardır kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik alanda güçlenmesi için sahada çalışan Uluslararası Kadın ve Girişimciler Derneği (UKADER) Başkanı Fatma Çakar, “Kadınların hikâyeleri, başka kadınlara cesaret verir, ilham olur, topluma değer katar.” diyor
2025 yılı “aile yılı” ilan edildi.
Bu kapsamda hazırlanan projelere İçişleri Bakanlığı ve Sivil Toplum İlişkiler Genel Müdürlüğü tarafından destek verildi.
Seçilen projelerden biri de UKADER’in “Annenin Ayak İzleri: Ailede İz Bırakan Değerler ve Davranışlar” projesi oldu.
“Her annenin ayak izi toplumda yankı bulur” sloganıyla yola çıkan UKADER Başkanı Fatma Çakar, yıllardır kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik alanda güçlenmesi için çalışan, sahada olan, emek veren bir isim.
Bu proje sayesinde yalnızca bir çalışmayı hayata geçirmemiş; aynı zamanda birbirinden farklı, yürek burkan, umut veren, düşündüren hikâyelerle yüz yüze gelmiş.
Mersin’in ilçelerinden köylerine kadar uzanan sayısız hayata tanık olmuş.
Ben de bu projeyi yakından konuşmak için Fatma Çakar’la buluştum.
Beni siyah güneş gözlükleriyle karşıladı.
Röportaj boyunca hiç çıkarmadı.
Fotoğraf aşamasına geldiğimizde dayanamadım, sordum:
“Neden gözlük?”
Sessizce anlattı:
“Göz rahatsızlığım var. Işık beni çok rahatsız ediyor. Bu yüzden sürekli ışık geçirmeyen gözlük kullanmak zorundayım.”
Bir an duraksadı, sonra ekledi:
“İnsanlar acımasız olabiliyor. Gözlükle gördüklerinde sosyal medyada kırıcı şeyler yazıyorlar. Çok üzülüyorum.”
Bu cümlede yıllardır kadınlarla omuz omuza yürüyen bir kadının kendi kırgınlığını hissettim.
Projede yer alan kadınların hikâyelerini sorduğumda, “Şimdilik yayın öncesi paylaşmayalım” diyerek bazılarını yalnız bana anlattı.
Dinlerken…
Gözlerim faltaşı gibi açıldı.
Heyecanlandım.
Üzüldüm.
Şaşırdım.
Yer yer nefesim kesildi.
Kadınların dirençlerine bir kez daha hayran kaldım.
Siz de merak ettiyseniz…
Biraz daha sabır.
“Annenin Ayak İzleri” 15 Aralık’tan sonra yayınlanacak.
UKADER Başkanı Fatma Çakar ile yaptığımız keyifli röportajda laf lafı açtı, laf kalemi yuttu, kâğıt çanak tuttu, sözcükler uçuştu, yazı vücut buldu. Şöyle buyurmaz mısınız?
Öncelikle sizi tanıyalım…
UKADER Başkanı olarak, yıllardır kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik alanda güçlenmesi için çalışan bir sivil toplum gönüllüsüyüm. Kadının sesi, emeği ve izinin görünür olması gerektiğine inanan bir ekip ruhuyla yola çıktık. 10 yıldır özellikle dezavantajlı kadınlarla ve gruplarla çalışarak toplumsal farkındalık ve ailenin güçlenmesi için çalışmalar yapmaktayız. Buraya özel bir not bırakıyorum. Çocuklar benim hayatımın en önemli merkezinde. Kadın ve çocukların şiddet ve taciz mağduru olmamaları için yapılan her çalışmanın içinde olup bu konuda çok sert ve caydırıcı kararlar alınması tarafı olduğumu net belirtirim.
Güneş gözlüğü kullanmanızın bir nedeni var mı?
Güneş gözlüğü bazen göz alıcı ışıktan korunmak, bazen de duyguları saklamak içindir. Sahada yüzlerce annenin gözünden yaş akarken, biz de kimi zaman duygularımızı gizlemek zorunda kalıyoruz. Benimki bunların hiçbiri değil maalesef. Göz rahatsızlığım var ve ışık beni rahatsız ettiği için sürekli ışık geçirmeyen gözlük kullanmak zorundayım. Tabii bu arada gözlüklerimle ünlü olduğumu ve özel bir röportajda bile karşıma soru olarak gelmesi mutluluk sebebi. (Gülüyor)
“GÖRÜNMEYEN HİKÂYELER TOPLUM HAFIZASINDA YER ETMEZ”
Annelik deneyimi ve kadınların hayat hikâyelerini görünür kılmak, UKADER açısından neden önemli?
