Mersin IMC Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Başhekimi Ersoy Kuşçu sağlık sektöründeki gelişmelerle ilgili gazetecilere konuşarak, “Son zamanlarda devletimiz de kendini çok geliştirdi. Özellikle Türkiye’nin son yıllarda en çok gelişen, en doğru yatırımların atıldığı sektör sağlık sektörüdür” dedi.
Haber- Behzat Özgür Beyazlar
Mersin IMC Hastanesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Başhekimi Ersoy Kuşçu, IMC Hastanesi’nin faaliyet alanlarını ve sağlık sektöründeki gelişmelerle ilgili gazetecilere konuştu. Ersoy Kuşçu, 1972 yılında Zonguldak’ta doğdu. Orta ve lise eğitimimi Amerika’da tamamlayıp Türkiye’ye dönerek Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Sağlık Bakanlığı’nda Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı görevi yapan Kuşçu, 2007 yılında da IMC Hastanesi ortaklarından biri olarak Başhekimlik görevini yürütmeye devam ediyor. Sağlık Bakanlığı’nda görev yaptığı süre boyunca dünyanın dört bir yanında hastaneler açan Kuşçu, Afganistan, Sudan, Pakistan, İran gibi ülkelerde Kızılay ve Sağlık Bakanlığı ortaklığı ile sahra hastaneleri de açtı. Amaçlarının Türkiye’nin dünyanın her yerinde olmasını sağlamak olduğunu belirten Kuşçu, “Bu konuda da çok başarılı olduk. Büyük Pakistan depreminde Türkiye’den Pakistan’a giden ilk sağlık personeli bendim ve bu durum sonrasında o zamanın Devlet Başkanı Pervez Müşerref tarafından şahsıma takdir belgesi verildi. Benim oradaki görevim bakanlıklarla olan sözleşmeleri ayarlayıp, ne gibi sağlık malzemelerine ihtiyaç var onları çıkartırdım. Daha sonra Türkiye’ye dönerek ekip ve ekipman ayarlayıp afet bölgesine tekrar dönerdik. Sağlık Bakanlığı’nda görev yaptığım süre zarfında çok mutlu zamanlarım oldu. Çünkü yardım eli bekleyen insanlara yardım ulaştırmak, Türkiye’yi dış ülkelerde temsil etmek ayrı bir mutluluk ve gurur verici bir hazdı benim için” ifadelerini kullandı.
“IMC HASTANESİNİN BİRİNCİ ÖNCELİĞİ HER ZAMAN İNSAN HAYATI OLMUŞTUR”
Bir sağlıkçının öncelikli görevinin insan olduğunu dile getiren Kuşçu, “Dediğim gibi Sağlık Bakanlığı’nda çalıştığım zamanlarda birçok insana yardım eli uzattık. Bir telefonla aynı anda 3 tane uçak kaldırıp yurt dışına insani yardım malzemeleri gönderebiliyorduk. Daha çok insana ulaşıp onların ihtiyaçlarını giderebiliyorduk. Bütün bunları yapmak için belirli bir bütçeye sahip olmanız gerekiyor. Sağlık Bakanlığı’nda çalışırken arkamızda devlet desteği vardı ve rahatça bu görevi yapabiliyorduk. Fakat özel sektörde insan hayatı öncelik olsa da maddiyatta önemli hale geliyor ister istemez. IMC hastanesinde 300 kişi ekmek yiyor. Bu 300 kişinin haklarının ödenmesi için maddiyat büyük önem taşıyor. Fakat bu şu demek değildir; IMC hastanesinin birinci önceliği para. Kesinlikle öyle değil. Buraya parasız, güvencesi olmayan birçok insan geldi. Ne yapacağız? Sokağa mı atacağız? Biz onun tedavisini ve ihtiyaçlarını IMC hastanesi olarak karşıladık ve bu gibi durumların sıkıntısını da çok yaşadık. IMC hastanesinin birinci önceliği her zaman insan hayatı olmuştur” şeklinde konuştu.
