“Bu bir karalama kampanyasıdır”

Tarih: 4 Kasım 2020 Çarşamba 18:44

Haber-Sevcan Akgül

Akdeniz Belediye Başkanı M. Mustafa Gültak’ın Belediye Meclisinin kasım ayı ilk oturumunda ‘kentsel dönüşümün önemi’ hakkında yaptığı konuşma, Türkiye gündemine oturdu. Bazı haberlere konu olan “Her şeyi devletten beklemeyin. Gidin sıfır ev alın” şeklinde bir cümle kullanmadığını söyleyen Gültak, sosyal medyada şahsıyla ilgili bir karalama kampanyası başlatıldığını söyledi. Konuyla ilgili belediyede basın mensuplarıyla bir araya gelen Gültak, sözlerinin çarpılarak verildiğini ifade ederek, basın mensuplarına o gün yaptığı konuşmanın videosunu izlettirdi. Mersin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı R. Kaya Tepe’nin de yer aldığı toplantıda konuşan Gültak, “Akdeniz Belediye Meclisinin kasım ayı ilk oturumunda; şahsım adına atfedilen özellikle sosyal medyada bazı il başkanlarının ve milletvekillerinin haber kaynağı almadan, bir gazetenin haberine dayanarak karalama kampanyası başlatıldı” dedi. Basın toplantısında izlettiği videonun ardından, “Videoyu izlediniz. Videoda ‘Beklemeyin, gidin sıfır ev alın’ diye bir cümle var mı benim ağzımdan? Yok” diyen Gültak, “AK Partili Belediye Başkanından Deprem Önlemi Tavsiyeleri: Devletten Beklemeyin Sıfır Ev Alın’ başlığıyla verilen haber gerçeği yansıtmamaktadır” dedi.

“BİR FARKINDALIK YARATMAK İSTİYORUZ”

“Her şeyde olduğu gibi burada da eğitimin önemli olduğunu söylüyoruz” diyen Gültak, bir farkındalık yaratmak istediklerini dile getirerek sözlerine şu şekilde devam etti: “Oturduğumuz evleri alırken kim yaptı, kaç yılında yapıldı, kurallara uyuldu mu; bakıyor muyuz çoğumuz, hayır bakmıyoruz. 10-15 yıl oturduktan sonra bir sıkıntı var mı diye kontrol ettiriyor muyuz, ettirmiyoruz. Bizim burada söylediğimiz şuydu; oturuyoruz 10 katlı bir apartmanda, 20 daire var, içinde 3 blok var, 60 dairelik bir siteden veya 20 dairelik bir evden bahsediyoruz. Ola ki, bir araştırma yaptık; araştırmaların sonucunda da oturduğumuz sitenin sağlıklı olmadığını ve riskli olduğunu gördük. Neden bunun kontrolünü yapmıyoruz? Söylediğim bu.”

“HER ŞEYİ DEVLETİN YAPMASINI BEKLEMEKTEN BİR SONUÇ ÇIKMAZ”

Gültak, konuşmasında araba örneğini vererek, “Araba ile uzun yola giderken mutlaka yağına, suyuna baktırıyoruz. 20 yıl geçmiş evimizin demirine, betonuna da baktıralım” dedi. Riskli görülen durumlarda hükümetin harç, ruhsat gibi birçok şeyde indirim uyguladığını belirten Gültak, “Bunlar sırf dönüşüm başlasın diye yapılıyor. Dolayısıyla bu evi alırken de biz kendi cebimizden aldık. Kullandık 20 yıl, kira ödemedik ama evimize bakmamız gerekiyor, belki bir 20 yıl daha oturacağız içinde. Bunun içinde bakım yapmamız gerekiyor. Ama çok riskli ise ne yapacağız? Tüm kat malikleri ‘Burada oturamayız, gelin TOKİ veya bir müteahhitle anlaşalım, gerekirse cebimizden az bir para vererek de yeni bir evimiz olsun’ dedik. Bundan mantıklı daha ne olabilir? Yıkılacak bir evde oturmak mümkün mü? Mümkün değil. Bunun tek bir yolu var; eğer biz evde ya da sitede 20 yıldır oturuyorsak bu. Bütün bu kontrolleri devletin yapmasını beklemek, her şeyi devletin yapmasını beklemekten bir sonuç çıkmaz. Yenişehir’de, Mezitli’de, Toroslar’da veya Akdeniz’de siz kendiniz oturuyorsunuz. Neden eski bir evde oturuyorsanız bunun kontrollerini yaptırmıyor musunuz? ‘Her şey devletten beklenmez’ derken bu mantıkla söyledim” açıklamalarında bulundu.

