Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımlanan yönetmelik değişiklikleriyle otel, restoran ve yemekhane gibi yerlerde israf edilen yemek artıklarının hayvan yemi olarak değerlendirilmesi ile ilgili TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Yusuf Değirmenci gazetemize açıklamalarda bulundu. Ülkedeki artık gıda miktarının yılda artık 18 milyon ton civarında olduğu tahmin edilirken, Değirmenci, konuyla ilgili “Gıda israfı ve gıda kaybını önlemek elimizde, gıda atıkların hayvan yemi olarak dönüşü sağlanması önemli, Gıda kaybı ve atıklar aynı zamanda su, toprak, enerji, emek ve sermaye gibi kaynakların büyük oranda boşa gitmesine ve gereksiz sera gazı salınımı yüzünden küresel ısınma ile iklim değişikliğine etki etmektedir” dedi.
Haber- Emrah Birgül
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımlanan yönetmelik değişiklikleriyle otel, restoran ve yemekhane gibi yerlerde israf edilen yemek artıklarının hayvan yemi haline getirilmesinin önü açıldı. Yayımlanacak tebliğ ile yemek artıklarının toplanması, tasnifi, taşınması, işlenmesi, ambalajlanması ile bunları yapabilecek işletmelere ilişkin koşullar da düzenlenecek. Ülkedeki artık gıda miktarının yılda 18 milyon ton civarında olduğu tahmin ediliyor. Konuyla bilgi veren TMMOB Gıda Mühendisleri Odası Mersin Şube Başkanı Yusuf Değirmenci, ‘gıda israfı ve gıda kaybını önlemek elimizde’ şeklinde dikkat çekti. Konu ile ilgili şartları belirleyecek tebliğin en kısa sürede çıkarılması gerektiğini vurgulayan Değirmenci, “İsraf edilen söz konusu gıdaların kullanılabilmesi için yem güvenilirliği şartlarına uygun olarak toplanması, tasnif edilmesi, taşınması, işlenmesi, ambalajlanması ve bu işlemleri yapabilecek işletmelere ait şartların hızlı bir şekilde belirlenmesi gerekiyor. Buna göre gıda artıklarının toplanması, taşınması, işlenmesi, depolanması ve dağıtım faaliyetlerini yürütecek işletmeler için Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan onay şartı getirilecek. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu bu atıkların yeme dönüştürülmesi sırasında yem güvenliği açısından herhangi bir risk taşımayacak şekilde toplanması, taşınması, işlenmesi, depolanmasıdır. Bu atıkları veren işletmelerin de bu atıkların doğru şekilde ayıklanabilmesi için doğru bil şekilde ayrıştırılmış atıkları teslim etmeye özen göstermesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
“2050 YILINDA; YÜZDE 70`İNDEN FAZLASI KENTSEL ALANLARDA YAŞAYACAĞI TAHMİN EDİLMEKTEDİR”
2050 yılındaki tahmini nüfusu ilk olarak değerlendiren Değirmenci, “FAO`nun raporuna göre, dünya nüfusunun 2050‘de 9,6 milyara ulaşması beklenmekte, Türkiye‘ye ilişkin nüfus beklentisi ise yaklaşık 95 milyon olarak öngörülmektedir. 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 70`inden fazlasının kentsel alanlarda yaşayacağı tahmin edilmektedir. Kentleşme, yaşam tarzlarına ve tüketim kalıplarına da değişiklikler getirecektir. Kentsel nüfusun payı giderek artarken, kırsal alanlar oldukça uzun bir süre için yoksul ve aç çoğunluğa ev sahipliği yapacaktır” şeklinde konuştu.
