Mersin Yatırımcı İş İnsanları Derneği(MERYAD) Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Doğmuş, Fatih Alkar’ın hazırlayıp, sunduğu ‘Gündemin Nabzı’ programında gündeme dair soruları yanıtladı. Mersin’in turizmde hak ettiği değeri göremediğini kaydeden Doğmuş, Tarsus’un inanç turizmine yatırım yapılması gerektiğini belirterek, “Belki deniz turizmi açısından bir Antalya değiliz ama Tarsus gibi bir değerimiz var. Buralara insanlar gelip, hacı oluyorlar. Biz Tarsus’un bu yönde gelişmesini sağlamalıyız. Bizim tarih ve inanç turizmini öne çıkaracak şekilde bir yapının içerisine girmeliyiz” dedi.
Haber- Sevcan Akgül
Mersin Yatırımcı İş İnsanları Derneği(MERYAD) Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Doğmuş, Fatih Alkar’ın hazırlayıp, sunduğu ‘Gündemin Nabzı’ programında gündeme dair soruları yanıtladı. Ankara’da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’yla Çukurova Havaalanıyla ilgili olarak görüştüklerini kaydeden Doğmuş, Bakandan aldıkları cevabın kendilerini üzdüğünü, bakanın havaalanı açılışının 29 Ekim’e yetişememe ihtimalini göz önüne aldığını kaydederek, “Burası, hem tarım lojistiği açısından hem de diğer alanlardaki lojistik anlamında çok önemli. Ben bakana olması için bütün sebepleri de saydım. Şimdi bizim ürünleri dış pazarları çabuk ulaştırabilmeyi sağlamak bunu daha iyi fiyata satmamız anlamına gelecektir. Bu sefer üretici de kazanıyor, ihracatı yapan da kazanıyor ve bizim ürünlerimiz pazarda hakkettikleri değeri görmüş olacak. Yani havaalanın açılması her türlü tarım ürünü için önemli. 2 katına değerden bahsediyoruz neredeyse. Adana iş dünyası ve Mersin iş dünyasının birlikte hareket etmesi konusunda yaptığımız toplantılarda kararlandırdık. Dönemin bakanı Lütfi Elvan, 8 tane turizm geliştirme alanı geliştirdi ve bu da 6’ıncı derece teşviklerden yararlanmak demek. Bizim bunlara eğilmemiz lazım ama bunların hepsinin de yolu havaalanının yapımından geçiyor” şeklinde konuştu.
“MERSİN LOBİSİ ANKARA’DA KARARGAH KURMALI”
Birlik ve beraberlik içersinde hareket edilmesi durumunda bazı işlerin daha çabuk olabileceğini söyleyen Doğmuş, “Biz birlikte hareket ettiğimiz zaman Ankara’dan istediğimizi alabiliriz. Fakat bizde nedense Mersin’de halen daha birlik ve beraberliği sağlayamadık. Bundan sonra da bakanlıklarla görüşmelerimiz var. Ama yine dile getireceğiz Mersin’de istediğimizi alamadığımızı. Vergi ödemede Mersin olarak 5-6’ıncı sıralardayız ama bunu almaya geldiğinde ise 40’lardayız. Biz hakkımız olanı istiyoruz. Biz payımızı, hakkımızı alamıyoruz ve bizim hakkımızı, payımızı alamamamızın sebebi de bizim gerektiği şekilde birlik ve beraberlik içersinde olamıyoruz. Merkezi hükümet için bizim bir ayağımızın Ankara’da olması gerekiyor. Yerel bütçede zaten belediyeler belli çalışmalar yapıyorlar ama bizim merkezi hükümetten destek almamız lazım. Belli bir aşamaya gelen projelerimiz yarım kalmamalı” şeklinde konuştu.
“MERSİN’E DAHA GENİŞ VE DAHA KAPSAMLI BİR OSB İÇİN ÇALIŞMALARIMIZ VAR”
Mersin’in OSB yapısına dikkat çekerek, yeni ve bir arada olan geniş alanda bir OSB yapılması gerektiğini kaydeden Doğmuş, “Organize sanayi bölgelerindeki yatırımları takip ediyoruz. Aslında bizin genç ve dinamik bir yatırım bloğumuz var Türkiye’de. Bizim Mersin’de 9 tane OSB’miz var. Hepsinin tamamı bin 876 hektar. Marmara OSB kuruldu ve sadece orası 9 bin hektar. Biz diyoruz ki; Mersin’de böyle bir alan var. Bu alanda biz bir OSB kurmalıyız. Öyle bir OSB kurmalıyız ki içerisinde demir yolu olmalı, içerisinden otoban geçmeli, içerisinden Ankara eski yolu geçiyor. Biz her şeyin bir arada ve düzende olduğu bir alan istiyoruz ve burada bunu yapabileceğimiz bir alanımız da var. Bunun için de çalışmalarımız var. Bayramdan sonraki süreçte de bunu ilgili bakanlıklarla görüşeceğiz. Çukurova metropolü olmalı ve Adana Mersin bunu ortak başarmalı. Artık Adana ile Mersin’in ayrı bir yönleri yok. Her şeyi birlikte düşünmeli, birlikte yapmalı. Adana ile Mersin istese de birbirinden ayrı düşünülemez ve düşünülmemeli de zaten” sözlerine yer verdi.
