Özdemir: “Narenciye hayattır, narenciye sağlıktır diyoruz”

Tarih: 23 Ekim 2022 Pazar 16:42

Haber- Berkay Bağbek

Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, Mersin’de bir yerel TV kanalı programına konuk oldu. Gündemin nabzını değerlendiren Özdemir,  özellikle Mersin’deki gıda ve tarımın öneminden ve yapılacak olan 8. Narenciye Festivali hakkında konuştu. Bakliyat tohum ıslahıyla ilgili çalışmalar yaptıklarını anlatan Özdemir, “Burada ne demek istiyorum, tarımda en önemli şey tohum. Bu tohum Türkiye’de devletin buğday ve arpada yani hububatta sertifikalı tohum yetiştirmede bir sorunu yok. Bunu gayet güzel yetiştiriyor ama bakliyat sertifikaları tohumlarına geldiğinde aynı duyarlılığı şimdiye kadar göstermemiş. Şu anda bakliyat ekibinde ancak kullanılan sertifika tohum oranı yüzde 2 ve 3 oranında çok düşük. Halbuki Türkiye’de çeşitli bölgelerde olmak üzere 7 tane tohum ıslah istasyonları var, araştırma enstitüleri var. Diyarbakır’da, Adana’da, Eskişehir’de, Samsun’da, Ankara’da var. Bunlar çeşitli tohumları yetiştiriyorlar, ama bu yetiştiren tohum gerçek anlamda birilerin çoğaltarak yayması lazım” ifadelerini kullandı.

“TOHUM ISLAHINI YAYILMASINA BİZ DESTEK VERİYORUZ”

Bir bakliyat tohumunun 7 senede ancak yetiştiğini sözlerine ekleyen Özdemir, “Bu çok önemli bir şey. Biz Mersin Ticaret Borsası olarak övünç duyduğum çalışmalardan bir tanesi bizim vazifemiz olmamasına rağmen biz bu bakliyat tohumlarını bu enstitülerden alarak çoğaltmak yollarıyla Türk çiftçisine dağıtmaya çalışıyoruz. Sözleşmelik çiftçilik olarak biz bunları ekiyoruz, ektiriyoruz. Onlardan satın alıyoruz, temizliyoruz ambalajlıyoruz. Tekrardan bunların bir biz ekiyoruz bir kısmını da piyasaya satıyoruz. Yani tohum ıslahını yayılmasına biz destek veriyoruz” ifadelerini kullandı.

“BAKLİYATIN TÜREV ÜRÜNLERİNİ YETİŞTİRMEK VE ALIŞTIRMAK İÇİN ÇALIŞMALAR YAPIYORUZ”

Sözlerine devam eden Özdemir, “Övünerek ortaya koyduğumuz başka bir çalışmamız var, inşallah yakında Sanayi Bakanımız gelirse açılışını yapacağız. Yoksa bizim valimizle beraber açacağımız bir çalışmamız var. Biz burada bu çalışmayı yaparken büyük kısmını kalkınma ajanslardan finanse ederek yaptık. Ayrıca borsa olarak kendimiz oraya belli bir pay da iştirak ettik. Ama şu andaki personelin hepsi bize ait. Orada bakliyatın türev ürünlerini yetiştirmek ve alıştırmak için çalışmalar yapıyoruz. Bu nedir? Nohut, mercimek veya fasulye gibi ürünlerin türev olarak kullanımını katma değer olarak artıracak araştırmalara girerek bu devasa bir konu” şeklinde konuştu.

“ ZORLAMA BİR ŞEKİLDE MARKAYI BÖYLE ARTIRAMAZSINIZ”

Liman şehrinin bir nimet olduğunu söyleyen Özdemir, gıda teşviklerinde Mersin’in daha çok ön planda tutulması gerektiğini belirterek, “Benim kafamda Mersin şöyle canlanıyor. Mersin önemli bir tarih şehri. Ben devlet planlama başındaki kişi olsam, Mersin’i gıda sektörü için ayırırım. Ben olsaydım, organize sanayide öncelikle gıda ve tarım sanayinde yatırım yapacak firmalara verirdim ve teşvikleri de ona göre lokal olarak Mersin’e gıda ve tarımda yatırım yapacaklara ayrıcalık tanırdım. Mersin’in bu saatten sonra sanayide fazla ilerlemesi bana göre imkan değil. Mersin iç ticaret, dış ticaret lojistik ağırlıklı olacak. Mersin jeopolitik durumu ile Akdeniz’in yanında olmasıyla, limanıyla ve gıdaya yatkın bir üretim tarzı olmasıyla ben burayı gıda üstüne getirdiğim halde çok değişik bir model çıkar. Mersin’de böyle marka artar. Zorlama bir şekilde markayı böyle artıramazsınız. Mersin’e teşvik verirken gıda sanayinde başka yere 1 veriliyorsa Mersin’e 3 verilmesi gerekir. Mersin’in alt yapısı buna müsait” dedi.

