Kocaeli’de Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mustafa Güneş, geçen yıl geçirdiği korona virüs hastalığı sebebiyle oğlunun doktor olarak görev yaptığı Ankara Şehir Hastanesine ambulansla sevk edilmesinden kamuda duyulan rahatsızlıktan dolayı kendisi hakkında suç duyurusunda bulundu.
Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Mustafa Güneş, geçen yıl koronavirüs hastalığına yakalandı. İlk olarak evinde tedavi gören Güneş, daha sonra durumunun ağırlaşmasıyla birlikte başhekim olarak görev yaptığı hastaneye kaldırıldı. Buradaki tedavisi devam eden Güneş, Ankara Şehir Hastanesinde doktor olarak görev yapan oğlu Yusuf Furkan Güneş’in ısrarı ve Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yapan hekimlerin transferi onaylamasıyla birlikte ambulans ile Ankara’ya sevk edildi. Başhekim Güneş, ambulans ile transfer edilmesinin kamuoyunda rahatsızlık oluşturması ve çeşitli söylentilerin çıkması üzerine Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’na dilekçe vererek kendisi hakkında suç duyurusunda bulundu.
“Gerekiyorsa yargılanıp bedelini ödemek istiyorum”
Verdiği dilekçede, bu durumun tedavisi sonrası kendisini rahatsız ettiğini aktaran Güneş, “112 başhekimliğine gerekli ücreti ödemek için sözlü başvurum yapılmış ama mümkün olamayacağı bilgisi sözlü olarak verilmişti. Bu durumun sorumlusu 112 değil, hekimler değil, varsa tek suçlusu kendim olduğunu buradan özellikle belirtmek istiyorum. Bu durum aleyhime takip eden süreçte bilinçli olarak bazı kesimler tarafından yoğun olarak kullanılmıştı. Haksız yere, kamu zararı oluşturup kendini Ankara’ya sevk ettirdiği konusu sürekli olarak basın yoluyla gündemde tutulmuş ve halen gündeme tutulmaya devam edilmektedir. Süreçte böyle bir başvuru durumu uygun olmazdı ve onların baskısı sonrası yaptığım yanlış olarak algılanmış olabilirdi. Bu nedenle uygun başvuru tarihi olarak bugünü planlamayı düşündüm. Kendi özgür irademle varsa sorumluluğumun yargılanması talebiyle başvuruyu yapıyorum. Bendeniz 82 milyon insanın hakkının olduğu böyle bir durumda kendi özgür irademle hakkımda suç duyurusunda bulunup, gerekiyorsa yargılanıp bedelini ödemek istiyorum. Varsa suçum arınmak istiyorum” ifadelerine yer verdi.
“Yargılamanın objektif olarak yapılması gerekmektedir”
Yöneticilerin sadece devletin aracını ve malzemesini değil, milletin ve devletin 1 kuruşunu bile korumak ve kendi özel işlerinde kullanmamak zorunda olduklarını vurgulayan Prof. Dr. Güneş, “Ailemin ve devlet eğitim sisteminin vermiş olduğu terbiye ve görev budur ve böyle devam edecektir. Biz idareciler de zaman zaman yanlış kararlar verebilir ve meşru olmayan zeminde istemeyerek yol alabiliriz. Bunun düzeltilmesi ve doğru zeminde yürütülmesi, yüce yargının ve vicdanımızın vereceği doğru kararlarla mümkün olacağı inancım tamdır. İstemeyerek ve hastalığın ve buna bağlı semptomların muhakeme kabiliyetimin kısmen azalmasına neden olduğu için, hastalık durumunda vermiş olduğum kararın da bu çerçevede değerlendirilmesi ve gereken yargılamanın objektif olarak yapılması gerekmektedir. Bu incelemede yüce Türk yargısının vereceği bütün kararları saygı ve hoşgörü ile karşılayacağımın ve sonsuz güvenimin olacağının bilinmesini ister, yüce Türk yargısına saygılarımı arz ederim” şeklinde konuştu.
Yapılan eylem suç olarak görülmedi
Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından suç duyurusu hakkında yapılan inceleme ve araştırmalar sonrasında yapılan eylemin suç olarak görülmediği cevabı verildi. Verilen cevapta, “Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde başhekim olarak görev yapan Mustafa Güneş, vermiş olduğu dilekçesinde Kovid-19 hastalığına yakalandığını, evde tedavi gördükten sonra durumunun ağırlaşması sebebiyle başhekimlik yaptığı hastaneye kaldırıldığını, bir süre sonra hastanede bulunan doktorların isteği ve kendisinin bakım ve ihtiyaçlarının da daha iyi yürütülebilmesi adına Ankara’da doktorluk yapan oğlunun bulunduğu hastaneye 112 Acil Servis’e ait ambulans ile sevk edildiğini ancak bu hususun son zamanlarda sosyal medya ve çevrede konuşularak kendisi hakkında konumunu kullanarak devletin aracı ile Ankara’ya sevk edildiği yönündeki haberlerden rahatsızlık duyduğunu, dürüst ve layıkıyla mesleğini yapmaya çalışırken devletin maddi imkanlarını boşa harcamamaya gayret gösterdiğini ancak varsa bu eylemleri nedeniyle bir kabahati veya suçunun yargı önünde hesabını vermek istediğini belirttiği anlaşılmış, dilekçe içeriği ve ihbar edenin eylemleri bir bütün halinde değerlendirildiğinde Türk Ceza Kanunu’nda belirlenen herhangi bir suçun meydana gelmediği gerektiği halde veya acil durumlarda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Sağlık Bakanlığı’nın tüm imkanlarının vatandaşların hizmetinde olduğu anlaşıldığından ve eylemlerin suç oluşturmaması sebebiyle soruşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesine, kararın ihbar edilene tebliğine, tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde dilekçe ile nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz hakkının bulunduğuna karar verildi” ifadelerine yer verildi.
|