Amerika ve Avrupa, teknoloji değişiminin öncülüğünü yapıyor.
Daha az insan, daha çok teknoloji, daha çok yazılım, daha çok yapay zeka...
Bu yaşanan sürekli teknolojik devrimin sonucunda yeni meslek dalları ortaya çıkıyor, bazı meslekler de tarihte raf ömrünü tamamlamış olarak depoya kaldırılıyor. Burada gözden kaçırılmaması gereken en önemli konuların başında ise nüfus artış oranları öne çıkıyor. Teknolojik değişimleri üreten ülkelerin nüfus artışları bizim ve Ortadoğu ülkelerinin çok altında. Eğer bunu göz ardı ederek bu bölgelerde ve ülkemizde yapılanmaya gidilirse başarı elde edemeyiz. Çok fazla nüfus, çok fazla teknoloji uyumunda sınıfta kalıyoruz. Gelişmiş teknolojilere uyum sağlamak, birçok işi yapay zekaların çözümüne bırakmak büyük işsizlik sorunu getirecektir. Son üniversite sınav sonuçlarına bakacak olursak; matematik, fizik gibi fen bilimlerinde çok düşük başarı oranları ile karşılaşıyoruz. Hatta dilimiz Türkçe'ye dayalı sorularda bile çok düşük başarı sonuçları alınıyor. Hal böyleyken; ülke genelinde yapay zeka kullanımı, gelişmiş yazılım kullanımları ile şirketler insan gücüne gereksinmelerini azaltıyor ve daha çok makineleşiyorlar.
Sonuçta küçülerek büyüme modeli ile okuryazarlık, fen bilimleri başarı oranları, yüksek oranlı nüfus artışları ve artan nüfusun yüksek teknoloji üretimi ve kullanım yetersizliği ile karşılaştırıldığında ülkemiz için olumsuz olabilecek sonuçlara gebe olduğunu görebiliriz. Dünyanın en çok gereksinmesi olan gıda alanında da tarımsal üretimimiz de olumlu gözükmüyor. Birçok gıda ana maddesini yurt dışından getiriyoruz ve yüksek enflasyon sebebi ile de bu alandaki finans açığımız katlanarak büyümekte.
Son sözler; bir zamanlar bir kokoreççi abi vardı, 'Sil Baştan Dayının Yeri' diye. Eğitim, tarım, iktisadi değerler olarak bir 'dayı' politikasını ülkemizin nüfus artışına göre planlanması şarttır!