“MERSİN’E ÇOK BÜYÜK KATKISI OLACAK”

Yapılması devam eden Çukurova Hava Limanı’nın Mersin’e katacağı katkılarından bahseden Özdemir, “Ben geçenlerde oraya gittim. Baktım inceleme yaptım. Umduğumun ötesinde bir havaalanı çıkmış ve hakikatten büyük bir havaalanı olarak çıkmış. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik. Bu havaalanını aktarma havaalanını olarak düşünürsek, çünkü İstanbul şu anda doymuş vaziyette, Ankara bu vazifeyi yapamıyor. Bunu Çukurova Hava Limanı bunu yapabilirse, yapmamız içinde hiçbir sebep yok. Mersin’e çok büyük katkısı olacak. Yani birden bire turizm patlaması olmaz. Bizim katma değeri yüksek tarım ürünlerinde bu havayolu ulaşımını kullanabiliriz, bir problem yok bunda. Adana havalanı çalışırken bizim havaalanı da açılıp çalışırsa bunun getireceği fayda fazla olmaz, çünkü müşteri fazla olmadığı için uçacak kişi olmadığı için buraya seferler fazla olmaz. Üstlenici firmanın bana gösterdiği anlaşmada Adana hava limanı kapanacak burası tek başına çalışacak diye bir şey var. Adana havalananın kapanacağından bir endişem yok. Sadece Mersin’e değil, Adana’ya da katkısı çok olacak. Ölçerseniz Adana’ya daha yakın. Baktığınız zaman bize daha uzak” şeklinde konuştu.

“NARENCİYE HAYATTIR, NARENCİYE SAĞLIKTIR DİYORUZ”

12-13 Kasım’da düzenlenecek olan Mersin Narenciye Festivali ile ilgili konuşan Özdemir, festival ile ilgili bilgiler vererek, “Biz festivale 2010 yılında başladık. 2015, 2016, 2017 yıllarında ara verdik. 2018,2019’da yaptık. 2020 ve 2021’de pandemiden dolayı tekrar ara verdik. Allah kısmet ederse bu yıl yapacağız. Narenciye hayattır, narenciye sağlıktır diyoruz. Kentimiz için baktığınızda Mersin’deki ihracatın yüzde 70 gıda ve tarım ürünleri. Bu çok önemli bir rakam. Narenciyeye baktığımızda biz dünyada üretim olarak 8’inciyiz. Avrupa’da 2’nciyiz. 158 milyon ton üretim varken dünyada, bizde 5,4 ton. Ama ihracatta 2 milyon tonlukla dünyada 3’üncü sıradayız. Bu çok önemli bir rakam. Türkiye’nin narenciye üretiminin yüzde 26’sı Mersin’de yapılıyor. Buna karşılık ihracatın yüzde 36’sı Mersin’de yapılıyor. 5,4 milyon tonu 2 milyon tonu ihracat yapamazsak bu çiftçin malı heba olur, para etmez. Bakliyat gibi durduracak gibi bir ürün değil. Türkiye’de yetişen limonun yüzde 55’i Mersin’de üretiliyor. Bu 2,5 milyon ihracatının Mersinde yüzde 15’i narenciyeden geliyor. Bu narenciyenin kıymetini bilmemiz lazım. Bunu iyi şekilde pazarlamamız lazım” şeklinde konuştu.

“ŞU ANDA BURADA KONAKLAMA İÇİN FAZLA BİR OTEL YOK”    

Mersin’de yapılan festivaller hakkında konuşan Özdemir, konuyla ilgili Mersin’in turizmini değerlendirerek, “Yeteri kadar otel yaparsanız, yeteri kadar turist gelir. Şu anda burada konaklama için fazla bir otel yok. Alt yapı olmadan turist gelsin demek olmaz. Bugün Antalya’nın 1960 yıllarında bir otel vardı. Ama sonradan müşterilerin geleceğini görünce adamlar şimdi yapıyor. Yatırımcı gelip o parayı gelip oraya gömüyor. Çünkü buraya turist gelecek diyor.  Turistlerin gelmesi bu sokak festivali ile olmaz” dedi.

“FİGÜRLER BAŞLI BAŞINA BİR SANAT”

Festival öncesinde yaptıkları çalışmalarından bahseden Özdemir, “Benim önem verdiğim nokta, narenciyeyi ortaya çıkarmak. Bunu sabit figürlerle ortaya çıkarıyoruz. Bunu 500 bin adet narenciyeyi burada kullanarak görsel bir şölen haline getirebiliyoruz. Bunlar bir hayfa 10 gün Mersin’in çeşitli yerlerinde dolaşıyor. Farkındalık yaratmak için okullarda çocuklara mandalina dağıtıyoruz. Mandalinaların dağıtmanın amacı çocuk onu benimsesin ondanda  bir davetiye veriyoruz. Alana çağırıyoruz, alana gelin diye. Türkiye’de figürleri meyve ile süsleyen tek festival. Figürleri meyve ile süsleyen başka bir festival yok. Bu öyle kolay bir iş de değil. Bu başlı başına bir sanat. Bu başka yerde olsa büyük verirler” sözlerini kullandı.