Çünkü görünmeyen hikâyeler toplum hafızasında yer etmez. Kadınların hikâyeleri, başka kadınlara cesaret verir, ilham olur, topluma değer katar.
“Annenin Ayak İzleri” projesi nasıl doğdu?
Bu projeyi yıllar öncesinden hayal etmiştik. Sayın Cumhurbaşkanımızın 2025-2026 yıllarını ‘Aile Yılı’ ilan etmesi ve İçişleri Bakanlığı Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü’nün Aile Yılı proje çağrılarındaki temalardan ilham alarak, ‘Annenin Ayak İzleri’ projesini hayata geçirdik.
Amacımız; günümüz şartlarında özellikle Z kuşağı olarak adlandırılan çocuklarımızın ve gençlerimizin, küresel kültürel etkiler karşısında kök değerlerine tutunabilmesini sağlamak. Ailede unutulmaya yüz tutmuş gelenek, görenek, saygı ve toplumsal değerleri hatırlatmak ve bu değerlerin gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sunmak istedik. Proje kapsamında gerçekleştirdiğimiz aile buluşmaları ve eğitimlerde; proje paydaşımız Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile birlikte aile danışmanlarının ve uzman eğitmenlerin katkılarıyla, değer temelli bir farkındalık oluşturmayı hedefledik. Annelerin ayak izlerinden ilham alarak çıktığımız bu yolda, güçlü ailelerin güçlü toplumlar inşa edeceğine olan inancımızla çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Projenin ana hedefi nedir?
Dijital çağa girişle birlikte ülkemizde hem doğurganlık azaldı, hem ailenin önemi kaybolmaya başladı. Geleneksel değerlerimiz unutuldu. Projemizde unutulan aile değerlerinin yeniden hatırlanması ailenin önemine ve aile olmanın güzelliğini anlatarak katkı sağlamak istiyoruz. Anlatmak elbette önemli ama sadece anlatmakla kalmıyoruz. Davranış ve değer aktarımı sağlayan, toplumsal farkındalık ve dönüşüm yaratan bir model oluşturmak istiyoruz. Projenin ana hedefi daha önce de belirttiğim gibi toplumumuzda aile yapısının çökertilmeye çalışıldığını, gençlerin farklı çevrelere çekilmeye özgürlük adı altında aileden koparılmaya özgürlüğün sadece dışarıda ve kendi bildikleri doğrudur anlayışına inandırılmaya, yanlışa yanlışla gitmelerine sebep olunuyor mesela. Ben ailemden gördüğüm gelenek ve görenekleri hem bayramlarda hem özel günlerde hiç değiştirmeden devam ettirmeye çalışıyorum
Projeniz hangi aile değerlerini ön plana çıkarıyor?
Birlik ve dayanışma, aile bireylerinin birbirine destek olması, birlikte hareket etme kültürünü yeniden hatırlatılıyor. Saygı ve sevgi, özellikle büyüklerimize duyulan saygı, çocuklara verilen sevgi gibi temel ilişkisel değerler vurgulanıyor. Sorumluluk bilinci, hem bireysel hem ailevi sorumlulukların fark edilmesi, rol modellerle (anneler, babalar) pekiştiriliyor. Kuşaklar arası bağ, anneanneler, dedelerle olan bağların zayıflaması telafi edilmeye çalışılıyor; kültürel aktarım teşvik ediliyor. Paylaşma ve fedakârlık, anne figürü üzerinden özveri, paylaşma kültürü ve toplumsal duyarlılık yeniden gündeme taşınıyor. Bu değerler hem çocuklara hem de topluma aile içinde öğretilmesi gereken temel yapı taşları olarak ön plana çıkarılıyor.
Projede, en çok hangi noktaları vurguladınız…
Kadının eğitici gücüne, aile içi iletişime, kuşaklar arası aktarımın önemine ve rol model olmanın etkisine vurgu yapıyoruz. Bugünün çocuklarına aktarılması gereken en kritik üç aile değeri sizce nedir? Empati, sadakat ve dürüstlük. Çünkü bu değerler insan ilişkilerinin temelini oluşturur.
Sizi en çok etkileyen hikâye nedir?
Eğitimini yarım bırakmak zorunda kalan bir annenin, yıllar sonra çocuklarıyla birlikte üniversiteye devam etme çabası bizi çok etkiledi. Bu bir anne gücünün en güzel örneğiydi ve toplumsal mesajı çok önemliydi.
“DAYANIŞMA, KADINLARIN EN BÜYÜK GÜCÜ”
Kadınların yaşadığı zorluklar nasıl cesaret kaynağı oluyor?
