Basın İlan Kurumu (BİK) eski Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Arslan Medya için Demokrasi Projesi’nin düzenlendiği Medya Konferansına katıldı. Burada konuşan Arslan, yerel basının sadece resmi gelirler ile hayatta kalmaya çalıştığına dikkat çekerek, “Sadece resmi ilan gelirleri ile hayatını devam ettirmek zorunda kalan bir yerel basın söz konusudur. Bu şartlarda ekonomik özgürlüğü kısıtlama içerisinde olan yerel basının yayınlarında bir özgürlük olduğundan, otosansür olmadığından bahsetmek fazla iyimserlik olur” dedi.
Haber- Behzat Özgür Beyazlar
Basın İlan Kurumu (BİK) eski Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Arslan, Gazeteciler Cemiyeti'nin Avrupa Birliği finansmanıyla yürüttüğü Demokrasi için Medya, Medya için Demokrasi Projesi'nin düzenlendiği Medya Konferansına katıldı. Arslan “Gazeteciler Cemiyetimizin Avrupa Birliği ile yürütmekte olduğu Medya ve Demokrasi Konferansının 2020 değerlendirmesi yapmak üzere bize de bir görev verildi. Kamu kurumları ve medyayı daha çok basın ilan kurumu üzerinde değerlendirmek üzere bir çevrece çizildi” diyerek 2020 yılı içerisinde yazılı basının durumu hakkında da değerlendirme yaptı. Arslan konuşmasına sektörün içinde bulunduğu yapısal sorunlara değinerek, dijital dönüşümün sektördeki krizin temel nedeni olarak algılandığına değindi. Arslan bu düşünceye kısmen katıldığını belirterek, “Problemin daha derinde olduğunu düşünüyorum. Mesleğimizi yerin getirmeye ilişkin haber vermekle beraber; eleştirme, fikir ürete gibi yaklaşımlardan, araştırmacı gazetecilikten uzaklaştığımızı ve sektörümüzün giderek ekonomik özgürlüğünü kaybederek kendinden beklenen, topluma sorumlu olduğu görevleri yerine getirmekten gittikçe uzaklaştığını görüyoruz. Türkiye uygulaması ile yaygında sağdan soldan bir tekelleşme ile karşı karşıyayız. Takım tutar gibi taraftarlık hakim olmuş vaziyette. Siyaset, medya ve ticaret üçlemesinde medya hayatiyet alanlarını giderek kaybetmiş durumdadır. Ekonomik özgürlüğünü kaybettiği için siyasetin ve ticaretin güdümüne girmiş bir görüntüye girmiş görünümündedir. Böyle olunca aynı olaya aşırı olumlu bakanla aşırı olumsuz bakanlar gibi bir durumla karşı karşıyayız. Toplum bu durumda medyaya güvenini azaltıcı bir tesir alan alanına girmiş oluyor” ifadelerini kullandı.
“DÖNÜŞÜME KARŞI ÇIKARAK PROBLEMİ ÇÖZMEK MÜMKÜN DEĞİL”
Dijital dönüşümün konvansiyonel medyayı etkilediğini dile getiren Arslan, aynı durumun mesleğin yapılışı ile alakalı yaşanılan bir sorun olduğunu belirtti. Arslan, “Bu problemi çözmeden dönüşümle alakalı problemleri çözmek mümkün olmayacaktır. Dönüşüme karşı çıkarak da bu problemi çözmek mümkün değildir. Medya kuruluşlarımız faaliyetlerini yürütürlerken aynı zamanda dijital alanlardaki atılımların yapıp marka olma yolunda gitmeleri icap etmektedir” dedi. Arslan, Anadolu basının kamu kurumu temel gelir kaynağı olan Basın İlan Kurumunun pandemiye ilişkin tedbirleri hızlıca aldığına dikkat çekerek, “Satışa ve diğer düzenlemelere ilişkin kolaylaştırıcı adımları attı. Bunun sürdürülebilirlik açısından doğru mu değil mi gibi tartışma yaratmak doğru değildir. Önemli olan hayatiye devam ettirmek, gerek dönüşümlü yayının önü açılmak suretiyle, gerek satışlarda Basın İlan Kurumu mevzuatı açısından istenilen şartların pandemi döneminde istenmemesi ve öte yandan İŞ-KUR işbaşı eğitim programının dışında işsizlik ödeneğinden karşılanan gelirlerin, asgari kadrodaki çalışanlara normal sayılabilmesi, Basın İlan Kurumu adına önemli adımlardır” şeklinde konuştu.
