25 yaşındaki Yisra Geldi, yaşam öyküsüyle yaşıtlarına örnek oldu. Taştan ürettiği dekoratif ev ürünlerini satarak kendi ayakları üzerinde duran Geldi, "Bazen kazanamadığım dönemler oluyor, eldeki paradan harcıyorum. Ama ben kendi gücümü seviyorum. Kendi ürettiğim gücü seviyorum. Kendi ekonomik özgürlüğümü seviyorum" dedi.
Haber-Emrah Birgül
2009'a kadar kimliksiz yaşayan 1998 doğumlu Yisra Geldi, 18 yaşında evlenerek 2 çocuk dünyaya getirdi. Bir 4 yaşında, diğeri ise 6 yaşında olan Emir ve Berat'ın annesi Yisra Geldi, çocukluk döneminde el işi ürünlere merak saldı. 500 TL'lik sermayeyle taştan dekoratif ürünler üretmeye başlayan Geldi, kısa süre içerisinde sermayesini 20 bin TL'ye çıkarttı. Bir yandan üreten, bir yandan da kazandıklarıyla kendi ayakları üzerinde duran Geldi, Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin kadınlara sağladığı üretici stantları sayesinde işlerini genişletti.
"2009'A KADAR KİMLİĞİM YOKTU"
25 yaşındaki Yisra Geldi, yaşam öyküsünü gazetemize anlattı. Ailesinden kaynaklı olarak oldukça değişik bir büyüme süreci yaşadığını belirten Geldi, annesinin karnındayken babasının vefat ettiğini söyledi. 30 yıl önceden bahsederek yaşam öyküsünü anlatmaya başlayan Geldi, "Anneannem Suriyeli. O yüzden Türkiye kimlikleri yoktu. Annem de korkusundan beni, babamın üstüne kaydetmedi. O yüzden 2009'a kadar kimliğim yoktu" dedi.
"18 YAŞINDA EŞİMLE SEVEREK EVLENDİM"
11 yaşlarında kimliğine kavuştuktan sonra okumaya karar verdiğini ve ilkokula yazıldığını belirten Geldi, "Ondan sonra da benim okul geçmişim çok olmadı, elimden alındı. 18 yaşında eşimle severek evlendim. Şu anda da 2 tane çocuğum var" ifadelerine yer verdi.
"ÜRETMEYİ SEVİYORUM"
11 yaşındayken sahilde tezgah açan kadınlara özendiğini anlatan Geldi, "Küçükken ben de sahilde takı yapıp satıyordum. Eskiden sahilde kadınlar seyyar tezgahlar açarlardı. Çok özeniyordum. O dönemden gelen bir merakım ve el yatkınlığım var. Üretmeyi seviyorum. O dönem yastık yapıyordum, bez bebek yapıyordum, takı yapıyordum ve bunları sahilde satıyordum. İçimde hep var olan bir şeydi. Zaten üretmeyi sevmezsen bu tarz işleri sadece para için yapamıyorsun. Çünkü bazen para kazandığın oluyor bazen de para kazanamıyorsun. Kazanmak amacıyla işe girişiyorsun ama bazen satış yapamayacağını da biliyorsun. Ben de işte açtığım her standa kendimi satış yapamamaya hazırlayarak geliyorum. Ama yine de vazgeçmeden üretiyorum" diye konuştu.
"500 TL GİBİ BİR PARAYLA BU İŞE BAŞLADIM"
Taştan üretilen dekoratif ürünlere başlarken elinde bulunan sermayeden de söz eden Geldi, "500 TL gibi bir parayla başladım. Pandemiden önce işe başlamıştım ve alım gücüm daha iyiydi. Pandemiden önce 500 TL'yle başlayıp 2-3 kalıp aldım. Bizim işimiz daha çok kalıplarla ortaya çıkıyor. Onun yanında bir çuval taş tozu ile temel renklerden birkaç tane aldım. Ondan sonra yavaş yavaş ortaya çıkarttığım ürünleri satmaya başladım. Sattıkça elime para geçti. İşin sonunda elimde 20 bin TL'lik kalıp alabileceğim bir sermaye birikti" dedi.
"EKMEĞİMİ TAŞTAN KAZANIYORUM"
Özellikle gece saatlerinde çalıştığını vurgulayan Geldi, "Çocukları uyuttuktan sonra çalışıyorum desem daha doğru olur. Gece saat 12'den sonra bana gün başlıyor. Biz genelde kalıplarla hareket ediyoruz. Kendi yaptığım tasarımlar değil bunlar. Hazır modelin kalıbını çıkartıyoruz. Bu kalıplar Türkiye'ye yurtdışından geliyor. Bunları satan belli noktalar oluyor. Genellikle o noktalardan alıyoruz. Ama seramik üretici arkadaşlarımız da var, onlara bazen model veriyoruz. Onlar o modeli çıkartıyorlar. O model üstüne kalıp yapıyoruz. O kalıp üzerinden üretmeye devam ediyoruz. Yani özetle; benim işim kalıp ve alçıdan oluşuyor. Bir nevi beton diye de düşünebilirsiniz. Genel olarak baktığınız zaman ben her standa taş taşıyorum, ekmeğimi taştan kazanıyorum" şeklinde konuştu.
