ANNELİK ve Anne olmak, bağı olmayan iki ayrı olaydır.
Birinde olağan yaşamın akışı içinde çoğalmak vardır. Birinde bu sonucu, fedakârlıkla bütünleştirip, kendi yaşamının bir parçası olarak sürdürebilmektir.
Biri somuttur, biri soyuttur. Biri görecelidir, diğeri hücrelerine kadar yaşamak, tatmak ve anlam katmaktır.
Anne, bir olayın vuku bulması sonucu, yaşanan evrimsel bir biyolojik vakadır ve üretmektir, Anne olmak konu başlığı, ANNELİK ise devamın bütünüdür, içeriktir.
ANNELİK bir eylemdir, bir devrimdir, başkaldırımdır. ANNELİK korumaktır, kollamaktır, sevip sarmalamaktır, yaraya tuz basmayıp o tuzu yalamaktır.
ANNELİK doğurmak değildir. ANNELİK KUTSAL BİR İBADET BİÇİMİDİR. Bunun ne dini nede dili vardır, bir duruştur, bir hayat biçimidir, bağlılıktır, tutkulu olmaktır.
Doyasıya yaşanan ANNELİK üzülmektir, yıpranmaktır, fırtınalara ve rüzgâra karşı durmaktır. ANNELİK bir biyolojik olay değildir. Anne olmak ise doğurmakla ilgilidir.
ANNELİK ve Anne olabilmek çok ayrıdır. Bu ne elle tutulur, nede gözle görülür. Sadece ve sadece yürekten çok derinlerden hissedilir ve yaşanır. ANNELİK yüreğinin sıcaklığı, hep korunur ve yaşatılır.
ANNELİK, biyolojik ve evrimsel detayların sürdürülebilirlik kazanmasıdır. Sahiplenme güdülerinin, ahlak ve eğitim süzgeciyle bir yeni yaşamı doğru yol almadır.
ANNELİK, Bir sonucun ortaya çıkardığı değeri taşıyabilmektir. Onu korumak, kollamak, yaşamın gerçekleriyle yüzleşebileceği değerlerle bütünleştirmektir.
ANNELİĞİN tek bir tarifi yoktur…
ANNELİK, atılmış ceninlerin, çöp kenarında temizlikçilerin yüreklerini sızlatan terk edilmişliğin, bencilliğin karşılığı hiç değil…
ANNELİK; yaşamın ta kendisidir. Mesafeler bile bu yakınlığı, bu duyguyu, bu sevdayı gölgeleyemez.
Bu sevda, ruhun gizeminde saklanan ANNELİĞİ hep canlı tutar.
ANNELİK, yaşama güç katmaktır, dönüştürücü gücünü duygularıyla, içselliğiyle sürdürülebilir kılmaktır.
ANNELİĞİ doyasıya yaşayan ve de yaşatan yürekli canların bugünü ve her günü kutlu olsun.