“GÜBRE, PESTİSİT VE HERBİSİT KULLANIMI TOPRAK VE SULARI KİRLETİRKEN, İNSAN SAĞLIĞINI DA TEHDİT EDİYOR”
Hava olaylarına karşı iklim değişikliliğinin yaşanmasından dolayı iklim ile mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan Değirmenci, “Artan nüfus ve gıda talebine rağmen artan sıcaklıkların sebep olacağı kuraklık ve aşırı hava olaylarına karşı iklim değişikliği ile mücadelede önemli adımlar atılmadığı sürece, gıda güvenliğinin de tehlikede olduğu bir gerçektir. Giderek artan gübre, pestisit ve herbisit kullanımı toprak ve suların kirlenmesine neden olmakta ve insan sağlığını tehdit etmektedir. Ormanların ve otlakların tarım alanlarına dönüştürülmesi yanında iklim değişikliğinin de etkisiyle biyolojik çeşitlilik azalmaktadır. Tüm bu olumsuzluklara ek olarak, üretilen gıdanın 1/3`ü (yaklaşık 1,5 milyar ton) atık ya da kayıp olmaktadır. Tüketilen gıdanın yüzde 50‘si olan 300 milyon ton gıda maddesi ise çöpe atılmaktadır. Çöp olan gıdanın çevresel maliyetleri üretici fiyatları ile 750 milyar ABD dolarına, tüketici fiyatları ile 1 trilyon dolara, yani Türkiye ve İsviçre`nin 2011 yılındaki gayri safi yurtiçi hasılalarının toplamına ulaşmaktadır. Üstelik buna sosyal maliyetler dahil değildir” ifadelerini kullandı.
“GIDA KAYBI VE ATIKLAR, KÜRESEL ISINMA İLE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE ETKİ ETMEKTEDİR”
Gelişmiş ülkelerde gıda israfı, gelişmemiş ülkelerden daha fazla olduğuna dikkat çeken Değirmenci, Gelişmekte olan ülkelerde gıda atığının yüzde 40`ı hasat sonrası ve işleme seviyelerinde gerçekleşirken, sanayileşmiş ülkelerde kayıpların yüzde 40`ından fazlası perakende ve tüketici düzeyinde gerçekleşir. Gıda kaybı ve atıklar aynı zamanda su, toprak, enerji, emek ve sermaye gibi kaynakların büyük oranda boşa gitmesine ve gereksiz sera gazı salınımı yüzünden küresel ısınma ile iklim değişikliğine etki etmektedir. Gıda kayıp ve atıklarının oluştuğu aşamaları; hasat öncesi durum, hasat edilemeyen kısım, hasat, işleme, paketleme, depolama, taşıma, perakende ve tüketim kısmı olarak gruplandırdığımızda kayıplar genel olarak tüketime kadar olan tüm aşamalarda gerçekleşmektedir” diye konuştu.
“DÜNYANIN BİRÇOK YERİNDE AÇLIK HALEN VAR”
“Dünyada herkese yetebilecek kadar gıda bulunmasına rağmen halen dünyanın azımsanmayacak kadar büyük bölgelerinde açlık yaşanıyor” şeklinde dikkat çeken Değirmenci, adil dağılımının olmadığı sürece dünyada açlığın devam edeceğini belirterek, “Açlığın yanı sıra obezite sorununda da ciddi bir artış gözlenmektedir. Bunun nedeni fazla gıda tüketiminin yanında sağlıksız gıda tüketimlerinin artmasıdır. Besin değeri önemsenmeden, gıda ürünlerinin içeriği bilinmeden yapılan alışverişin obezitenin artmasında rolü büyüktür. Temiz ve sağlıklı gıdaya ulaşmak giderek zorlaştığı için sağlıklı yaşamak lüks haline gelmiştir. Açlığı engellemek ve gelecek nesillerin obez olma riskini azaltmak için sürdürülebilir gıda ve tarım sistemleri uygulanmaya başlanmalıdır. Bu konuda dünyanın birçok bölgesinde başarılı sonuçlar elde edildiği görülmüştür. Coğrafi konum ve iklim koşulları yönünden tarım yapmaya oldukça elverişli olan ülkemizde sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerinin hayata geçirilmesi konusunda yapılacak çok şey vardır. Bu şansı değerlendirmek adına sürdürülebilir tarım ve gıda sistemlerinin konvansiyonel üretimin önüne geçmesi sağlanmalıdır” dedi.
“2021 YILINDA VERİLERE GÖRE TÜRKİYE’DE 7,7 MİLYON TON YİYECEK ÇÖPE ATILIYOR”
2021 yılının raporlarında Türkiye’de 7,7 milyon ton yiyeceğin çöpe atıldığını kaydeden Değirmenci, “2021 BM Gıda İsrafı Endeksi Raporu‘na göre Türkiye‘de her yıl kişi başına 93 kilogram, toplamda ise 7,7 milyon ton yiyecek çöpe atılmakta, bu verilere göre ülkemiz Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Meksika`nın ardından üçüncü sırada yer almaktadır. Gıda israfına neden olan tüketici davranışlarına baktığımızda; ihtiyaç fazlası veya gereksiz ürün alınması sonucu gıdanın bozulması, tavsiye edilen tüketim tarihi ve son tüketim tarihi arasındaki farkın bilinmemesi nedeniyle tüketilmesinde sakınca olmayan gıdaların atılması, gıdaların uygun olmayan koşullarda saklanması, tüketilecek miktardan fazla yemeğin pişirilmesi ve tüketilmemesi gibi örnekler verilebilir” ifadelerini kullandı.