“BUNDAN SONRAKİ SÜREÇTE ANCAK TEKNOLOJİYLE YOL ALINABİLİR”
Yüksek teknolojiyi kullanma, OSB’de dijitalleşme konusunda değerlendirmelerde bulunan Doğmuş, “Kurmayı planladığımız bölgede hem teknoloji hem de endüstri meslek alanında bir katkı ve gelişim sağlayan bir alan olacak. Bundan sonraki süreçte ancak teknolojiyle yol alınabilir. Çünkü katma değeri olan ürünleri teknoloji ile üretebiliyoruz. Biz Mersin’de birlik ve beraberlik içersinde bu projelerin gerçekleştirilmesi için çaba göstersek, sonuç alırız. Bu Mersin milletvekilleri için de böyle konu Mersin olduğu zaman hepsi bir masada oturmalı” dedi.
“MERSİN OLARAK, ELİMİZDEKİ İNANÇ TURİZMİNİ KULLANABİLMELİYİZ”
Mersin turizmiyle ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunan Doğmuş, Tarsus’un Mersin turizmi için çok büyük bir fırsat olduğunu dile getirerek, “Belki deniz turizmi açısından bir Antalya değiliz ama Tarsus gibi bir değerimiz var. Buralara insanlar gelip, hacı oluyorlar. Biz Tarsus’un bu yönde gelişmesini sağlamalıyız. Buraya gelecek olan turistlerin hepsi de para bırakacak. Bizim bu değeri kullanmamız gerekmektedir. Başlangıç olarak elimizde en önemli değer bu. Daha önce de dediğim gibi altyapısı tamamlanmış 8 tane turizm bölgesi var, tatil turizmine yönelik. Ama dediğim inanç turizmine yönelik elimizdeki zenginliği kullanmalıyız ve birde biz açık hava müzesiyiz. Bizim tarih ve inanç turizmini öne çıkaracak şekilde bir yapının içerisine girmeliyiz. Yetkililerden bunu istemeliyiz. Bunun için uluslararası reklamların olması gerekiyor ve bunun için de Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu işin içersinde olması gerekiyor. Yani biz Mersin olarak elimizdeki kültür ve değerleri kullanamıyoruz. Biz bu yıl içersinde tüm Avrupa Birliği’ndeki büyükelçilerini Mersin’de misafir edeceğiz. İki günlük ziyaretler şeklinde hepsinin de kendi kültürünü yansıttığı bir proje olacak. Döndüklerinde de Mersin’le ilgili olarak hoş şeyleri ülkelerinde anlatmalarını istiyoruz. Biz gerekli yerlerle irtibatı kurduk ve bu yıl içersinde bunu gerçekleştireceğiz inşallah” diye ekledi.
“MERSİN HER YERDE MUZ SERASI DOLDU”
Tarımdaki sıkıntılara değinen Doğmuş, üretim havzalarının olması gerektiğini belirterek “Mersinde önümüzde Mut güzel bir örnek. Mut’ta kayısı ve zeytin bir havzası oluştu. Bu havza devlette teşvik etti. Sadece kayısı ve zeytin üretimi teşvik edildi ve buna yönelik tarımsal endüstri de oluştu. Yani zeytinyağı küçük küçük fabrikalar kuruldu. Kayısı için paketleme ve kurutma tesisleri kuruldu. Ne oldu bir tarım havzası oluştu. Şimdi benim bahsettiğim bu; Ben diyorum ki bizim üretim havzalarımızın olması gerek. Her ürün her yerde yetişmemeli. Bizim Mersin her yerde muz serası doldu. Yanlış bu sonra muz para etmiyor diye bir geri dönüş başladı. Çünkü planlı yapmadığımız zaman ihtiyaca göre üretmediğiniz zaman sonrasında hasat döneminde hüsrana uğruyoruz” şeklinde konuştu.