"ÜRETTİĞİM ÜRÜNLERİN VERDİĞİ MUTLULUK BANA YETİYOR"
Verdiği emeğin sonucu olarak çıkan ürünün kendisini mutlu ettiğini vurgulayan Geldi, "Ben her organizasyon öncesi 3 gün sabah ezanına kadar çalışıyorum. Organizasyon günü geldiğinde, açacağım stanttaki ürünleri gördüğümde çok mutlu oluyorum. Kasa kasa hazırladığım o ürünlerin verdiği mutluluğu hiçbir şey veremiyor. Gördüğüm o manzara bana yetiyor. Bu stantlara uykusuz geldiğim çok gün oldu. Şu an bunları anlatırken de 4 saatlik uykuyla ayakta duruyorum. Ama ürettiğim ürünlerin verdiği mutluluk bana yetiyor" dedi.
"EKMEĞİMİ KAZANMAK İÇİN KASA KASA TAŞ TAŞIYORDUM"
Taştan dekoratif ev ürünleri üretmenin yanında doğal mumlar yaptığını da belirten Geldi, "Satış yapabildiğimi ilk 1-2 stanttan sonraki işlerimde fark ettim. 1-2 standa gidip satış yapamadığımı gördüm. Başta zor gelmeye başladı. İş değiştirmek istediğim zamanlar oldu. 'Neden olmuyor' diye sordum. 'Bende mi bir yanlış var' diye çok düşündüm. Sırf ekmeğimi kazanmak için kasa kasa taş taşıyordum. 'Ekmeğini taştan çıkartıyor' lafı da o dönemler benim için söylenmeye başlandı" diye konuştu.
"PARA HARCAMAYI DEĞİL, PARA KAZANMAYI SEVİYORUM"
Eşinin taksicilik yaptığını sözlerine ekleyen Geldi, "Normalde onun geliri bize yetiyor. 'Yetiyor' kelimesi de tartışmalı bir kelime. Yani 'yetme' durumu göreceli bir kavram. Ama eşimin geliri, ben çalışmasam da bize yetebilecek durumda. Ben yine de 'para kazanmayı' seviyorum. Özellikle belirtiyorum; para harcamayı değil, para kazanmayı seviyorum" dedi.
"KENDİ EKONOMİK ÖZGÜRLÜĞÜMÜ SEVİYORUM"
Ürettiğinin karşılığını almaktan mutluluk duyduğunu belirten Geldi, "Örneğin 5 bin lira kazandım. Ben o kazandığım parayla yine mal alıyorum. O parayı yine kullanıyorum. Bazen kazanamadığım dönemler oluyor, eldeki paradan harcıyorum. Şimdiye kadar 50 bin liraya kadar da cebimden harcadığım bir para oldu. Ama ben gün sonunda o kazancı elde etmeyi seviyorum. Kendi gücümü seviyorum. Kendi ürettiğim gücü seviyorum. Kendi ekonomik özgürlüğümü seviyorum" diye konuştu.
"ÖRNEĞİN KAZANÇ 30 BİN TL'YSE, 15 BİN LİRASI ZATEN GİDERLERE GİDİYOR"
Şu anda katıldığı fuarlardan minimum 3 bin TL kazandığını belirten Geldi, "Eğer fuarlar çok fazla olursa 15 bin liraları da görebiliyorum. Ama örneğin kazanç 30 bin TL'yse, 15 bin lirası zaten giderlere gidiyor. Kara dönüşen kısmı 15 bin TL oluyor. Ama minimum 3 bin TL'yi görüyorum. Sadece stantlarda satmıyorum bu arada. Çevrem de oluştu. Hemen hemen bir asgari ücret kadar kazanıyorum her ay" dedi.
"KENDİ AYAKLARIMIN ÜSTÜNDE DURMAYI ÇOK SEVİYORUM"
Geliriyle kalıp aldığını sözlerine ekleyen Geldi, "Ben her para harcadığımda aklımdan 3 kişi geçiyor. Ama kendim için bir şeyler almayı da çok seviyorum. Çocuklarıma bir şey almayı çok seviyorum. En basiti kendime kıyafet almayı çok seviyorum. Çanta, ayakkabı, kıyafet ve makyaj malzemeleri almayı seviyorum. Bunları kimseye hesap vermeden aldığım zaman çok mutlu oluyorum. Kendi ayaklarımın üstünde durmayı çok seviyorum. 2 çocuğuma rağmen ben bunları yapabiliyorsam gerçekten herkes yapabilir. Okumak, belli bir noktaya gelmek gerçekten çok önemli. Ama 16, 18 veya 20 yaşındaki genç kızların okuyarak ya da girişimcilik yaparak benim kat be kat üstüm olabileceklerini biliyorum. Belki herkes taşı sevmez. Taşı sevmez seramik sever, seramik sevmez al-sat yapmayı sever. Ticaret olarak e-ticaret yapmayı sever. Yapsın. Üretemiyorsa da satsın. Bunu önerebilirim. Kendi gücünü keşfetsin. Ben 2 çocukla bunu keşfedebildim" ifadelerine yer verdi.