“HASTANEMİZDE EN ÖNEMLİ DEĞİLİM TEKNOLOJİK ALT YAPI OLMUŞTUR”
Kuşçu IMC hastanesi hakkında da bilgi vererek Türkiye’nin en eski hastanelerinden biri olduğuna değindi. Kuşçu, “Dönemin şartlarına uygun bina yapısı ile hizmete açılmış, zaman içerisinde kendini geliştirerek 100 yatak kapasiteli günde 700-800 hastaya hizmet veren, olabildiğince yenilikleri takip eden, görselliğe çok değil ama alt yapıya büyük önem veren bir kurumuz. Kurulduğumuzdan bu yana hastanemizde birçok alanda gelişim ve değişim söz konusu oldu. Bunlardan en önemli gelişim kapasite sayımız, en önemli değişim ise teknolojik alt yapımız oldu. Şu an IMC Hastanesi Mersin’de 2 hastane olarak hizmet veriyor. Edirne’de ise IMC Ekol olarak hizmet veriyor. Mersin’den bir hastanenin orada yatırım yapması Edirne’de büyük sükse yarattı” dedi.
İNSANLAR ESKİSİ GİBİ KUYRUKTA BEKLEMİYOR
Kuşçu geçmiş dönem ile şimdiki dönem arasında sağlık sektörü ile ilgili bir kıyaslamada bulunarak Türkiye’de son yıllarda en çok gelişen ve doğru yatırımların atıldığı sektörün sağlık sektörü olduğunu vurguladı. Kuşçu, “15 yıl öncesine gidelim. Ben de bir memur çocuğuyum. Ben çocukluğumda devlet hastanesine gidip şifa bulduğumu hatırlamıyorum. Ama şimdi geldiğimiz son durumda, insanlar ceplerinden makul fiyatlarla ücretlerini ödeyip tedavisini rahat bir şekilde olup, kalkıp evlerine gidebiliyor. Kaliteli hizmet alabiliyor. Laboratuvar kuyrukları beklemiyor. Test sonucunu günler hatta aylar sonra almıyor. Bizim sektöre kattığımız katma değer bütün bunların kaliteli bir şekilde hızlıca çözüme kavuşturmaktır. Tabi ki bu süre içerisinde devletimiz de kendini çok geliştirdi. Özellikle
Türkiye’nin son yıllarda en çok gelişen, en doğru yatırımların atıldığı sektör sağlık sektörüdür” ifadelerini kullandı. “Her vatandaş gibi Şehir Hastaneleri’nin niye açıldığını biz de çok merak ediyorduk. Şehir Hastaneleri böyle olmasın, dünyada bunun örneği yok, bu hastanelerin bölünerek ilçelere dağıtılması gerektiği gibi söylemlerimiz oluyordu” diyen Kuşçu pandemi sürecinde bu hastanelerin sağlık sektörüne faydalı olduğunu belirtti. Kuşçu, “Bu işte devlet lokomotif konumdadır. Bu iş olmasaydı belki de devletteki sağlık sistemi çoktan iflas ederdi. Bu açıdan devlet geçtiğimiz 15 yıla oranla sağlık sektöründe ciddi bir atak yaptı. Artık sağlık hizmetlerine ulaşım çok kolay. Pandemi süreci tabi ki iyi yönetiliyor ama daha iyi yönetilebilirdi. Önlemler daha erken alınabilirdi. Kısıtlamalar uzatılabilirdi. Fakat hiçbir şey için geç değil” dedi. Pandemi sürecinde IMC hastanesinin faaliyetlerinden de bahseden Kuşçu sözlerini şu şekilde tamamladı: “Biz nihayetinde 100 yataklı bir özel hastaneyiz. Ama biz sosyal sorumluluk ve Sağlık Bakanlığı’mızın bize tavsiyeleri üzerine yoğun bakımlarımızdan 5 yataklı olan bir tanesini Covid için tahsis ettik. Bu hastaların bütün koordinasyonu ve planlaması Sağlık Müdürlüğü tarafından yönetiliyor. Biz tedavilerini yapıyoruz. Sağlık Müdürlüğü taburcu ve hasta yatırma işlemlerini gerçekleştiriyor. Elimizden gelen bu, mümkün olduğunca personellerimizi korumaya çalışıyoruz.”
|