“MİLLET İÇİN ZARAR EDİYORUZ, YANDAŞ İÇİN DEĞİL”

Kasım ayı belediye meclisinin ilk oturumunda sosyal bir devlet olduklarının altını çizdiklerini ve ihtiyaç sahiplerine hem belediye hem TOKİ aracılığıyla sübvanse ettiklerini dile getirmiş olduğunu belirten Gültak; Barış ve Bahçe mahallelerinde yapılacak olan projede 100 milyon liraya yakın zarar uğradıklarını söyledi. “Niye zarar ediyorsunuz?” sorularına “Millet için zarar ediyoruz, yandaş için değil” cevabını verdiğini belirten Gültak; “Barış ve Bahçe mahallelerinde daha çok Roman kardeşlerimiz oturuyor. Günlük geçinen insanlar oturuyor. ‘Bunlar mağdur olmasın, bu şartlarda oturmasınlar’ dedik. Barakalı, çatısı akan, içine su dolan bir evde; parkı, sosyal donatıları olmayan bir evde oturmasınlar diye devlet burada onları zorlamıyor, tam tersine zarara giriyor ve onların yeni, çok daha lüks yaşanılabilir ortam olması için bir faaliyette bulunuyor. Şimdi iki sözü yan yana getirin; birinde maddi imkanları olan insanların oturdukları evlerin risk analizini yaptırıp, ‘burada oturulmaz’ deyip, gerekirse kendi aralarında anlaşıp yıktırıp, yeniden az bir para da vererek sıfırdan bir ev almaları başka bir şey ki, en doğal şey ama özellikle konuşmamda Diyarbakır’dan, Van’dan, Şırnak’tan, Hakkari’den bahsetmişim. Buraları TOKİ yeniden yaptı ve 1 lira para almadı. Şu an İzmir’deki depremden kaynaklanan ne kadar mağduriyet varsa bunun hepsini TOKİ ve hükümet gerçekleştirecek. Kimseden de bir karşılığı olmadan yapacak, çünkü bunlar olağanüstü durumlar ama bu olağanüstü durumlarda canlarımız yandı” ifadelerini kullandı.

“BUNU SİZİN VİCDANLARINIZA BIRAKIYORUM”

Gültak, ‘Depremden, doğal afetlerden korunmak için gidin sıfırdan ev alın’ diye bir söyleminin olmadığının altını çizerek; vatandaşlarının oturdukları evin sağlıklı olup olmadığını öğrenmenin çok zor bir şey olmadığını söyledi. “Çok küçük paralara evin durumunu kontrol ediliyor” diyen Gültak, “Biz insanlara bilinç getirmeye çalışıyoruz. Özellikle 1999’dan önce yapılan binalarda sıkıntı var. Biz, gelir gelmez ilk işimiz olarak hemen Çay Mahallesinde kentsel dönüşüm başlattık. İlk günden beri Barış ve Bahçe mahallelerini zorluyoruz. Yakında Ankara’dan gelecekler, son aşamaya getirdik. Bu mahallelerde 400 üzerinde kentsel dönüşüm yapacağız. Buradaki evlerin halini çok iyi biliyorsunuz. Bizim seçimlerden sonra yaptığımız ilk iş, şehirdeki kentsel dönüşümü tetiklemek, şehrin yaşanılabilir hale gelmesini sağlamak. Burada da fakir vatandaşlarımıza mümkün mertebe fiyat farkı çıkartmadan, hükümetle olan konuşmalarımızda makul yerlere çekip, en az 15 yıl kredi ve uygun faizle de para bularak bu işi yapıyoruz. Piyasada olmayan bir parayla burayı çevirmeye çalışıyoruz. Buradaki amaç; kentsel dönüşümle şehir dönüşeceği için hükümet burada yine sübvanse ediyor ve bu kredileri buluyor. Biz bunları yaparken birileri bizim cümlemizin içinde olmayan bir cümleyi cımbızlayıp ‘İşte AK Parti zihniyeti bu. Gidin kendinize sıfır ev alın’ diyor. Bunu sizin vicdanlarınıza bırakıyorum. Böyle bir konuşmam yok” dedi.

“BU İŞ BİRAZ FARKLI BİR KAMPANYAYA DÖNÜŞTÜ”

O gün yapmış olduğu konuşmanın iki bölümden oluştuğunu; bunların da vatandaşı bilinçlendirmek ve kendi bölgelerinde mağdur, sıkıntısı olan vatandaşlara devletin elini açmak hakkında olduğunu söyleyen Gültak, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Akdeniz’in daha güvenilir, konforlu, daha sağlıklı bir ilçe olması için çalışıyoruz ve bunu da vatandaşımıza mümkün mertebe yük getirmeden yapmaya çalışıyoruz. Devletin tüm imkanlarını vatandaşın lehine kullanarak çalışma çalışıyoruz. Benim ‘Gidin sıfır ev alın’ diye bir açıklamam yok. Bu iş biraz ülke çapına döndü, farklı bir kampanyaya dönüştü. Halep oradaysa arşın burada, görüntüler ortada. Ben normalde böyle şeylere çok fazla takılmıyorum. Ben işini yapan bir adamım. Herkes bir şeyler yazabilir. Sorun değil benim için. Akdeniz’in güzelleşmesi, barış, huzur, kardeşlik ortamının artması ve yaşanabilir bir ilçe olması için mücadele ediyorum. Onun dışındaki söylemlere de kulağımı tıkıyorum. Yapıcı eleştiriler varsa kulaklarımı açıp dinliyorum, bilgileri alıp harmanlayıp, belediyemde uygulama yapıyorum. Saygılarımı sunuyorum.”