"KİMSE DÖRT DÖRTLÜK OLAMAZ"
Çevresindekilerin kendisine 'Sen 2 çocukla nasıl yapabiliyorsun' dediğini belirten Geldi, "Ben zaten her şeye yetişemem. Ben çocuklarıma da yetişemem, evime de yetişemem, işime de yetişemem. Kimse dört dörtlük olamaz. Ben bunların hepsini yapabiliyorsam bu benim için bir başarıdır ve herkes yapabilir" dedi.
"1500 TL'LİK BİR AYAKKABI ALACAKSAM, KİMSEYE 'BANA BU PARAYI VER' DİYEMEM"
İnsanların şu anda elinin altında 'sosyal medya denilen bir nimet' olduğunu vurgulayan Geldi, "Üretsinler, satsınlar. Kimseden bir para beklemesinler. Örneğin ben 1500 TL'lik bir ayakkabı alacaksam, kimseye 'bana bu parayı ver' diyemem. İnsanlar da kazansınlar, kendilerine alsınlar. Bu sefer kimseye karşı minnet duymamış olurlar. Gerçekten güzel bir duygu. Bunu dille tarif edemem" ifadelerine yer verdi.
"O GÜN AKLIMA GELDİKÇE HALA GÖZLERİM DOLUYOR"
Yisra Geldi, Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından kadınlara sağlanan üretici kadın stantlarının kendisine büyük katkı sağladığını vurguladı. Eskiden sosyal medya üzerinden ve farklı noktalarda açtığı stantlarda satış yaptığına dikkat çeken Geldi, "2019 yılında pandemiden önceki son Narenciye Festivali olmuştu. Çocuklarımla birlikte Narenciye Festivali'ne gittim. Orada çadırlar gördüm. Hatta eşime, 'ben buralara katılamaz mıyım acaba' dedim. 'Evde bir şeyler yapsam, satsam nasıl olur' dedim. Ben o zamanlar reçel falan yapıp satmayı düşünüyordum. Klasik olarak insanın aklına onlar geliyor. Eşim de bana 'oralar paralıdır' dedi. 'Senin oraya paran yetmez' dedi. Durdum, orada satış yapan kadınları izledim. O gün aklıma geldikçe hala gözlerim doluyor" diye konuştu.
"BİR BOŞLUĞA DÜŞMÜŞTÜK VE O GÜN BEN YÜRÜYÜŞ YAPIYORDUM"
Narenciye Festivali'nde satış yapan kadınların kendisini aynı zamanda gururlandırdığını da belirten Geldi, "Bir kadın olarak çok gururlandım. Ben kadının kazanmasını seviyorum. Kadının gücünü seviyorum. O günün üstünden 2-3 ay geçtikten sonra bir gün yürüyüş yapıyordum. Maddi olarak da zorlandığımız bir dönemdeydim. Çünkü eşim o dönem limanda çalışıyordu. Bir boşluğa düşmüştük ve o gün ben yürüyüş yapıyordum" dedi.
"BELEDİYELERİN KADIN ÜRETİCİLERE VERDİĞİ BİR DESTEK OLDUĞUNU SÖYLEDİ"
Yürüyüş sırasında Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi'nde görevli Burcu Sert'le tanıştığını sözlerine ekleyen Geldi, "Burcu Sert'le karşılaştım. Yürüyüş yaptığım güzergahta stantlar açıyorlardı. Kendisiyle tanıştım. Evde mum yaptığımı söyledim. Festivalin üstünden geçen 2-3 aylık süre içerisinde ne yapmak istediğimi, neler satmak istediğimi düşünmüştüm. Oradaki kadınlar satabiliyorsa ben de satabilirdim. Yeni yeni mumlar yapmaya başladım. Burcu Hanım'a da o gün, daha önce yaptığım mumların fotoğraflarını gösterdim. Burcu Hanım'a 'ben de satabilirim, buralar ücretli mi' dedim. Bana, 'hayır, ücretsiz' yanıtını verdi. Belediyelerin kadın üreticilere verdiği bir destek olduğunu söyledi. Telefon numaramı aldı. Numaramı aldıktan 10 gün sonra bana mesaj attı. 19 Mayıs'ta bir etkinlik vardı" ifadelerine yer verdi.
"O PARA BANA ÇOK BÜYÜK BİR GÜÇ KATTI"
Mersin Büyükşehir Belediyesi'yle tanıştıktan sonra ilk parasını 19 Mayıs'taki etkinlikte kazandığını sözlerine ekleyen Geldi, "İlk paramı 3 gün boyunca orada kazandım. 1500-1600 TL civarında bir paraydı. O para bana çok büyük bir güç kattı. 'Artık tamam, sen bu işi yaparsın' dedim. Öyle böyle derken, 2 yıldır bir fiil üretiyorum ve kazanıyorum" diye konuştu.
|