“BİLİNÇLİ TÜKETİCİ GIDA ZİNCİRİNİN HALKASIDIR”
Gıda ve tarım sektörü, tüketicilerin oluşturduğu talebe göre yönelim sağlandığını aktaran Değirmenci, “Bundan dolayı bilinçli tüketici gıda zincirinin en önemli halkasıdır. Bireysel yönelimler değiştikçe sektör de beklentilere yönelik üretim yapacaktır. Bu üretim de çevreyi koruma bilinciyle iç içe olmalıdır. Her gün 13 milyar insanı doyurabilecek gıda üretilirken her 9 insandan 1‘inin açlık çektiğini, 1,8 milyar insanın kronik açlık çektiğini ve sayıların gün geçtikçe arttığını, çöpe atılan gıdanın bugün dünya çapında yetersiz beslenen yaklaşık 842 milyon insana yetecek miktarda olduğunu unutmadan gıda alışverişi ve tüketimi yaparsak gıda atıklarında azalma sağlayabiliriz. Bireysel bilincin artması amacıyla ilkokul ve ortaokul seviyesinde öğrencilere, tüketim alışkanlıklarının belirlenmesine yönelik eğitimler düzenlenmesi gerekmektedir” dedi.
“GIDA ATIKLARI İÇİN ÖNLEMLER ALINMALI”
Gıda atıkları için önlemlerin alınması gerektiğini vurgulayan Değirmenci, doğru teşviklerin yapılması gerektiğini belirterek, “Gıda kayıpları ve atıklarını minimuma indirebilmek için Aile Çiftçiliği ve Kooperatifleşme desteklenmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı çiftçilerimizi bilinçli tarım konusunda Ziraat Mühendisleri/ Veteriner Hekimleri istihdam ederek bilgilendirmeli, eğitmeli ve denetlemelidir. Özel sektör gıda işleme sırasında Gıda Mühendislerinin bilgi ve birikimlerinden faydalanmalı ve kaybı en az seviyeye ulaştıracak önlemleri almalıdır. Yine, Tarım ve Orman Bakanlığı, Gıda Mühendislerini istihdam ederek denetimleri sıklaştırmalı, gıda güvenliğini ve halk sağlığını güvence altına almalıdır. Tarımsal üretim teknolojileri ve yönetim tekniklerini geliştirmek için araştırma ve altyapı yatırımlarını arttırmak, tarım emekçilerine doğru teşvikleri vermek, su yönetimi ve gübre kullanımı konusunda daha iyi düzenlemelerin hayata geçirmek zorunludur” diye konuştu.
“YASAL DÜZENLEMELER YANINDA DENETİMLER ARTIRILMALI”
Toplu tüketiminin yapıldığı yerlerde nasıl tüketilmesi konusunda bilgilendirilmenin yapılması gerektiğini aktaran Değrimenci, “Otel, restoran, kantin ve yemekhaneler gibi toplu tüketimin yapıldığı yerlerde kişinin gereksinimi kadar gıdanın alınması ve tüketilmesi konusunda bilgilendirici uyarılar yapılmalı, gıda süsleme amaçlı ve aşırı tüketimi özendirici uygulamalardan kaçınılmalıdır. Bu amaçla yasal düzenlemeler yanında denetimler artırılmalı, kamu spotları şeklinde bilgilendirmeler de yapılmalıdır. Yetersiz ve dengesiz beslenmenin önüne geçebilmek için gıda atıklarının en az yüzde 50 oranında azaltılması gerekmektedir. Gıda atığı sorununu ortadan kaldırmamız için üretim, depolama, taşıma ve paketleme ile etiketlemeden oluşan tüm gıda zincirini etkileyen düzenlemelerin güncellenmesine ihtiyacımız var. Sıfır atıklı bir gıda zinciri oluşturmak için hem yasaları hem de sektörün iş yapış biçimlerini değiştirmek gerekmektedir” sözlerini kullandı.
|