“TARIM VE HAYVANCILIKTA SORUN PAZARLAMADA”
Mersinin birçok ilçesinde tarımsal endüstrinin olduğunu ifade eden Doğmuş, “ Yani narenciye işleyecek tesisler var. Buralar pek sıkıntı çekmediği i için tarımsal alanda da iyiyiz. Niye ki vatandaş ekiyor, biçiyor, satıyor. Tarım ve hayvancılıkta sorun pazarlamada. Üretimde değil vatandaş üretecek. Ama satarken sorun yaşıyor. Birçok ilçemizde vatandaş neden üretemiyor. Çünkü satamıyor. Belli bölgelere bakıyorsunuz elden ele her yer sera niye domatesi satıyor. Pazarı var üretiyor. Anamur’da her yerde muz var. Niye çünkü satabiliyor. Bunun pazarı endüstrisi oluşmuş. Ama diğer bölgelerimizde birçok ilçemiz böyle şanslı değil tarımsal endüstrisi yok. Bakıyorsunuz ekip biçecek, bir şeyler üretecek ama bunu tarımsal endüstrisi oluşmamış. Hayvancılıkta durum bundan ibaret. Mersin’de birçok süt yoğurt fabrikamız var. Peynir üretiyor sütü alıyor. Birçok bölgemizde yok. Yani sütünü satacağı yer yok” dedi.
“VATANDAŞ PAZARLAMAYI BİLMİYOR”
Türkiye’yi çok iyi bildiğini birçok yerini gezdiğini belirten Doğmuş, İlçe olarak köy bazında 50 bin 367 köy ve mahallenin olduğuna dikkat çekerek “ Bunları birçoğunu aşağı yukarı gezmiş durumdayım. Buradaki soru şu; bu tarımsal endüstrinin olmadığı alanlarda devlet burada elini taşın altına koymalıdır diyorum. Devlet buralarda yerel iktisadi teşebbüsler kuracak. Kooperatif şeklinde yapılıyor ama benim söylemek istediğin o değil. Şimdi satış için tarım kredi kooperatifleri mağazalar açıyor. Mersin’de de 16 tane açtılar zannediyorum. Şimdi buralar şu amaçla kullanılmalı. İlçelerimizde üreten vatandaşımız peynir üretti. Evinde üretebildiği peyniri örnek diğer ilçelerde bir nokta belirlenmeli orada satılmalı. Devlet oradan peyniri alırken 1-2 fazla alsın. Milletin ekmediği tarlasına destek vermesin. Yerel ve yöresel iktisadi teşebbüsleri kurulmalı vatandaş ne üretirse üretsin getirip oralara satabilmeli. Buradan Tarım kredi kooperatif mağazalarına ya da diğer mağazalara buradan satış yapılmalı. Dolayısıyla vatandaş pazarlamayı bilmiyor. Hayvancılıkta da böyle onun içinde üretmiyoruz” şeklinde konuştu.
“ŞUAN TEDARİK ZİNCİRİNDE ÇOK SORUNLAR YAŞIYORUZ”
Ukrayna- Rusya savaşını değerlendiren Doğmuş, “Başlangıçta çözmediğim bir şey vardı. Amerika birden Afganistan çekildi. Bir anlam veremedim. Fakat Ukrayna bu olayın yaşanmasından sonra sebebinin bu olduğunu öğrendim. Yani Rusya’nın batıda olan ordusal gücü o kadar fazla yüksek değil yüzde 70’i o bölgede. O bölgede Rusya ile çatışmayı riskli gördü. Ve batıya taşıdı. Yani çatışma Rusya ile Amerika arasında oluyor ne kadar savaşmasa da” diye belirtti.
“TÜRKİYE’NİN YAN SANAYİNİN OLUŞMASINA SAĞLAMAMIŞLAR”
Rusya dünyanın en büyük buğday üreticisi durumunda olduğunu vurgulayan Doğmuş, “Bütün arazilerimiz boş durumda. Vatandaşımız ekmiyor. Ektiğini kaça satabileceğini bilirse daha çok teşvik olur ekeceği kanaatindeyim. Hayvancılıkta da öyle. Çoğu zaman dolandırılıyoruz. Pazarları bilmiyor satışta dolandırılıyor. Onun için büyük sıkıntı var. Rusya ile Ukrayna arasındaki şeyi kimsenin bitmesini istemiyor. Önümüzdeki sıkıntıların daha da devam edeceği kanaatindeyim. Şimdi şöyle; bizim büyük firmalarımız var. Üretimde çok sıkıntıya düşüyorlar. Niye Türkiye’nin yan sanayinin oluşmasına sağlamamışlar. Bir kısım parçayı Rusya’dan alıyorlar, bir kısmını Ukrayna’dan, bir kısmını Hindistan’dan alıyor. Bu pandemi sürecinden sonra tedarik zincirinden de kırılmalar olunca bugün çoğu üretim yapamıyor. Oysaki kendi çevrelerinde yan sanayilerini oluştursalardı bugün çok farklı yerde olurdu. Üretimde sıkıntım çekmezdik. Şuan tedarik zincirinde çok sorunlar yaşıyoruz. Ne oluyor üretiyor konteynır içindeki mal 4-5 bin dolar, ama bir konteynırı göndermek için 7 bin dolar ödüyor bugün ihracatçımızda. Bunun büyük sıkıntılarını da çekiyoruz” şeklinde konuştu.
|