“PİYASANIN İHTİYACI KADAR GAZETENİN VARLIĞI ESAS OLMALIDIR”
Arslan bu dönemde icra ilanlarının 2020 yılının mart ayından başlamak üzere üç ay süreyle ortadan kaldırılmış olması, kamunun ihaleler yoluyla yapmış olduğu ilanların ortadan kalkmış olmasının özellikle mali gelirler üzerinde baskı oluşturduğunu söyledi. Arslan, “2021 yılında mart ayında yapılması planlanan seçimlerin katılımcı sayısı 946, bu süre içerisinde iki yılda 138 gazetenin yayın hayatına son verdiği görmüş oluyoruz. Burada ekonomik zorlama başat nedendir. İster kapanmış olsun, ister çoğunluğu yayınların devam ettirebilmek için feragat etmiş olsun 138 gazete kapanmış oldu. Bunların 89’u 2019 yılında içersinde, 49’u da 2020 yılı içerisinde yayınlarına son verdiğini görüyoruz. Adıyaman’da Olay, Bugün, Gündem ve Doğuş gazetelerimiz kapanmış. Günebakış, Yeni Yol, Işık olmak üzere üç gazete adı altında yedi gazetemiz birleşmişler. 4 gazete yayınına devam etmeme adına feragat etmiş, üçü de yayınına devam ediyor. Rize’de de diğer illerde olduğu gibi birleşmeler olmuş. Edirne Keşan’da Önder gazetesi ekonomik nedenlerden dolayı kapısına kilit vurdu. Yozgat Sorgun’da dört gazete varken bu sayı 1’e inmiş. Kastamonu’da Açık Söz gazetesi Cumhuriyet’in yaşıyla eştir. El değiştirerek Araç gazetesinde bir gazete ile feragat etmiş. Trabzon’da Hasan Kurt gazetesini devretmiş. Niğde Bor’da ‘Bor’da Sabah’ gazetesi kapanmış. Çanakkale’de iki gazetemiz yayınına son vermiş. Sinop’ta da mahsup nedeniyle bir gazete yayınına son vermiş. Muş’ta merkezdeki sekiz gazetenin altı tanesi birleşmek nedeniyle feragat etmiş ve gazete sayısı ikiye düşmüş. Sakarya ilçelerinde gazete olmayan illerimizden biri. Haftanın yedi günü yayın yapan gazetelerimiz Pazar günü yayın yapmama kararı almış. Sivas’ta Suşehri ve Şarkışla ilçesinde iki gazetemiz el değiştirmiş. Artvin’de altı gazeteden dört tanesi yayınlarına son vermiş ve iki gazete yayına devam ediyor. Şanlıurfa Olay gazetesi feragat etmiş, Bingöl’deki dokuz gazeteden altı tanesi yayınlarına son vermek suretiyle üç gazete yoluna devam ediyor. Tokat merkezdeki dört gazetede sayı ikiye düşmüş. Muğla Marmaris’teki dört gazete sayısı ikiye düşmüş. Batman’da ise bunlara rağmen bir gazetemiz bekleme süresine başlamış. Hatay İskenderun’da Görüntü gazetesi kendilerinden istenilen görevi altı ayda yerine getiremediği için yayınına son vermiş. Kayseri’de son derece ilginç bir durum yaşandı. Merkez’de on bir gazete yayınına son verirken, iki gazete yayınına devam etmiş. Bu tablodan bir olumsuzluk çıkarmak mümkün değil, elbette gazeteler kapanmasın, çok seslilik, çok renklilik devam etsin. Piyasanın ihtiyacı kadar gazetenin varlığı esas olmalıdır. Ekonomik zorluklar birleşme ile bir sorunu beraberinde getirmiştir” ifadelerini kullandı.
“GAZETECİLİK BİR AŞK, BİR SEVDA MESLEĞİDİR”
Eskiden büyük ajansların Anadolu Basınına ilanlar yolladığını dile getiren Arslan, “İstanbul’da ‘Yerel Zaman’ reklam ajansı daha çok Anadolu basınına, gazetelere, radyolara ve televizyon kanallarına ilanlar yollayan bir ajanstı. Büyük ajans çatılarının dışında böylesi yerelle çalışan ajanslar vardı. Son üç yıldır bu ajanslar hem ekonomik olarak zor durumda kaldılar hem de Anadolu’ya reklam gönderemez duruma geldiler. Turkcell’in, Vodafone’nun, kampanyaları Anadolu’ya gelirdi artık gelmiyor. Finans kurumlarının kampanyaları Anadolu’ya ulaşırdı artık yok. Örneğin Cengiz Holding’in en büyük yatırımlarından birisi Konya’dan MEDAŞ’a dağıtım ortaklığı ve Seydişehir Alüminyum tesisleri stratejik ürünün üretildiği büyük tesis bununla ilgili kampanyalarına Konya’da değil, yaygında girmeyi uygun gördüler. Yerelden yaygına doğru büyüyen işletmelerde de aynı şey söz konusu, örneğin Atiker firması Konya’nın ürettiği bir firma bu firma önceden yerelde reklama yer verirdi artık yerelden de elini çekmiş durumda. Gelir kaynakları ortadan kalmış bir yerel basınla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu. Arslan yerel basının sadece resmi ilan gelirleri ile hayatını devam ettirmek zorunda kaldığını vurgulayarak, “Sadece resmi ilan gelirleri ile hayatını devam ettirmek zorunda kalan bir yerel basın söz konusudur. Bu şartlarda ekonomik özgürlüğü kısıtlama içerisinde olan yerel basının yayınlarında bir özgürlük olduğundan, otosansür olmadığından bahsetmek fazla iyimserlik olur” dedi. Gazeteciliğin bir sevda, bir aşk mesleği olduğunu da söyleyen Arslan gözlerini şu şekilde tamamladı: “Gazetecilik zorluklara, gecesine, gündüzüne, hazır olan gençler arkadan gelmiyor. İletişim fakültesi mezunu arkadaşlarımız haklı olarak polis olma görevine yöneliyorlar. Televizyonlarımızda araştırmacı gazetecilik gazetelerimizin sayfalarında dizi sorgulayıcı haberlerle karşı karşıya kalmıyoruz. Kaotik ortam içerisinde genel değerlendirme yapıyoruz, kötümser olmak istemiyorum. Her şeye rağmen yerel basın bu ülkenin bütün renklerini, seslerini yansıtan, yerel demokrasiyi harekete geçirmeye aday en önemli amirlerden bir tanesidir. Mali idarelerin topluma açılan kapısı olma görevini yerine getiriyor. Sivil toplum örgütleri örgütlerini toplumla buluşması görevini yerine getirmeye devam ediyor. Pandemi mesleğimizi tüm toplumu etkilediği gibi bizleri de etkilemiş vaziyettedir. En ön safta olduğumuz için bizleri etkilemiştir.”
|