Yalnız olmadıklarını gösterir. Benzer hikâyeleri duyan kadınlar, kendi yaşadıkları zorluklarda yalnız olmadıklarını fark eder. Bu da moral ve dayanışma duygusu oluşturur. Başarı örneği olur. Zorlu koşullara rağmen ayağa kalkan, eğitimini tamamlayan, iş kuran veya ailesini ayakta tutan kadınlar, ‘Ben de yapabilirim’ duygusunu uyandırır. Umut verir, umutsuzluk içinde olan kadınlara, her zorluğun aşılabileceğine dair somut bir örnek sunar. Destek zinciri kurar; hikâyelerini paylaşan kadınlar, diğerlerini konuşmaya ve destek almaya teşvik eder. Sessizlik yerini cesarete bırakır. Toplumsal farkındalık yaratır; kadınların sesi duyuldukça, sistemde ve toplumda onları güçlendirecek değişimlere de ilham verir. Her bir zor yaşam hikâyesi, başka bir kadının yolunu aydınlatan bir meşaleye dönüşebilir. Paylaşılan her zorluk, bir başka kadına ‘Ben de başarabilirim’ dedirtiyor. Dayanışma, kadınların en büyük gücü.
“Ayak izi bırakmak” sizin için ne demek?
Bir anne, evladını yetiştirirken sadece çocuk yetiştirmiyor. Bir ülkenin geleceğini, komutanını, askerini, doktorunu, siyasetçisini yetiştiriyor ve bunlar toplum içerisinde iz bırakarak yürüyorlar. Her çocuk annesinin ayak izidir.
Proje tamamlandığında hedeflenen farkındalık nedir?
Her annenin sadece evine değil, topluma da yön verdiğinin fark edilmesi ve anneliğin değer kazanması. Ayrıca aile içinde kaybolan değerlerin ve dijitalleşme ile kaybolan aile içi iletişimin yeniden inşa edilmesi ve tabii ki unutulmuş aile geleneklerinin hatırlanması.
“KADINLAR KADAR ERKEKLERDE PROJEMİZE İLGİ GÖSTERİYOR”
Sahadan nasıl bir geri dönüş alıyorsunuz?
Kadınlar projeyi sahipleniyor, gençler dinliyor, aileler yeniden bir araya geliyor. Kadınlar kadar erkeklerde projemize ilgi gösteriyor. Bu, dönüşümün başladığının göstergesi. Yüzlerce kadın bize ulaşıp projemiz hakkında bilgi alıyor güçlü bir sosyal katılım desteği ve talep alıyoruz. Sosyal medya görüntülenmemiz 40 bini geçti bu da sahadan güçlü bir dönüşümü anlatıyor.
UKADER bu projeyi nereye konumlandırıyor?
Kadının sosyal hayattaki yerini güçlendiren uzun soluklu projelerin öncüsüdür. Proje bizim için bir başlangıç değil ama toplumsal değişim adına büyük bir kapının aralanması oldu. Daha önce kendi imkânlarımızla birçok sosyal proje yaptık ama annenin ayak izleri; ailede iz bırakan değerler ve davranışlar projesi bizim çocuğumuz gibi oldu. Onu büyütmek en büyük hedefimizimdir.
Gelecekte başka sosyal projelere öncülük eder mi?
Kesinlikle. “Annenin Ayak İzleri” kadın ve çocuk odaklı pek çok başka projeye de zemin hazırlıyor.
Kadınlar ve çocuklar vazgeçilmezimizdir.
Kadınların güçlenmesi için sonraki hedefleriniz neler?
Kadın kooperatifleri, eğitim destekleri, yerel kalkınma projeleri… Kadının ekonomik bağımsızlığı için çalışmaya devam edeceğiz.
Kadınlara tek cümleyle ne söylersiniz?
Attığınız her adım bir iz bırakır; yeter ki yürümekten vazgeçmeyin, bırakacağınız izler topluma değer katsın.
Bir annenin hikâyesi sizin bakış açınızı değiştirdi mi?
Evet. Okuma yazma bilmeyen bir annenin, özel gereksinimle çocuğu okusun diye verdiği mücadele, geç yaşta Braille alfabesi öğrenmesi bize eğitimin aslında bir sevgi işi olduğunu öğretti.
Bu proje toplumun tamamına ne mesaj veriyor?
Aile kurumunu koruyun, değerlerinizden vazgeçmeyin, aile büyüklerine saygı sevgiyi iletişimi kadının izini görün, emeğini takdir edin, sözünü duyun.
Kadınların bıraktığı izlerin farkına varıldığında ne değişir?
Toplumun çehresi değişir. Daha adil, daha duyarlı, daha güçlü bir gelecek inşa edilir.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Her anne bir toplumun geleceğini ellerinde taşır. ‘Annenin Ayak İzleri: Ailede İz Bırakan Değerler ve Davranışlar’ projesi, bu gerçeği anlatmak için sadece bir başlangıç.
|